Ve işte buradayız. Arkadaş olmaktan çok düşman olduğum bu bateriyle bakışıyoruz. İki elimdeki bagetler boşa çırpındığımı bağırıyor yine. Duymak istemiyorum, aklımın bir köşesinde bana sürekli kötüyü hatırlatan o iğrenç canavarın varlığını unutmak istiyorum.
Tam da bu yüzden tekrardan devam ettim bateriyi çalmaya. Bagetlerden de, bateriden de nefret etmeme rağmen delicesine çalmak istiyorum. Tabii, evde berbat bir babaya sahipseniz hiçbir saniyeniz güvenli olmuyor.
Kapının tıklatılmadan açılmasıyla bakışlarım oraya dönünce donuk bakışlarla babamın konuşmasını bekledim. Eskiden kapım açıldığında irkilirdim, belli ki yavaş yavaş değişiyordu bazı şeyler.
Aralık kapıdan başını yavaşça uzattı. "İşe gitmeliyim Chanyeol. Hava güzel, dışarı çıkıp spor falan yapabilirsin bence." diye mırıldandı samimi olmaya çalışarak ancak soğuk olduğu oldukça belli, insanı titretecek türden ses tonuyla. Beni sinirlendiriyordu. Son iki haftadır bütün acımı ve öfkemi çıkartmak istercesine deli gibi bateri çalıyor olmam dikkatini çekmiş olmalıydı ki benim için endişeleniyordu. Annemden görüp bununla büyüdüğüm için onun yaptığına kapılıp benim de kendime zarar vereceğimi düşünüyordu. Bu yüzden her gün dışarı çıkmamı, evde durmamamı istiyordu.
Üniversitede psikoloji falan mı okumuştu cidden? Olabilir. Babamla bu konuyu konuşmadığımızı da şimdi fark etmiştim. Gerçi biz babamla ne zaman doğru düzgün konuştuk onu da hatırlamıyorum. Aramızda geçen tek diyalog para ya da evdeki eksikler olurdu genelde. Okuldaki durumumu bile sormaya yeltenmezdi çünkü övünmek gibi olsun ama sonuçlarım hep iyi gelirdi.
Kaşlarım hafifçe çatılırken tek elime aldığım bagetlerimi sıkmaya başladım. Eğer arkadaşınız yoksa, çevrenizdeki tek insan ailenizden birileriyse ve o sayılı kişiler de size güvenmiyorsa evde nefes almak bile çok güç olabiliyor. Babam kesinlikle bana güvenmiyordu. Tamam, belki çocuğum iki günde bir şiddetli krizler geçirse, kapalı bir kutuya dönüşse ben de güvenmeyebilirdim. Ancak bu kadar da yansıtmazdım. Sanki bana olan güvensizliğini ve hayal kırıklığını göstermek için üstün bir çaba içerisindeymiş gibi hissetmekten alıkoyamıyordum kendimi. Bu da ona karşı ördüğüm duvarları örmeye devam etmeme sebep oluyordu. "Beni yine evde tek bırakmamaya mı çalışıyorsun?" diye yükseldiğimde bunu beklemiyor olmalıydı ki afallamış bir ifadeyle gözlerini kırpıştırıyordu.
Hızlıca durumu toparlayabilmek için "Hayır Chanyeol-" diye karşılık verdiğinde sözünü kesmek zorunda kaldım. Daha fazla babamla konuşursak bir süre sonra otomatik olarak "sen benim oğlumsun, seni düşünüyorum, iyiliğini istiyorum" adı altında içi boş cümleleri ezbere söylemeye başlıyordu çünkü.
"Tamam, çıkarım."
Soğuk bir sesle sözünü tamamlamasına izin vermeden cevap verdiğimde derin bir nefes verdi. Gözleri ellerime kaydığında istemsizce benim de kahvelerim oraya yöneldiğinde bagetleri ciddi anlamda fazla sıktığımı, bu yüzden tırnaklarımı avuç içlerime bastırarak derimi kanattığımı yeni fark etmiştim. Babam en ufak lafıyla beni gerdiğinden ötürü bu tür durumlar hep yaşanırdı. Ne düşündüğünü bilmiyordum, merak da etmiyordum açıkçası. Gözleri hala oradayken rahatsız olarak ellerimi arkaya alıp oturduğum tabureyi tuttum. Böylece gözleri tekrardan gözlerime kaymıştı. Bir şey söyleyecek gibi oldu fakat dilinin ucuna dizilenleri bir bir siktir ederek kapıyı yüzüme çarpmayı tercih etti. İkimiz de uzlaşmacı insanlar değildik, birimiz bile uzlaşmacı davransaydı şu an bu halde olmazdık zaten. Çok geçmeden evin kapısı da kapandığında omuzlarım düştü. Yine evde yalnız kalmıştım.
Kan bulaşmış bagetleri kısa bir küfür söyleyerek duvara fırlattım. Ben de bu halimle gurur duymuyordum zaten. Eksilerim artılarımı aşıyor olabilirdi ama en azından ben onun çocuğuydum. Birazcık ilgi veya şefkate ihtiyaç duyuyordum ve babamın bunu bir türlü anlayamaması beni gerçekten deli ediyordu. Bagetleri fırlattığım rock grupları posterleriyle çevrili duvara boş boş bakarken gözüm oradaki saate kaydı. Öğleden sonra üç buçuktu. Ayağa kalkıp tuvalete giderek elimi yıkadım. Geri odama dönüp siyahlarla dolu dolabımdan -gerçekten emo falan değilim, sadece seviyorum- bir eşofman ve bir de düz siyah tişört çıkarttım. Biraz yürümek fena olmazdı. Zaten geç kaldığım ve babamın bu durumu zerre kale almaması sonucu okula da gitmemiştim. Ev okuluma yakındı ancak geç kaldıktan sonra gitme isteğim kaçmıştı. Bugünkü planım, programım çöp olmuştu kısacası bu yüzden doğaçlama davranmayı tercih ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
koşma yorulduysan #chanbaek
Teen Fictiontw// ed, anorexia, self harm, suicide, blood #1 yemebozukluğu #1 ed