Vee tekrar İpek'e sonsuz teşekkürler!
Multimedia Timur.
Sabah uyandığımda Ediz yanımda elimi tutuyordu. Başka kimse uyanmamıştı ve bana bakıyordu. Yüzündeki ifadeyi okumak zordu.
"Hilal, benimle gelir misin?" Dedi. Yataktan kalktım ve odadan çıktık. Ediz cebinden telefonunu çıkardı ve bana telefonunu gösterdi. İpek Hanım'dan bir email gelmişti.
Gönderen: İpek Sepetçioğlu
Kime: Ediz Eray
Konu: Timur
Sevgili Ediz,
Timur'un Hilal'ı hırpaladığını ve daha sonra okulumuzun depolarından birine kilitlediğini duydum. Hilal ondan kaçmak için deponun camından atlamış ve hemşire onu hastaneye götürmüş. Timur'un bu yaptığı okul kurallarına aykırı.
-E yani tabii ki, dedim içimden.-
Bu yüzden ceza olarak onu 1 haftalığına okuldan uzaklaştıracağım. Ancak ayrıca Timur sizi tehdit etmiş ve Hilal'i hastanelik etmiş. Eğer isterseniz onu okuldanuzaklaştırmak yerine okuldan atabilirim. Lütfen bu mesajımı Hilal'e de ilet ve kararınızı bana bildir.
İpek Hanım
Timur'dan aşırı derecede nefret ediyordum ve ona haddini bildirmek için bu ceza idealdi. Hani filmlerde insanın kötülükve iyilik melekleri savaşır ya? Şu an bana olan şey tam olarak bu.
Kötülük Meleği: O orospu çocuğuna haddini bildir!
İyilik Meleği: Sakın onu dinleme! Sen böyle biri değilsin ve o da bir insan!
Kötülük Meleği: Ama o bir orospu!
İyilik Meleği: O da bir insan!
Kötülük Meleği: Cezasını çekmeli!
İyilik Meleği: Annenin sana dediklerini hatırla!
Kötülük Meleği: Sana kötü davrananların kıçını tekmele demişti!
İyilik Meleği: Hayır! Demişti ki; "Ateşe asla ateşle karşılık verme yavrum sen kötü biri değilsin." Demişti.
Kötülük Meleği: Anneni dinleme!
İyilik Meleği: Anneni dinle!
Kötülük Meleği: Dinleme!
İyilik Meleği: Dinle!
Vesaire vesaire... Her ne kadar kötülük meleğini dinlemek de bana cazip gelsede iyilik meleğimi dinledim. Ayrıca uzaklaştırma da kötü bir cezaydı ve siciline işleyecekti.
"Ediz... Her ne kadar o maldan nefret etsem de bunu yapamam. Bunu yapamayacağımı biliyorsun." Dedim ve bunu yapamayacak biri olduğum için gözümden bir damla yaşın düşmesine izin verdim. Ediz bana sarıldı ve alnımı öptü.
"Şşttt, önemli değil. Ağlama." dedi. "Zaten bunu diyeceğini biliyordum ve Timur'a bir mesaj attım." diye ekledi. Beni ondan iyi kimse tanımıyordu. Bana Timur'a yolladığı mesajı gösterdi.
Müdür İpek Hanım bize bir eposta yolladı. Seni okuldan bir hafta uzaklaştıracak. Rğer istersek seni okuldan atacak. Şimdi bu soruyu cevaplamazsan seni okuldan attırırım. Herkes senin Laçin'e aşık olmadığının farkında, neden, daha doğrusu ne cürretle onu bizden istedin ha?
"Bunu ona attım ve o da bana bu cevabı yazdı."
Bu çok uzun bir hikaye. Neyse, anlatıyorum. Küçükken, eskiden yaşadığımız malikanede bir yangın çıkmıştı. Ailem beni hiç düşünmeden kaçmıştı ve ben yangının içinde kalmıştım. Şimdiki en iyi arkadaşım olan Egemen, beni kurtaran kişi olmuştu. Egemen, Laçin'den hoşlanıyordu, hâlâ da hoşlanıyor. Egemen'e beni kurtardığından bir iyilik borcum vardı, bu nedenle ben de Laçin'i istedim. İstediğini aldın mı şimdi?
Mesajda bunlar yazıyordu.
"Egemen zaten hep Laçin'in etrafında geziniyordu. Hiç şaşırmadım." dedi Ediz sırıtarak.
"Aynen." dedim. Gerçektende Egemen'in her yemekte Laçin'i dikizleriğini tüm okul biliyordu. Ama haksızdı diyemem. Laçin çok güzel bir kızdı.
"Olanları diğerlerinede anlatalım." dedim. Ediz başını tamam anlamında salladı. Odaya geri geldik. Bizimkiler uyanmıştı.
"Nereye kayboldunuz siz? Çıldırdık meraktan!" Dedi Laçin.
"Yoksa öpüştünüz mü?" Dedi Emir.
"Al işte. Hayır. Size bir şey göstericeğiz." dedim. Ediz'le birlikte onlara mesajları gösterdik. İpek Hanım'ın yolladığını okuyunca Emir;
"Onu kesinlikle attırmalıyız, attıracağız, değil mi?" Dedi umutla bana ve Ediz'e bakarak. Yüz ifademizi görünce homurdanarak "Herneyse." dedi ve okumaya devam ettiler.
"Yani, onu okuldan atmıyoruz. Sonraki plan ne olacak?" Dedi Kerem.
"Bundan sonra bize bulaşacağını zannetmem." dedi Ediz.
"Amaaan, sanki hep plan yapıyoruz! Boşverin gitsin! Akışına bırakın." dedi Laçin.
Başımı tamam anlamında salladım.
***
Bir saat kadar sonra beni hastaneden taburcu ettiler. Bizimkilerle birlikte bir taksiyle eve döndük. (Ki taksiye sığmak zor olmuştu. Detaylarını sormayın lütfen.) Dönerken Ediz İpek Hanım'a cevabımızı yazmıştı ve İpek Hamım hemen Timur'u uzaklaştırmıştı. Ne kadar da harika bir gündü!
***
Timur'un okulda olmadığı o bir hafta harika geçmişti. Ediz'le buluşmuştuk, Laçin'le alışverişe gitmiştik, ve bizimkilerle her zamanki çılgınlıklardan yapmıştık. Ama ne yazık ki hafta çabuk geçmişti.
Pazartesi günü homurdanarak uyanıp uyku sersemi bir biçimde öylesine giyinip saçımı at kuyruğu şeklinde topladım ve Laçin'le hızlıca kahvaltı ettik. Derslerde hocaları dinlememiş ve telefonumda Instagram'da gezinip durmuştum. Öğlen yemeğini sessizce yedikten sonra yemekhaneden yukarı çıkıp sınıfa dönerken karşıma Timur çıkmıştı.
''Merhaba.'' dedi Timur.
''Git başımdan. Bu numaraların bir daha sökmez seni piç kurusu!'' dedim öfkeyle.
''Hey, kötü bir niyetim yok. Sadece sana teşekkür etmek istemiştim.'' dedi. ''Ayrıca özür dilemek.'' diye lafını tamamladı. Bu Timur muydu gerçektende? Üzerime gelmeye başladı. Geri geri giderken duvara yapıştım.
''Ayrıca... Çok güzelsin.'' dedi saçımla oynayarak. Onu üzerimden ittim.
''Sen ne yaptığını sanıyorsun gerizekalı!'' dedim ve gitmeye başladım. Beni kolumdan tutup çekti ve tam beni öpecekken kaçtım ve tüm gücümle koşmaya başladım. Ne yani, Timur bana aşık mıydı? Olamazdı, değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amerika Yolcusu #Wattys2015
Teen FictionBay Sırıtık'a aşık olmuş olamazdım, değil mi? Amerika'daki Miami Türk Lisesi'ne gitmek için yıllardır para biriktiren Hilal, sonunda hayalini gerçekleştirecekti. Miami'ye giden uçakta, Ediz adında, onunla aynı okula giden biriyle tanışır, ve işte Hi...