5

276 32 6
                                    

"Hayır Tony sen ciddi misin? Emin olmadığın sürece bu konuyu ona söyleyemeyiz biraz önce duyduğu şeyler bile ona ağır gelmişken böyle bir şeyi ona nasıl açıklayacaksın."

Annem ve babamın nasıl öldüklerini dinledikten sonra kendimi toparlamak için lavaboya gitmiştim. Döndüğümde aralarında konuştukları konuya anlam vermeye çalışsam da fazla kurcalamak istemiyordum, her öğrendiğim şey daha da ağır geliyordu.

Casey odaya geri dönünce Tony ve Steve konuştukları konuyu bir kenara bırakmıştı. Casey geri yerine oturunca iç çekip konuşmaya başladı "ailemle ilgili daha fazla şey öğrenmek istediğimi sanmıyorum. Serum ve Bucky hakkında konuşabilir miyiz acaba?"

Tony ve Steve aynı bakışmaları tekrar yapmaya başlayınca gözlerimi devirdim. Tony Steve'e dik dik bakıp "senin biricik dostunu ben anlatacak değilim dimi?"

"annen ve baban öldüğünde senden daha yeni haberdar olmuştuk, annenin son sözleriydi senin adın. Tüm olanlardan sonra seni bulmak için elimizden geleni yaptık ama bulamadık, sonra ise olanlar oldu ve Hyrda'nın elinde olduğunu öğrendik seni bulmak ve onların elinden kurtarmak için her şeyi yaptık. Artık neredeyse pes etmişken,  ölmek üzere olan bir asker seni bize getirdi tek dediği şey ise-" Tony oturduğu yerden kalkıp çenesinin ucuyla ekranlarda bulunan küçüklük fotoğraflarımı gösterdi "Bu bebek çok değerli"

Steve tekrar konuşmaya başladı "bunlar o çavuşun son sözleriydi, Tony sebepsiz yere adamın kafasına sıkmadan önce"

Peki o aldığınız kanlar ne içindi? Soruma daha cevap alamadan dan diye içeri giren polis kılıklı adamlar ellerindeki silahlarla bizi hedef almıştı. "Casey Jones" bizimle geliyorsunuz.

Neler olduğunu anlamdan ellerime takılan kelepçeye odaklanmıştım odadaki bağırışlar kulaklarımda çınlıyor bir taraftan bir tarafa çekiliyordum. Odağımı kelepçelerden Tony'nin yüzüne çevirince endişeli gözlerle bana bakıyordu nedenini bilmiyorum ama kendimi bu adam yakın hissediyordum. Kolumdan tutan adam yüzüme doğru hızlıca elini yaklaştırınca dudağımın üstüne kapanan soğuk metal konuşmamı engellemişti, sadece korkulu gözlerle etrafıma bakıyordum. Tony'nin bile sadece sesini çıkardığı adamlara ben bir şey yapamazdım. Kuleden çıkarken zırhlı aracın önünde bekleyen en yetkili kişi gibi gözüken adam beni tutan kişilere bakıp "dikkatli olun ufaklık tehlikeli" Dedi. Ne saçmalıyorsun be dercesine kafamı yana eğmişken kafam geçirilen şey ile artık göremiyordum da, tek yapabildiğim sadece etrafımda olup bitenleri duymaktı.

Kısa bir süre sonra araba durdu ve indik kafamdaki çuvala benzeyen şeyi çıkardıklarında adliye gibi bir yerdeydim ama hala neler oluyor anlamış değildim. Arkamdan gelen bağırışlara döndüğümde Tony zırhıyla olaya müdahale etmeye çalışıyordu eli silahlı elemanlar silahlarını Tony'nin üstünden çekip bana doğrulttuğunda Tony zırhından çıkıp ellerini hava kaldırdı. Tony de ters kelepçe yiyince gözlerimin içine bakıp "Sakın korkma Casey ben buradayım" dedi. Sebebini bilmesem de güven veriyordu ağzından çıkan her kelime.

-

Sorgu odasına birinin gelip bana soru sormasını bekliyordum her halde sorgu odasında boşu boşuna duruyor olamazdım değil mi? İçeriye giren şık giyimli kadın topuklularını sert sert yere vurarak bana yaklaştı ve eğildi "Sana ne sorarlarsa sorsunlar sesini çıkarma tatlım" sözleri biter bitmez içeri giren adamlar kadını dışarı çıkardı. Açıkçası ikisi de taş gibiydi bunlar kime soru sorarsa sorsun herkes cevap verirdi. Beni süzdükten sonra yerlerine geçtiler ve önlerindeki dosyalara baktılar "Hydra ile çalışmak için biraz küçük değil misin güzellik? Onların yerine benle çalışabilirdin eğlenceli olurdu"

Gözlerimi kısıp tanrının akıldan kısıp tipine verdiği adama baktım "reşit olmayan bir kişi ile sorgu odasında böyle konuşmak suç teşkil etmiyor mu?"

Ufaklık burada sana istediğim şeyleri yaparım ve kimsenin umurunda olmaz emin ol ama benim için biraz fazla küçüksün.

Adam sinirli bir şekilde önüme 2-3 tane fotoğraf koydu, fotoğraftaki kişi Barnes dı "Bu or*spu çocuğu bir çok kişiyi öldürdü biride benim silah arkadaşımdı ve sen ise onu o yapan serumu taşıyorsun. Senin kemiklerini köpeklere yedirmem gerekirken bana kanunları öğretmeye mi çalışıyorsun küçük sürtük?"

Gıkımı çıkarmadan dedikleri şeyleri dinliyordum sürekli benim bir katil olduğumu ve bu ülkenin huzuru için asılamam gerektiğini söylüyorlardı. Toplam 20 dakikadır aynı sözleri işitiyordum ve açıkçası sıkılmaya başlamıştım. İçeriye bir hışımla giren Steve iki adamı da yumruklamaya başlayınca odaya dalan güvenlikler beni çıkarmaya çalışıyordu odadan çıkarken tek duyduğum şey *ufak çaplı küfürler ve o kıza bunları söyleyebileceğinizi kim söyledi* olmuştu dışarıda beni bekleyen Peter hızlıca yanıma gelip bana sarıldı "Bu işlere hiç bulaşmamalıydık Parker."

Peter'ın arkasında duran Tony kafamı okşayıp yanımızda duran adamlara elimdeki kelepçeyi çıkarmaları için emir verdi "İyi misin evlat?" kafa sallayıp, odadan ellerindeki kanı silerek çıkan Rogers a baktım. Hala sinirini tam olarak çıkartamamış gibiydi Tony'nin yanına yaklaşıp "Hepsi or*spu çocuğu, şimdi senatör ile konuşmak zorundayız ve büyük ihtimalle anlaşma imzalayacağız" Tony ve Steve arasındaki ufak bakışmalar bitince ikisine bakıp sırıttım "Hala birbirinizden hoşlanmadığınızdan emin değilim" sırtımdan öne doğru iten Tony "Şansını fazla zorlama ufaklık yoksa o adamların önüne geri atarım seni" 

Toplantı odasına geçtiğimizde sadece Tony ve ben içeri girmiştik. Tedirgin olduğumu anlamış olacaktı ki eliyle sırtımı sıvazladı, yavru köpek bakışı atıp karşımda oturan adamları süzdüm.

İçeri giren adamın  beraberinde herkes ayağa kalktı Tony ve ben hariç, tam ayağa kalkarken Tony omuzumdan geri sandalyeye bastırdı "Gereksiz biri saygı göstermene gerek yok" Adamın gereksiz olup olmaması önemli değildi o da diğerleri gibi tiksindirici bakışlar atıyordu. Herkes yerleşince konuşmalar başladı hepsi bir ağızdan benim tehlikeli olduğumu ve tehlike arz etmediğim kesinleşene kadar uyutulmam gerektiğini savunuyordu Tony ise hiç aldırış etmeden yerinden kalktı ve beni de oturduğum yerden ayağa kaldırdı. 

Şimdi siz bunca adam bu ufak kızın insanlık için tehlikeli olduğunu mu söylüyorsunuz? Serumu taşıyor evet ama bilinci tamamen yerinde ve kimse için bir tehlike arz etmiyor, yani kısacası onu kimse bizden alamaz.

Senatör yerinden doğrulup elindeki kağıdı okumaya başladı "Casey Jones Amerika Birleşik devletleri koruması altında olan bir yetimdir yani anlamanız için şöyle ifade edeyim o bizim ve ne istersek yaparız" 

Tony Kolundaki saati kurcalıyordu, yüzündeki gülümseme ile bir şeyler yaptığını kim olsa anlardı. "Şimdi herkes şu ekrana odaklana bilir mi" Tony'nin parmağıyla gösterdiği ekrana odaklanmıştık ekranda açılan 2 belge vardı anlamayacağım için okumaya gerek yoktur düşüncesi ile olacakları bekledim. Senatör elindeki kağıdı masaya bırakıp "Test mahkeme tarafından yapılmadığı sürece bir kanıt teşkil etmez Stark" Dedi. Merakıma yenik düşüp kağıdı okumaya başlamıştım ama her kelimeyi okudukça bir şeyler ters gidiyor gibiydi. Casey Jones ve Anthony Edward Stark arasında %99.9 kan bağı bulunuyordu bu ne demek oluyordu şimdi? Gözlerimi ekrandan ayırıp Tony'nin gözlerine odaklanınca "Her şeyi sana anlatacağım sadece beklemelisin Casey" dedi.

Bu kitab yıllardır aklımdaydı ama düşüncelerimi yazıya dökünce çok kopukluk oluyor kısa bir süre sonra belki yayından kaldırırım iyi okumalar <3

Little Soldier | Winter SoldierHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin