bölüm 1: neden yaptın bunu bana?

37 4 13
                                    

herkese merhaba, birkaç açıklama yapmak istiyorum öncelikle. kitap bir bütün değil, bir olay akışı yok. her bölüm farklı kişileri, farklı olayları anlatacak. aklıma gelen sahnelerden ufak ufak yazmak istediğim için böyle bir şey düşündüm, umarım seversiniz. <3

bölüm şarkısı: kıraç, kan ve gül

kendi hayatımda kapana kısılmış hissediyorum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

kendi hayatımda kapana kısılmış hissediyorum.*

ben bunları hak etmedim
sana layık olmak için kendimden vazgeçtim
neden yaptın bunu bana?
seni üzdüysem eğer, katbekat fazlası üzüldüm
seni mutlu edebildiysem eğer, havalara uçtum
seni ağlattıysam eğer, okyanusları ben yarattım
mutlu musun şimdi, ben yokum mutlusundur
beni soracak olursan eğer,
gerçi sormazdın değil mi?
sen gittin ya benden o zamandan beri,
tüm sonbaharlarda ağaçlar bizim için ağladı,
yapraklarını döktü
çırılçıplak kaldılar.
sen beni sevmedin ya hiç
çocuklar hiç sallanmadı o ıssız salıncaklarda
tahterevallinin bir ucunda durdu bir oğlan,
çocuktu daha kimsesi yoktu
için için ağladı o gün o oğlan çocuğu
tek derdi bir arkadaşının olmamasıydı
onunla oyunlar oynayamamaktı
söyle şimdi bana
ben nasıl sensiz devam edebilirim,
hayat denilen şeye?

genç adam aynada kontrol etti görünüşünü. kusursuz görünüyordu, üstünde simsiyah jilet gibi takım elbisesi vardı. tek bir kırışıklık bile yoktu, saçları özenliydi, yeni tıraş olmuştu yüzünde tek bir pürüz bile yoktu.

düşündü. bugün yaşanacakları düşündü genç adam. sevdiği kadınla evleniyordu. hayalini gerçekleştirecekti. onu dünya'nın en mutlu kadını yapmaya gördüğü ilk gün çoktan karar vermişti zaten. çok mutluydu, o kadar mutluydu ki sanki gülümsemesi yüzüne iğne iplikle dikilmişti. bu duyguya çok yabancıydı. içinde hep savaştığı hayaletler vardı çünkü genç adamın. "teşekkür ederim arkadaşlarım, bugün beni yalnız bıraktığınız için." diye mırıldandı kendi kendine. sanki yapabilecekmiş gibi, daha çok gülümsedi.

birkaç saat sonra evleneceği kadını düşündü. ismi eda'ydı. eda ve ali... ne kadar uyumlu diye geçirdi içinden. kumral saçları vardı kadının omuzlarında biten. yanaklarını kaplayan çilleri, bir nehir gibi yemyeşil gözleri... adeta bir rüya gibiydi. çok seviyordu onu, öyle çok seviyordu ki kalbi sanki tüm uzuvlarını kaplamış, adamın tüm hücreleri eda diye inliyordu. bu aşk değil diye düşündü ali. bu aşk değil, aşk basit bir duygu.

kumral saçlı kadını düşünmeye o kadar kaptırmıştı ki kendini ali, eğer arkadaşı onu uyarmasa düğününe geç kalacaktı. arkadaşını takip etti, bir şeyler anlatan arkadaşını dinlemeye çalıştı fakat zihni doluydu. eda'yla. birkaç kelime seçebilmişti ama. düğün salonuna gidiyoruz demişti, herkes bizi bekliyor konuklar gelmek üzere bunları da seçebilmişti.

düğün salonuna geldiklerinde denizi görmüştü ali, deniz ona bambaşka şeyler hissettiriyordu. kapının girişindeki davetiyeye ilişti gözleri.

bakma öyle.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin