Tipik öğle aralarından birindeydim. Sıramdan kalkmadan çantamı açıp poşeti çıkarttım ve her zaman yediğim sandviçi yemeye koyuldum. Tam o sırada sırama birisi salata dolu plastik kap bıraktı. Başımı kaldırdığımda bunun Baekhyun olduğunu gördüm. Önümdeki sıranın sandalyesini benim sırama doğru çevirip oturdu ve kabı açtı. Yanında getirdiği çatalı salataya batırırken şaşkınlıkla onu izliyordum. Bu Baekhyun'un yediğini gördüğüm ilk andı. Yine de şaşkın bakışlarım uzun sürmedi. Yediği salataydı sonuçta, hiçbir doyurucu kısmı yoktu. Kilo vermek isteyenlerin de tükettiği bir gıdaydı. Gözlerimi kısarak ona diktim. Bakışlarımı fark ettiğini biliyordum, bana hiç bakmayıp bozuntuya vermeden salatasını yiyordu.
"Ne düşündüğünü biliyorum." diye mırıldandı önümde. Derin nefes alıp henüz yemediğim sandviçi de kabının kapağının üzerine bıraktım. Yiyecekse tam yemeliydi, kimse düz bir salatayı öğün olarak saymamalıydı. Kaşlarını çatarak bana baktığında tam konuşacakken lafını böldüm. "Bana bir şeyler kanıtlama isteğini anlıyorum, ancak bunu salata ile yapamazsın. Karşında çocuk mu var?"
Alt dudağını dişlemeye başlamıştı. Çatalı bıraktı. Onu germek, yemesini engellemek istememiştim. Yalnızca endişeleniyordum. Evet, en azından ağzına bir şeyler girmişti, bu o psikolojideki birisi için gerçekten çok büyük adımdı. Baekhyun ile her zaman gurur duyuyordum zaten. Yine de sağlıklı şekilde davranmasını sağlamam gerekiyordu. Sırtını patpatlayıp bravo diyecek halim yoktu. Bu hareket onu iyi hissettirir miydi bilmiyorum bile.
"Şu anda yapabileceğim maksimum şey bu, beni bir kez olsun anlamaya çalış."
Titrek sesiyle konuştuğunda onu zorlamamam gerektiğini fark ettim. Her zaman arkasında duracaktım zaten, ona bir şey olduğu sürece ilk ben koşacaktım yanına. Onu seviyordum, ondan daha değer verdiğim hiçbir şeyim yoktu.
"Ellerimden kayıp gitmeni istemiyorum, hepsi bu." dedim fısıltıdan farksız sesimle. Gözlerini kaldırıp bana baktığında sıramda duran elimi tuttu. Yutkundum.
"Bir şey olmayacak, söz veriyorum."
Bir şey diyemedim. Başımı sallamakla yetindim. Tuttuğu elini baş parmağımla okşarken ona verdiğim desteği görsün istedim. Benimle güç bulsun istedim. Hafifçe gülümseyip çatalı tekrardan eline aldığında içim rahatladı. Sandviçime hiç dokunmadı fakat en azından salatayı bitirmişti.
💥
Açıkçası onunla vakit geçirmek istiyordum. Ve Baekhyun bu isteğimi lehime çevirerek çıkışlarda hep birlikte eve yürümemizi sağlıyordu. Bugün de okul çıkışı sıramın dibinde bitip papağan gibi hadi beraber gidelim diyerek zıplamaya başlamıştı. Bu yoğun ve bitmek bilmeyen enerjisine dehşete düşmüş bir ifadeyle bakıyordum. İç çekip çantamı kapattım ve ayağa kalkıp tek omzuma astım. "Tamam." diye mırıldandım. Biz tam kapıya yönelecekken çantayı iki koluna asmış Jongdae ve Kyungsoo hemen arkamızda belirdi. Jongdae çat diye kolunu Baekhyun'un omzuna sararken ani hareketiyle ikimiz de şaşırdık.
"Nereye gidiyorsunuz? Biz de gelelim." dedi heyecanlı ve sahte bir samimiyet ile. Ben sessiz kalırken Baekhyun göz ucuyla bana bakmış ve tekrardan sarışına dönüp dudaklarını yalamıştı. "Aslında..." diyecek oldu ancak Jongdae kaşlarını çatıp hesap sorarcasına "Aslında?" diyince cümlesine devam etmedi. Baekhyun'un omzunu sıktığını gördüm. Gerçekten gerilmiştim şimdi. Baekhyun'un rahatsız olduğunu elli metre öteden de anlayabilirdiniz.
Kendime hakim olamayarak "O elini orada tutmaya devam edersen bir yerlerine monte edeceğim." dedim Jongdae'ye öfke dolu gözlerimi dikerken. Jongdae anlamayarak bana bakarken Kyungsoo ve Baekhyun yükselmeme şaşırmış olmalıydı ki gözlerini kırpıştırdılar. Cümlemle beraber Jongdae'nin eli gevşedi. Gözlerini devirip elini çekti sonra. Baekhyun boğazını temizleyip "Hadi gitmiyor muyuz?" diyip bize baktığında odağım ona çevrildi. O ilerleyince ben de onun peşinden gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
koşma yorulduysan #chanbaek
Teen Fictiontw// ed, anorexia, self harm, suicide, blood #1 yemebozukluğu #1 ed