~ Elif ve Duygu ~

906 38 99
                                    

Duygu'dan:

Şuan büyük düşüncelerimle ne yapacağımı bilmeden okul bitmesine rağmen kendi sıramda oturuyordum. Okula kaydımı bugün o pisliğin zoruyla yaptırmıştım. Kaydım onun sınıfına geçmemişti. Çünkü onun sınıf mevcudu tam doluydu. Bu benim için hem iyi hem kötü olmuştu. Neden derseniz sevdiğim çocukla ve arkadaşlarımla aynı sınıfta olmak isterdim. Yani kim istemez ki değil mi? Ama bir yandan da Cenk'in de o sınıfta olması benim bu isteğimi çürütüyordu.
Evet dediğim gibi şimdi kendimi sinirden sıkarak bu boş sınıfta oturuyordum. Benim önce kendimi bir güzel sakinleştirip beni okulun bankında sapık gibi bekleyen Cenk'in yanına öyle gitmem lazımdı. Ama sakinleşemiyordum işte. İçimdeki kimsenin görmediği bıkmışlığı, öfkeyi, acıyı kendimi böyle tutarak atamıyordum. Her şey böyle olmak zorunda mıydı? Keşke olmasaydı. Keşke ben o gün ailemin bana olan yurt dışında okuma teklifini kabul etmeseydim Bunlar olmazdı.
Ben ne olduğunu anlamadan, gözlerimdeki yaşlar kendini tutamayıp bırakmıştı bile. Kendime ne yaparsam yapayım hakim olamıyordum. Olmuyordu işte.
Ağlamamı durdurmak için kafamı kollarımla önümdeki sıraya koyup sarmıştım.

Duygu: Allah'ım lütfen bana yardım et! Bu pislikten kurtulmam için bana destek olacak birini gönder. Ben kaybetmek istemiyorum. Onların bana ihtiyacı var en çok da onun.

Kendimi kendi cümlelerimle sakinleştirmeye çalışırken hala kendime hakim olamıyordum.
Ama en sonunda o rahatlatıcı bir sesle kendi adımı duymamla hemen kafamı o masadan kaldırdım. Ağlamam kesilmiş ama yanaklarımın ıslaklığıyla bana endişeli yeşil gözlerle bakan tanımdığım ama arkadaşlarımın yanında fark ettiğim kızı görmüştüm.

Elif: Duygu?

Karşısında neden kenetlenmiştim ki? Neden hiç sesim çıkmıyordu? Yoksa duamda bana yardım edecek kişi bu masum kız mıydı? Hayır bu olamazdı.

Elif: Sen iyi misin?

Bu sorusundan sonra sertçe yanağımı silip eşyalarımı alarak sıramdan kalkmıştım.

Duygu: İyiyim. Müsadenle ben gidiyorum.

Derin nefes alıp verdikten sonra yanından uzaklaşacakken beni tek kolumdan hafifçe tutmuştu.

Elif: Biliyorum birbirimizi çok tanımıyoruz. Bu yüzden seni zorlamak istemem ama senin yardıma ihtiyacın olduğunu hissedebiliyorum.

Duygu: Yardıma ihtiyacım olduğunu nereden çıkardın? Hislerine dayanarak mı bir de?

Elif: Pek inandırıcı gelemeyebilir ama ağlama biçiminden anladım. Yanılmıyorum bence değil mi?

Duygu: Yanılıyorsun maalesef. Bu yüzden izninle gidiyorum.

Elif: O zaman ben de başka bir kanıt sunarım sana.

Duygu: Nasıl yani?

Elif: Çok basit. Neden mi? Çünkü senin gibi cesur bir kızın aptal Cenk ile sevgili olmasına ihtimal yok ve bunu seni sadece bir süreliğine görmemle söylüyorum. Kesinlikle böyle bir şey olamaz.

Nasıl böyle kendinden emin konuşabiliyordu? Tamam haklıydı ama beni tanımıyor bile. Yoksa güvenmeli miydim bu kıza? Bana yardım edecek kişi bu muydu? Aslında olabilirdi. Sonuçta Cenk bana bu kızdan hiç bahsetmemişti. Gerçekten sadece bunlara dayanarak benimle bir olmasına izin vermeli miydim?

Elif: Neden sessizsin? Haklıyım değil mi?

Duygu:............

Elif: Lütfen söyler misin?

Duygu: Haklısın.

Evet bu kıza güvenmiştim. Bu çok ani oldu ama başka çarem yokturdu. Ama bu kelimeyi söylememle Cenk'in sınıfa girmesi bir olmuştu. "Haklısın" dediğimi muhtemelen duymamıştı.

Tozkoparan İskender🏹Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin