Multimedya : Enes
Dershane sınıfından içeri girdiğimde,gözlerim kalabalığın arasında benden bağımsız olarak Enes'i aradı.Ortalıkta gözükmüyordu.Moralimin bozulduğunu hissettim.Evet,onun için gelmiyordum ama Enes'in varlığı dershaneyi daha çekilebilir kılıyordu.Sıkıntıyla nefesimi dışarı üfledim.Şuan bunu düşünmenin sırası değildi.Boş bir yer bulup oturduğum sırada kapıdan içeri gireni görmemle kalbimin hızlandığını hissettim.Gelmişti.Yine çok tatlıydı,deniz rengi gözleriyle mavi mavi etrafına bakınıyordu.Önümdeki sıraya oturmadan önce gülümseyerek selam verdi.Gamzeleri ne kadar da yakışıyordu o kumral tenine...Her neyse Ada,kendine gel.Öküzün trene baktığı gibi bakma şu çocuğa.Düşüncelerimi hızlıca toparlayıp ben de ona gülümsedim.Böylece günlük iletişimimizi noktaladık.Buna üzülmüyordum,onu uzaktan izlemek daha güzeldi.Zaten tipi olduğum da pek söylenemezdi.Duyduğum kadarıyla sarışınlardan hoşlanıyordu.Benimse sarışınlarla uzaktan yakından alakam yoktu.
Belime kadar uzanan, koyu renk saçlara sahiptim.Gözlerim maviydi,ancak sevdiğimi söyleyemezdim.İnsanı olduğundan daha soğuk gösteriyordu.Kirpiklerim uzundu,rimel sürdüğümü hiç hatırlamıyorum hatta.Hoş,ben zaten makyaj yapmazdım,parfüm de sevmezdim.17 yaşında olmama rağmen topuklu ayakkabıyı sadece bir kez düğünde giymiştim.Onda da ayağımı sıktığı için yarım saat sonra fırlatıp atmıştım.Düşündüm de beni sadece Enes değil,hiçbir erkek sevmezdi.Evet,garip bir tipim vardı.Dışarıdan da sakin ve sessiz gözüküyordum insanlara.Ama açıkçası pek normal değildim.Sinir hastasıydım ve biri sınırlarımı zorlarsa kendimi kaybederdim.Bu durumla uzun süredir savaştığım için,genelde kontrol benim elimdeydi.Nitekim Ekin de dahil olmak üzere çoğu kişinin bu rahatsızlığımdan haberi yoktu.Omuz silktim, aslında bu durum umurumda değildi.Sevecek olan beni tuhaflıklarımla,sinir hastası halimle severdi.Pek ihtimal vermesem de sonuçta imkansız değildi.Ben bu düşüncelerle dalıp gitmişken zilin aniden çalmasıyla yerimden sıçradım.Oflayarak sıranın yanına astığım çantama uzanıp fizik defterini aramaya başladım.
...
-Ben geldim ! Neden kapıya bakmıyorsunuz iki saat çantamla boğuştum anahtarları bulmak için !
Bu sırada annemin koşar adımlarla merdivenlerden indiğini gördüm.
-Gümüş Hanım'ın pisliğini temizliyordum gene.Mama kabını dökmüş her yer batmış ! Onları süpürüyordum duymadım kapıyı.
-Babam açsaydı o nerde ?
-Bilmem,yine toplantıdadır.
Lafı üzerine ikimiz de bir an sessiz kaldık.Annem gözlerini kaçırıp mutfağa yöneldi.Tabakların olduğu dolabı açarken ''Ben kendime yemeği koyuyorum,bekleyecek misin onu ?'' diye sordu.
-Sence ?
-Kıymalı makarna yaptım.Yeter mi üç kaşık,yoksa daha koyayım mı ?
Yine kaçıyordu.Yine konuyu değiştirip hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu.Yine babamın sevdiği yemeği yapıyordu.Ve yine geç saatlere kadar -kitap okuyacağım- bahanesiyle salonda oturup onu bekleyecekti.Yine koltukta uyuyakalacaktı.Yine babam gelmeyecekti.Sabah kalktığında yine telefonunda aynı mesajı görecekti.
"Ofiste çok işim var,bu gece gelemeyebilirim.Beni merak etmeyin."
Biz de etmeyecektik.Annem inatla ona inandığından,ben umurumda olmadığından.
...
Tabağımdaki makarnaların çoğunu yiyip kıymaları finale saklama safhasındayken,bir yandan da anneme tiyatroyu sormak için kendimi hazırlıyordum.Çatalımı yavaşça masaya bırakıp boğazımı temizledim.Endişelenmemin sebebi izin verip vermemesi değildi,babam yüzünden dengesi o kadar bozulmuştu ki yok yere kavga çıkartıyordu.Tiyatroya katılmak istemem,içinde biriktirdiği zehrini akıtıp kendini rahatlatması için iyi bir bahaneydi.Dikkatli konuşmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dengesiz Piyes
ChickLit-Tamam,sevmiyorsun.Ama yine de bir kez olsun "seni seviyorum" dedigini duymak istiyorum. -Söyleyemeyeceğimi biliyorsun. -Evet,biliyorum. Yanıma yaklaştı.Ellerini gözlerime perde yapıp bedenimi kendine çekti ve usulca kulağıma eğildi.Nefesini hissett...