Mavi Ay mı, Pençe mi?

2.7K 47 5
                                    

Elif'den,
Bugün pençe ile mavi ayın karşılaşması olacaktı. Bu yüzden sabah erken kalkıp kendime güzel bir bitki çayı demledim. Bana çok iyi gelmişti bu. Sonra giyinip pençe spor akademisine yol aldım. Çünkü ben bir pençeydim ve yakında pençezen olmama da az kalmıştı. Aslında dışarıdan ne kadar sakin ve sessiz dursam da çok sinirliydim. Bir de bizimkilerin mavi aya karşı çok büyük bir nefreti var ama ben sadece kazanmaya ve iyi bir pençezen olmak için oyunlarda onlarla karşılaştığım için bizimkiler gibi mavi ayı çok takan biri değilim. Ama arkadaşlarıma ters düşerlerse o zaman onlara göstermek zorunda kalacağım.( ve şuanda neyse ki böyle bir durum olmadı)

Kulübe girdiğimde bizimkiler harıl harıl çalışıyordu. Çünkü karşılaşmaya iki saate yakın bir süre kalmıştı.( Bir de bugün karşılaşma olduğu için okulda ders işlenmeyecekti.)

Haluk: Ooo Elif hoşgeldin. Hadi sende biraz çalış. Biliyorsun bu yarışma bizim için çok önemli.

Elif: Hoşbulduk hocam. Bu yarışmayı asla onlara vermeyeceğim ve ben de bunun için elimden ne geliyorsa yapacağım.(gülümseyerek)

Haluk:İşte hep böyle ol. Aha bizim Cenk de geldi.

Cenk: Merhaba amca.

Haluk: Hadi durma da Elif ile antremana başla. Onu biraz test etmen lazım gelişmiş mi diye.

*Cenk ve Elif üstünü giydikten sonra kulübün ortasında karşı karşıya geçerler. Tabi herkes dağılır*

Elif den,

Cenk karşımda sinirli bakışlarıyla pençe hareketi yaparak etrafımda dönüyordu. Ben de aynısını yaprak üstüne yürüdüm ve kolumla sırtına vuracakken beni kolumdan tutup yere sert bir şekilde attı. Cenk bana sinirle kalkmamı söylerken "pençe asla kaybetmez ne olursa olsun kazanmak zorundasın istersen karşındakine zarar ver sonuçta kazanmak zorundasın"
Bu sözü hoşuma gitmemişti yine çünkü hep söylüyordu. Nedense başkasına kendim kazanayım diye zarar vermek istemiyordum. Ama pençelerin hiçbiri benle aynı fikirde değildi.
Ve ben de sinirle ayağa kalkıp tekrar kendi savunma hareketini yaparak yani arkadan gelip hızla kollarını elimle bağlayıp dizlerine ayağımla tekme atıp Cenkin çökmesini sağladım.
Ve bunu başarmıştım. Pelin ve Bora her ne kadar bana gıcık baksalar da ben cenk'i savunma hareketi ile yenmiştim.
Mutluydum.

Biraz da mavi aya bakalım;

Asya: Gerçekten o kadar kinliyim ki hemen onları yenip geçmek istiyorum. Özellikle de o Elif'i. Bakışları beni sinir ediyor. Hele o pembe saçlı...

Sinan: aynen valla ben de öyle istiyorum özellikle de bugünün hemen bitip zaferin tadını çıkarmak istiyorum. Onları ağlarken görmek bana en iyi gelen şeylerden biri olacağına eminim.

Arda: valla ben hiç bir şey istemiyorum sadece şu antremandan sonra hemen yemek yemek istiyorum.

Asya: Arda yine mi? Daha yiyeli bir saat olmadı.

Arda: ama yarım saattir antreman yapıyoruz acıkmam normal bence.

Sinan: Ardacım senin neyin normal değil ki acaba?

İskender: Hadi çalışmaya odaklanın çok konuşuyorsunuz. Salih babam da birazdan gelir çünkü karşılaşmaya az kaldı.

*Herkes tamam diyerek devam ettiler*
Asya' dan,
Bugün kaç gündür beklediğim gündü çünkü onları yenilmiş halde görmek istiyordum. Belki o zaman bugün diğer günlere kıyasla rahat uyurdum. İskender de bu karşılaşma haberi verildiğinden beri bizle aktif bir şekilde konuşup ya da bir yerlere gittiğimizde çoğunda yanımızda olmuyordu daha çok kendi haline kalmaya başlamıştı her ne kadar ona iyi misin diye sorsam da bana hep iyiyim Asya diyordu sonra da bir şey demeden yanımdan gidiyordu. Bugün yine sordum yanına giderek.

Asya: İskender iyi misin biraz farklısın bugün derdin var gibi eğer öyleyse bana söyleyebilirsin.

İskender: İyiyim Asya. Sadece biraz yorgun gibiyim. Yani önemli bir şey değil.

Ben de tamam dedim sen bilirsin o zaman gözleriyle ona baktıktan sonra yerime geçtim.

*2 saat sonra*

Elif'den,
Artık karşılaşma vaktiydi. Mavi ay ve diğer takımlar da gelmişti.Mavi ay bizi süzüyordu tabi İskender hariç çünkü kafasını eğmiş yere bakıp bir şey düşünüyordu. Ama nedense çok umrumda olmayan bir çocuktu sadece garipsediğim bı durum vardı. O da mavi ayın onun neden bu kadar abarttığıydı. Yani bu çocukta ne olabilirdi ki sonuçta o da 16 yaşında bizim gibi okula giden bir şahıstı. Bir de söylemişken adı da garipti İskender diye bir isim mi olur be.
Ben böyle düşünürken bizim Cenk'ten ses geldi.
Cenk: Herkes buraya odaklansın ne olursa olsun acımak yok. Bu karşılaşmayı kazanacağız anlaşıldı mı?
Pelin: Anlaşıldı!
Bora: Anlaşıldı!
Elif: Anlaşıldı patron!(ama bir kısım hariçti zarar vermek yok)

Haluk ve efsun hoca kafasını salladıktan sonra hepimiz karşılaşma için orta alanda mavi ay ile karşı karşıya bir sıra halinde dizildik. Bizimkiler onlara onlar da bizimkilere hırslı bir şeklide bakıyordu. İskender de tam karşımdaydı ve bize bakmıyordu. Ne garip bir çocuktu bu. Sonra birden gözleri bana doğruldu. Ben birden bakınca kenetlenmiş gibiydim çünkü çok farklı bakıyordu ne sinirli ne de kinli... -B-Ben öyle kalmıştım. Gerçekten çok farklıydı...

Sonra Salih hoca yüksek bir sesle kimin kiminle karşılaşacağını söylemişti ve şöyleydi:

İskender - Cenk
Asya - Elif
Sinan - Bora
Arda - Pelin (kusuruma bakma Arda:-|

Ve herkes yerlerini almıştı. İlk oyunumuz hedef tahtasına ok fırlatacaktık.

İskender' den,
Babam Cenk ile benim ismimi söyleyince yaylarımızı alıp birbirimize olan kinli bakışlarımızla yerlerimizi aldık.

Cenk: İskender bugün işte elime geçtin artık.

İskender: Bu kadar Emin olmayalım bize sonucu karşılaşma gösterecek.

Yayımı kendimi rahat edecek konuma getirince gerdim. Ama bir şey dikkatimi dağıtıyordu. O yeşil gözler... Bir kaç dakika önce de aynısı olmuştu. Gözlerim ona iliştiğinde gözünü kırpmadan o çarpıcı yeşil gözleriyle sadece bana bakıyordu. Bakışımı bir müddet sonra geri hedef tahtasına yönlendirdim. Ve kendime motivasyon sağlayarak odaklandım. Ama bu biraz zor olmuştu. Çünkü o kız dikkatimi dağıtıyordu. Babam yayları bırakmamız için işaret verdiğinde ikimiz de hedef tahtasını 10 da vurduk. Cenk'e kinli bakışlarımla yerime geçtim. Susamıştım. hemen ileride masada duran açılmamış suyu içtim. Babam bir sonraki karşılaşma için Elif ve Asya'yı çağırmıştı. Ben de hemen elimdeki suyu bırakıp oraya gittim. Asya Elif'e öfkeli bakışlar atarak sen bittin kızım demişti. Ama Elif'ten bir pençe olarak bunu beklemezdim çünkü o Asya'ya samimi bir gülüşle başarılar dilerim demişti ve bu çok garipti.
Atışlara gelince Asya 8'i atarken Elif 9 yapmıştı. Ve babama gururlu bir gülümsemeyle yerine geçmişti. Çok tuhaf biriydi ya da bana mı öyle geliyordu.
Diğerleri de attıktan sonra okçuluk karşılaşması bitmişti ve biz kazanmıştık.

Salih: şimdi dövüş müsabakasına herkes hazırlansın. Kısa bir mola verelim şimdilik herkes dağılabilir.






Bu bölüm bittii:-)

Tozkoparan İskender🏹Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin