Multimedia Hilal.
Sonunda zamanı gelmişti. Bunun için yıllardır para biriktiriyordum. Sonunda Amerika'ya gidiyordum. Miami'de Türkler için olan bir yatılı lisede kalacaktım.
Taksiciye para verip teşekkür ettikten sonra arabadan indim ve Atatürk Havaalanı'na adım attım. Buraya hayatımda ilk kez geliyordum. Derin bir nefes aldım. Artık eski Hilal Beyaz ölmüştü, ve yenisi doğmuştu. Kontrolden geçtim. Sonra bavul bırakılan yere gittim. Biraz sıra bekledikten sonra oradakilerden biri seslendi.''Bekleyen varsa gelebilir!'' dedi bir kız. Hemen oraya gittim.
''Merhaba! Kimliğini alabilir miyim?'' dedi. Ona kimliği verdim.
''Bu arada lütfen bagajınızı şuraya koyun.'' dedi yanındaki yeri göstererek. Bavulumu oraya koydum. ''Tamam. İşte biletin burada. Kimliğinde burada. İyi uçuşlar!'' dedi gülümseyerek. Sonra bavulum yanından gitmeye başladı.
''Hey! Bavulum nereye gidiyor?'' dedim hayretle.
''Uçağa gidiyor. Daha önce hiç uçağa binmedin mi yoksa?'' dedi. Hayır anlamında başımı salladım.
''Merak etme. Uçak indiğinde bavulunu geri alacaksın.'' dedi kız anlayışla. Ona minnettar bir biçimde baktım. Başkası olsa kıs kıs gülerdi. Biletimi ve kimliği aldım ve bir kere daha kontrolden geçtim. Burger King'e oturup bir hamburger yedim. Çok acıkmışım da farketmemişim. Biraz sonra uçağımın kalkışa hazır oluğu anons edildi. 209-A kapısına gittim ve oradan uçağa girdim. 8. sırada cam kenarında oturuyordum. Sonra yanıma bir çocuk geldi. Kahverengi saçları ve masmavi gözleri vardı. Bana döndü.
''Selam!'' dedi.
''Selam. Ben Hilal.'' dedim ve elimi uzattım.
''Ben Ediz.'' dedi.
''Amerika'ya tatile mi gidiyorsun?'' diye sordum.
''Hayır. Miami'de Türkler için olan bir okulda okumak için gidiyorum.'' dedi Ediz. Oha. Tesadüfe bakın. Miami'de sadece bir tane Türkler için okul vardı. Yani, Ediz'le aynı okula gidiyordum.
''Bende o okulda okumak için gidiyorum!'' dedim.
''Tesadüfe bak!'' dedi Ediz ve sırıttı. ''Hangi sınıftasın? Ben 11-E deyim.'' dedi. Çüşünüz. Tamam, tesadüf, anladık ama, bu kadarıda olmaz yani! Ediz'le aynı sınıfa gidiyordum. Allah Ediz'i uçakta yanıma oturtturduysa bu çocuğun hayatımda önemli bir rolü olacağı belliydi -yeni hayatımda.
''Bende!'' dedim gülerek.
''Peki, hikayen nedir?'' dedi Ediz.
''Hikaye derken?'' dedim.
''Okula geliş hikayen. Herkezin bir hikayesi vardır. Seninki ne?'' diye sordu Ediz.
''Benim ailem... Biz para sıkıntısı yaşıyorduk. Ailemi geçindirmek için çalışıyordum ve kazandığım paranın bir miktarını gizlice biriktiriyordum. Yeterli parayı biriktirdikten sonra uçak biletinin ve okulun parasını ödeyip eşyalarımı topladığım gibi evden kaçtım. Şimdide burdayım.'' dedim. ''Peki, senin hikayen ne?'' diye sordum.
''Annem ve babam okulun kurucusunun yakın arkadaşlarıdır. Hem bana yakın değiller. 9. sınıfa geldiğimde beni buraya postaladılar. Bunu yapsalar bile yazları onları ziyarete giderim. Sonuçta onlar ailem.'' dedi Ediz.
Ediz'le sohbet etmeye devam ettim. Daha onunla yeni tanışmış olsam bile kendimi ona yakın hissediyordum. Miami'de de bunun devam edeceğini umdum. Ediz harika biriydi. Yanıma okumak için kitap almıştım ama Ediz'le konuşmak daha cazipti. Biraz daha sohbet ettik. Hava kararmıştı.
''Sanırım biraz uyuyacağım.'' dedim Ediz'e.
''Tamam.'' dedi ve gözlerimi kapadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amerika Yolcusu #Wattys2015
Teen FictionBay Sırıtık'a aşık olmuş olamazdım, değil mi? Amerika'daki Miami Türk Lisesi'ne gitmek için yıllardır para biriktiren Hilal, sonunda hayalini gerçekleştirecekti. Miami'ye giden uçakta, Ediz adında, onunla aynı okula giden biriyle tanışır, ve işte Hi...