YÜKSEK TEPE

156 6 2
                                    

Onu gördüğümde hiç bu kadar kalbim atmamıştı. Aşık mı oluyorum dedim içimden... Hemen konumda bir sıcaklık hissettim. Beni kolundan tutuyordu, bana verdiği güveni kimseye ve hiçbir şey e değişmezdim.
"Merhaba adım jace sen beni tanımıyor olabilirsin ama ben seni çok iyi biliyorum. Aslında buraya geleceğini bile biliyordum."dedi jace. Daha konuş amıyordum bile sanki dilim tutulmuştu. Ama konuşmam gerekiyordu hem de acilen
"Biliyorum hep aynı soruları soruyorum ama burası da neresi?" Demekle yetindi m.
"Hoşgeldin burası yüksek tepe"dedi jace.
"Bu arada adımı bilmiyor olabilirsiniz. Adım "dedim tam adımı söyleyeceğim ki jace sözümü kesti.
"Adını biliyorum hatta seninle ilgili bir çok şey biliyorum." Dedi jace. Bu söyledikleri yüzümde bir tebessüm e sebep oldu. Sonra da bana karşılık olarak o da gülüm sedi ve bu nedenle de sağ yakasındaki gamzeyi de fark etmiş oldum. Jace beni kaldırdım onun arkasında John u gördüm sanki Bayılacak gibiydi. Sonra da arkasını dönüp giderken sırtındaki kocaman yara bandını gördüm. Ayağa kalktım ve jace le göz gözegeldim. Ve bir kez daha gözlerini n çok güzel olduğunu fark ettim. Ama hemen gözlerimi kaçırdım. john beni kolundan tuttu ve dışarı götürdü. Jace in yüzüne baktım ve o güzel gamzesini n kaybolduğunu fark ettim. Yüksek tepeden çıkana kadar John konumu bırakmadı. Dışarıda kuşlar otuyor herkes mutlu ama bir tek ben mutsuzum. Aslında John da fazla mutlu gözükmüyor. Ben de onun yerinde olsaydım mutsuz olurdum o yüzden ne olursa olsun haklı...
"Kori çok uzun bir konuşma olmayacak. Nasıl kurtulduğunu bilmen gerekiyor. Zaten sadece sana söyleyeceğim o yüzden kim olursa olsun bunu kimseye söyleme. Bu kurtuluşu ilk defa olmuyor. Her tehlike benim başıma geldi ve bu olaylar her 24 günde tekrar yaşanıyor. Ve herkes te bir yara var ve bu olaylardan sadece jace yaralanmadı. Sanki biri tarafından korunuyor... Bense iki kez yaralandı m. Sencede biraz tuhaf değil mi?" Dedi John ama gerçekten de tuhaftı. İnsanın kafasını karıştırıyordu. Oradaki insanları öğrenmeli isimlerini bilmelidir. Ayrıca bunu neden bana anlatıyordu ki...
"Tamam sana yardım etmeye çalışacağım ama yüksek tepe"dedi insanların isimlerini ve nasıl kişilikleri olduğunu öğrenmeliyim."dedi m ama John un cevabı biraz tuhaftı.
"Nasıl yani yüksek tepede neresi? Bunu sana kim soyledi?"Dedi John. Beni üretmeye devam ediyordu. Ve gerçekten de gözlerindeki o intikam alevi canlandırdı. İnsanı kötü hissetmesini neden oluyordu. Ama eger bu bilgilerin bana jace tarafından verildiğini soylersem jace in hayatı tehlikeye altına girecektir. O yüzden John a yalan söylemek zorunda kaldım ilk defa birine cevap verirken bu kadar korkuyorum. Her kelimesi ve halimi özenle seçiyordum.
"Şey ben bu ada ya geldiğimde bildiğim iki şey vardı onlardan biri adım biri de yüksek tepeydi."dedim. Ama hala kendimi kötü hissediyordum ve ellerim titremeye devam ediyordu. Asla yalan söylemeyi beceremedim bu yüzden John da yalan söylediği mi anlamı olsa gerek...
"Yalan söylüyorsun kori tekrar soruyorum ve bu son olacak. Sana bunu kim soyledi?" Dedi John ve gerçekten de sinirleniyordu. Analitik ve ben yalan söylemeyi beceremiyorum.
"Hayır yalan soyle miyorum sana asla yalan söylemedim!" Dedim ama John buna inanmaya caktı. Belki de jace e aşık olduğumu anlamıştı. Ama Hayır. Anlamış olamaz.
"Anlamıyorsun. Seni ilk kumsal da bulduğumuzdan beri seni kendime yakın hissettim. Kötü biri olamazsın. Ve Su anda da kimsenin bilmediği bir şeyi biliyorsun. Ve kimden duyduğunu da söylemiyorsun. Sana guvenmistim ama böyle yapacağını hiç düşünmemiştim. "Dedim. Onu kızdıracak istemezdim o benim en iyi arkadaşımdı. Ama sadece arkadaşımdı. John kalkıp giderken kalbim bir kere daha kırıldı hem de çok... O kapıdan giderken jace in bizi izlediğini gördüm. Ve hiç de mutlu gözükmüyor du. John, jace e baktı. Birbirlerine bu kadar sinirli iki kişi. Neden bu kadar sinir, en fazla ne yapmış olabilirlerdi ki birbirlerine... tam gözlerimden yaşlar dokulecekti ki jace geldi
"Merhaba seni yalnız bulmak istedim. Bu arada John sana ne dedi.?"diye bir soru yoneltti jace. Ve güldü. Neden iki de bir gülüyorum ki. İlginç bir şekilde gülümsemek hoşuma gidiyordu. Ben de güldüm.
"Anlamıyorum neden John la ne konuştuğumuz u merak ediyorsun?"dedim. Titriyorlardı hatta deli gibi titriyordum.
"Hiç öylesine sana bir soru sorabilir miyim?" Dedi jace.
"Tamam , sor."dedim olanaklardan habersiz bir şekilde...
"Neden ellerin deli gibi titriyor?"Dedi jace. Ve tam o an da elimi tuttu.

ADAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin