"Park Jihoon!Ciddi misin?"
"Evet,ciddiyim."
Haftasonu Sora ile birlikteyken ona yaşattığı hisleri anlatıyordu. Kyu her dediği şeyde daha çok şaşırıyordu.
"Hadi Junkyu,insan kendi duygularını ilk başta anlamaz ama sen de mi anlamadın?Şaşkınlıkla dinliyorsun her dediğimi." Daha sonra sırıtıp birkaç şey daha ekledi,"Ah,doğru. Mal olduğun için çok normal anlamaman."
Kaşlarını çattı ve cevap verdi,"Birinden hoşlanman garip bir şey olduğu için olabilir mi?"
"Değiştim diyorum oğlum. Artık ciddi ilişki insanı Jihoon var karşında."
"Şahsen inandım."
Dertli bir şekilde iç çekti,"Ama bu kızı elde etmesi harbi zor ve nasıl yapacağım konusunda hiçbir fikrim yok."
Kendisine "Etme o zaman." diye mantıklı(?)bir cevap veren arkadaşına sövdükten sonra kara kara düşünmeye devam etti. "Matematiği böyle işleri düşündüğüm kadar düşünseydim 21.yüzyılın Pisagor'u olmuştum şuan."
"Asıl Pisagor'a milattan önce 6.yüzyılın Park Jihoonu derlerdi!"
İkisi de kısa süreli bir sessizlikten sonra birer büyük kahkaha patlattı. Kahkahalarını bölen şey ise Rosa'nın bildirimiydi. O sırada Jihoon'un aklına birtakım şeyler geldi ve hızlıca oturduğu banktan hızlıca kalktı.
"Nereye?"
"Az sonra geleceğim." deyip geçiştirerek okulun içine girdi. Hızlıca sınıflara göz gezdirirken resim odasının camından tanıdık bir yüzü görmesiyle sırıttı. Fakat daha sonra farklı bir tanıdık yüz görünce kaşları çatıldı.
Sora bir sandalyeye oturup kollarını birbirine bağlamıştı,karşısında ise masaya yaslanmış Doyoung duruyordu. O çocuktan hiç haz etmiyordu Jihoon,zaten aldatıldığı kişi de oydu. İkisini beraber görmeyi de hiç istemiyordu ve bu yüzden içeri dalmamak için zor duruyordu.
Daha sonra içeride ses yükseldiğini duydu,Sora ayağa kalkmıştı ve Doyoung'a bağırıyordu. Daha sonra Doyoung da yaslandığı sıradan doğruldu. Ne konuştuklarını duyamıyordu fakat çok hararetli bir şekilde tartışıyorlardı.
İçerideki oğlanın onun üstüne doğru yürüdüğünü gördü. Kız sırtını duvara çarpmasıyla durdu,Doyoung ise yaklaşmaya devam ediyordu. Onu dehşet dolu gözlerle izleyen kızın boynundan tuttuğunda ise aniden sınıfa dalan Jihoon'dan yumruk yemeyi beklemiyordu.
Yediği yumruktan dolayı yere düşen çocuk sırıtarak ayağa kalktı,"Bana yumruk mu attın az önce?" dedikten sonra bir kahkaha patlattı.
"Evet,bir daha atmamı ister gibi duruyorsun."
"Şahsen hiçbir şeyim olmayan gereksiz bir kız için okulun zengin ve popülerlerinden biriyle kavga etmezdim. Neden böylesin Park Jihoon?"
Gülerek devam etti,"Sevgilin benim için seni terketti,bu yüzden mi acaba?"
Hoon'dan bir kez daha yumruk yedi,fakat yüzünde hoşnutsuzluk belirten bir ifade olmamıştı. Tersine aptal gibi gülümsemeye devam ediyordu.
"Jihoon,uğraşma." deyip elinden tuttu Sora,zar zor onu diğer oğlanın yanından aldı ve dışarıya çıkarttı. Bahçeye inene kadar Hoon nefes almadan küfrediyordu,en sonunda kız artık susması gerektiğini söylediğinde durdu.
"O şerefsiz ne yapmaya çalışıyordu sana?Aranızda bir şey bile yokken hem de."
"Olmadığını nereden biliyorsun?"
Gözlerini gözlerine doğru kaydırdı ve tek kaşını çattı,"Ne demek istiyorsun?" . Derin bir nefes aldı Sora,anlatması çok da basit değildi.
"Eski sevgilim." Yanında duran Jihoon'a bakmasa da yüzündeki şaşkın ifadeyi görebiliyordu. "Geçen sene çıkıyorduk."
"Gerçekten böyle birisiyle sevgili mi oldun?"
"O zamanlar böyle birisi değildi. Hem seni ne ilgilendiriyor?"
"Çünkü tek taraflı değilsin." Kızın attığı anlamsız bakışlardan dolayı daha da açtı sözü.
"Aptalsın Hwang Sora,ya da Rosa mı demeliydim?"
⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯⎯
bir seyler geveledim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you belong with me | jihoon
Fanfiction[finished] been here all along,so why can't you see?you belong with me.