3#Benim Günüm

148 7 5
                                    

multi;İLKE

Şarkı İlkenin böğürdüğü ;D


Sabah çalan sinir bozucu alarm sesiyle uyandım.Tamam,belki de -kesin olarak- haklıydı.6 gerçekten çok erkendi ve ben hazırlanmak için saati 4:30'a kurduğuma inanamıyorum.Hemen duş aldım ve saçlarımı fönledim.Üzerime superman baskılı tişörtümü ve kot şortumu giydim.Kırmızı vanslarımı ayağıma geçirdim ve mavi ceketimi giydiğim.Saate baktığımda hayal kırıklığı geçirdim.Saat daha 5'ti ve ben ciddi anlamda sap gibi sahilde bekleyecektim.Evden çıktıktan sonra sahile doğru yürümeye başladım.Tam kıyıdaki banka oturdum ki hazırladım çantayı almayı unuttuğumu fark ettim.Hemen eve geri döndüm ve çantamı alıp geri geldim.Uzun süredir dışarı çıkmayan biri olarak bu aralar ciddi anlamda sosyalleşmiştim.Geri geldiğimde Bay Ego'nun (Enis) bankta oturduğunu gördüm ve yanına oturdum.

"Günaydın"

"Günaydın ve ayrıca bütün gün boyunca burada oturup bunu izleyeceksek ben şimdiden günaydın yerine hoşçakal diyorum."

"Bakıyorum hala senin yerine egon konuşuyor.Ayrıca hayır tüm gün burada oturup bu saçma derecede romantik zımbırtıyı izlemeyeceğiz."

"İyi ama sıkılırsam giderim."

İç çektim ve manzarayı izlemeyi devam ettim.Güneş yeni yeni doğmaya başlamıştı.Ellerimi birbirine sürttüm ve ayağa kalktım.

"Başlıyoruz."

"Ne?Neye?"

"Görürsün şimdi."

Çantamı aldım ve içinden iki tane kola ve 2 paket mentos çıkarttım.

"Hayır!Gerçekten ergenler gibi bunları patlatmayacağız di mi?"

"OFF!Hadi ama,ayrıca bugün benim planlarım geçerli unuttum mu?"

"Tamam ama sadece bir sefer yapıyorum bunu,büyük beklentilere girme."

Başımı onaylarcasına salladım ve kolanın kapağını açtım içine mentosu attım ve hemen çalkalayarak denize attım.Hava da öyle bir patladı ki ne zaman Enis'e sarıldım farkında bile değildim.Hemen çekildim ve kolayı ona uzattım ama o hala pis pis sırıtmasından ödün vermiyordu.Boşuna Baş Ego demiyorum ben ona.

"Sıra sende."

Reddetmesini bekledim ama onayladı ve benim aksime daha çok çalkaladı.Bir daha sarılmamak için geri çekildim ama kola elinde patladı ve ikimizin de üstü başı mahvoldu.Bense kahkaha atarak karnımı tutuyordum.

" Çok beceriksizsin."

"Hayır sadece zaman sıkıntısı oldu yani...Ayrıca şu halimize bak!"

"Bugün kendi adıma hiç bir şeyi önemsemeyeceğim o yüzden bana ayak uydursanız iyi edersiniz bayım."

"Eee!Şimdi ne yapıyoruz."

Saate baktığımda daha 8 olduğunu gördüm ve elimle beni takip etmesi için hareket yaptım.

"Kahvaltı yapacağız sonrasında birkaç yer ziyaret edeceğiz ve gece seni bir yere götüreceğim."

Yüzünde sinsi bir sırıtış belirince dirseğimi karnına geçirdim.

"Öyle bir şey değil.Seni kaçık!"Bir yandan sırıtıp bir yandan konuşuyordum.

"Kaçık?Yok artık küfür etseydin bide.Cık cık cık(şu dilini damağına getirerek çıkartılan ses şeysi işte ondan)hiç yakıştıramadım sana."

Tekrar dirseğimi karnına geçirdim ve sonra planladığımız yere geldiğimizi gördüm.

"Otur!"dediğimde ilk yüzüme 'sanki ana avrat bacı sövmüşüm gibi' baktı sonrada omuz silkerek yanıma oturdu.Gözlerimi hiber abartılı bir şekilde devirdim ve çantamdan hazırladığım sandviçleri çıkarttım.Yanına da kolaları çıkartıp birer tane ona uzattım.

"Beni zehirlemeyecksin di mi?"

Dediğini tebessüm edip omuz silktim.Yemeğimizi bitirdikten sonra çantamı da aldım ve İşitsel Engelliler binasının önüne kadar yürüdük.Durduğumda bir bana bir de binaya baktı ve sonra içinden bir şeyler geveledi ve tekrar bana döndü.

"Gerçekten mi şimdi de iyilik meleği mi oldun?"dediği şey üzerine gözlerim doldu ve ağlamaya başladım.

"Ne oldu?Ben sadece şaka yapmıştım.Hadi ama?"

Yaşlı gözlerimle ona döndüm.

"Şey ,önemli değil bir an öyle bir şey oldu.Bak ben küçükken sağırdım ve burada bana çok yardım ettiler.Benim ki tedavi edilebilecek bir şeydi ama onların ki..."

"Ben...Bak özür dilemeyi pek beceremem ve sevmem ama hadi içeri girelim."

Dediğini başımla onayladım ve içeri girdik.Resepsiyondakilerden hizmetlilere kadar herkes beni tanıdığından sorunsuz içeri girdik.Kızların hepsi birden üzerime atladı.Biri hariç.Küçük sarışı bir kız köşeye sinmiş gözleri yaşlı bir şekilde duvarı izliyordu.Enis'in yanına oturduğnu gördüm.Kız ona baktım sonra tekrar duvara baktı.Enis de onun baktığı yere bakmaya başladı sonra da eline bir kağıt kalem aldı ve kağıda bir şeyler yazarak kıza verdi.Kız başını salladı ve tebessüm etti sonra da ona sarıldı.Kız 6-7 yaşlarındaydı ve çok masum gözüküyordu.En sonunda binadan çıktık ve tepeye doğru yürümeye başladık.Şimdi benim karşıma çıkabilecek en büyük problem sarhoşluğuma yenik düşerek saçmalamamdı ve ben bunu yaparsam kesinlikle rezil olacaktım.En sonunda dizlerim tutmayana kadar yürüdük ve uçurumun kenarına geldik.Uçurumdu ama karşımızda bir mağara vardı o yüzden yankı yapıyordu.

"Şimdi sarhoş olana kadar içeceğiz ve boğazımız mağaraya doğru en nefret ettiğimiz ve en canımızı acıtan şeyleri bağıracağız.Tamam mı?"

İlk başta gülümsedi ama sonra gülümsemesi kahkahaya döndü.O ilahi gülüşü göremeyen kızların hepsine dil çıkarıyorum buradan.

"Tamam da sen en son ne zaman sarhoş oldun."

Gözlerimi kısarak ona baktım sonra yanaklarıma hava doldurdum ve abartılı bir şekilde nefesimi dışarı verdim.Tamam öyle reklamlardaki gibi güzel durmuyordu ama yine de rahatlatıyordu.Onu tınlamamazlıktan gelerek çantadan biraları çıkarttım.İçmeye başladım.1.2..3...Tabi ben her dakikamı Enis gibi barlarda geçirmediğimden ilk içişimde sarhoş olmuştum.

"Ben ne yangınlar gördüm,böylece bırak beni.Sen ateşten korkarsın,kaç kurtar kendini.Ben ne yaralar aldım hiç biri öldürmedi.Sen de git, unut beni..."Sesim güzel olmasına rağmen resmen bağırmakta yeni bir Dünya markası haline gelmiştim.

"Sen bana bakma.İlk değil bu.Gidenin kazandığı hileli bir oyun bu.Sen bana bakma belki de en doğrusu bu.Ben sonbaharın döktüğüm son yaprak bu..."

Bu gerizekalı da içip içip sarhoş olmayan tiplerdendi.

"Kızım yeter ya.Resmen kulağımın içinde sesin eko yapıyor.Bir sus artık."

"Tamam be!"diyip çirkefleştim hemen.

"Sırada itiraflar var herhalde.Tamam ben başlıyorum."dedim ve ayaklandım hemen.

"O piçin tekrar gelip bana yalvarmasından ve benim de affetmemden korkuyorum." diye bağırdım.Sonra da yanına oturdum.

"Neden mağara biliyor musun?Çünkü senin söylediklerin tekrar sana geliyor ve sen de kendi zavallılığını görmüş oluyorsun."

Sonra tekrar ayaklandım ve uçurumun dibine kadar gittim.

"Hayatta ölürken tekrar yaşama bağlanmaktan korkuyorum çünkü ben tekrar ölmekten korkan bir ölüyüm!"Diyip kendimi geriye doğru attım ve toprak zemine başımı çarptım.

"Ben aşık olmaktan korkuyorum."dedim ve en son hatırladığım sırtımdan belime doğru gelen bir kol oldu.


Sevimli su aygırlarım.Hepinize buradan sulu sulu öpcükler.Şimdi böyle diyince bana içten içe nur yerlitaş yüzü yaptığınızı bildiğimden demiyorum.Yeni bölümde görüşürüz.


TesadüfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin