1.SADAKAT- kesit
Tanışmadık. Ben Lavin. Karanlığın yol arkadaşı. Zebanilerin yetiştirdiği savaşçıyım. Öldürmekten başka zamanım yok. Özgürlüğü damarlarımda hissettiğim bedenim aslında şeytana satılmış. Bok çukurundan çıkarılmış hayatım, daha da boka batıyordu aslında. Yine de sakin bir yaşamım olsaydı, yüksek ihtimalle burayı geri isterdim.
Sert çehresi, yılların getirisi kırlaşmış saçları, koyu gözlerindeki dünyayı yıkacak gücüyle bakıyordu. Kaç canın gittiğini sayamadığım elleri masanın üzerinde birleşmiş konuşmamı bekliyordu. "Sana başka şansının olmadığını söyledim! Başarısızlık ihtimal olamaz dedim! Sen ne yaptın?" konuşmadım ama ne yaparsam yapayım her şekilde sonum barizdi. Kafamı kaldırmamam gerekirken kaldırdım. Kendi topuğuma sıkıyordum.
"Sen ne istiyorsan onu yaptım ben. Bunda masumların canını almak yoktu." eliyle kahverengi masaya vurdu, aynı anda ayaklandı. Yaşı ilerlemiş olsa da pili bitmemişti. Dün gibi sapasağlamdı. Bazen işlerini korumalara bile yaptırmazdı. Korkum vardı, ya ölecektim ya ölecektim. Oysa gençtim henüz. Bunu düşünemezdim, hataydı. Her an son nefesimi veriyormuş gibi vermeliydim, her an son görüşümmüş gibi sevdiklerime sarılmalıydım. Benim için hayatımın önemi olmamalıydı.
Korumalara çıkmaları için işaret yaptı. Yanıma geldi. "Herkesin zorlandığı, kimsenin yara almadan çıkamadığı zorluklardan bahsetmiştim. Zaaflardan bahsetmiştim sana. Seni yanıma aldım, büyüttüm, başka bir hayat sundum. Bunu neden yaptığımı biliyorsun. O zaafları yıkacak bakışların vardı. Vicdanını susturacak, bana olan sadakatinden başka bir duygu beslemeyecektin. Sevginin acı, güvenin ihanet getirdiğini kafana vura vura söylemiştim. Başaramadın. İkinci şansını teptin." kalbim hızla çarpıyordu. Başımı yine önüme eğmiştim. "Gözlerime bak! Son defa bak bana. Seçim şansı sunacağım sana," göğüs kafesim parçalanacaktı. İstemedim, kafama sıksın ve bu iş bitsin istedim yalnızca.
Silahı elime tutuşturdu. "Ya kendi kafana sıkarsın ya da yarım bıraktığın işi tamamlarsın." gözlerim dolmuştu, ellerim titriyordu. Yutkunamıyordum, yumru boğazımı yırtıyordu. "O daha çocuk, babasını öldürmemi iste ama ona dokunamam. Yapamam!"
"Seni geri iten şey gerçekten vicdanın mı yoksa başkalarının, yaparsan yargılayacağı mı?" tokat gibi yüzüme çarptı kurduğu cümle. Bununla hayatı bile sorgulardım. "Eğer vicdansa, diğer şıkkı dene. Kaybedeceğin bir şey olmamalı zaten. Hayatından başka..." kafama doğrulttum önce silahı. Sonra ona çevirdim namluyu. İstifini hiç bozmadı, "Bunu yapamazsın. Ben senin her şeyinim. Seni ben yetiştirdim, ben büyüttüm, zor yollarla savaşmayı öğrettim, elimde ne varsa verdim sana Lavin. Tek beklentimin sadakat olduğunu dile getirdim. Eğer seni kurtarırsam, bana canını borçlu olacağını söyledim. Söz verdin, söz verdim." silahı indirdim. Haklıydı.
"Vicdanın mı seni durduran? Hayır, kesinlikle hayır. Bu işi bitir, karşılığını alacaksın." sarıldı. "Ve sakın bir kez daha ağlama." saçlarımı okşadı "Canım kızım," öptü.
Lavin, çok yakında serinin ikinci kitabı olarak sizlerle...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVİN+18 (Kadın Mafya Serisi 2)
ActionKüçük, çok küçük yaşta öksüz kaldım. Kendi kendimi öksüz bıraktım. Her şeyimi Beyzat Semender'e borçluydum. Onun hayatına karşılık benimkiydi. Emir kulundan öte kızı gibiydim. Savaşın ortasına atmaktan çekinmediği kızı... Kastayal'ın kurucu soyund...