Şuraya başlangıç tarihlerinizi alalım 👑💛
Herkes neredeydi?
Bu şato neden bugün bu kadar sessizdi? Yardımcılar dahi etrafta gezinmiyordu. Genellikle bu büyük eğlenceler olduğu zaman olurdu. Bir eğlence vardı da haberim mi yoktu? Bilmiyorum.
Kendimi bu sorularla daha fazla meşgul etmeden sarayın en sevdiğim yerine doğru ilerlemek için uzun koridorlardan hızlı hızlı yürümeye başladım. İşlemeli beyaz tavanın, kabartmalı örgü desenlerinin süslediği Hatta "sevmek" az kalıyordu. Bir kitapta okumuştum.
"Bir kadının en güzel halidir siyaha bürünmüş hali
Gökyüzünün en güzel zamanıdır siyah
Siyah kendinden başka her rengi kendinden baskın tutar üstünde
Siyahın üzerinde bir nokta beyaz yani umut hemen kendini belli eder"Okuya okuya ezberlemiştim. Büyük bir sarayda sağda solda gezinmekten başka bir şey yapamadığım için, babamın büyük kütüphanesinde vakit geçirmeye başlamıştım son zamanlar. Koridorun sonuna geldiğimde, beyaz İtalyan mermerlerini süsleyen kraliyet mavisi halının altın kenarlarından yürümeye karar verdim. Küçükken çok severdim bunu yapmayı! Maviye basan kaybederdi. Hep kazanırdım.
Büyümem, çocuksu davranmayacağım anlamına gelmiyordu. Ne de olsa ailemin tek kızıydım. Sarayın hâlâ küçük bebeğiymişim gibi davranılıyor bana. Hoşuma gidiyor. Tabii bunun dezavantajlarıda var. Senelerce her istediğim yapıldığı için, şımarmıştım. Şimdi yapılmadığında günlerce küsebilirdim. Merdivenlerin başına geldiğimde derin bir nefes alarak büyük camları bulunan kapıları aralayarak, sarayın ön bahçesine vardım.
Arka bahçe daha büyük ve gösterişliydi fakat benim favorim hep burası olmuştu, neden ben dahi bilmiyorum. Küçük bir Fransız bahçesiydi. Tam ortasında bulunan yuvarlak havuzun suyu her zaman dolu olurdu, bizzat kendim ilgileniyorum bununla. Yaz ayı yaklaşırken, çeşit çeşit kuşlar serinlemek için konar konar gider. O kadar güzel bir manzara ki, bazen saatlerce izlediğim oluyordu. Bahçe, havuzdan başlayarak dört ayrı simetrik halde ilerliyordu. Minik birer labirent gibilerdi. Rengarenk kelebekler, uçuşan uğur böcekleri ve kuş sesleri ile hayal dünyası gibiydi. En güzel tarafı ise, babamdan istediğim, benim için özel olarak yapılan Hint yapımı bir salıncaktı. Burada uzanarak kitaplarımı doya doya okuyabilirdim. Huzur dolu bir yerdi ve ben burayı çok fazla seviyordum.
Gözlerimi kapatarak hayal dünyama kendimi teslim etmeye yakınken, annemin bahçeye girdiğini hissetmiştim. Gözlerimi aralayarak yanıma yaklaşan kadını izlemeye başladım. Puantiyeli nane yeşili rengi bir elbise giymişti. Ah sayın Kraliçem! Ne kadar çok seviyordun şu renkleri.
"Kraliçem, çok şıksınız efendim."
Bir şey dememişti. Sessizce yanıma oturdu. Pek susan biri değildi. Bu yüzden bir şey olduğunu anlamam zor olmamıştı. Kısa bir süredir kraliyetin bazı sorunlar yaşadığını biliyordum fakat beni bundan hep uzak tutmak istediler, abilerim dahi bana bir şey anlatmıyordu.
Merak içindeyim. "Anne?"
"Kızım, biliyorsun bir süredir zorluk çekiyoruz. Ravia krallığının çökmesine izin veremeyiz biliyorsun."
"Tabii ki biliyorum. Hiçbirimiz bunu göze alamayız, halkımızın bize ihtiyacı var. Tabii bizim de onlara..."
"Evet ve..."
Annemin bu durumları normal değildi. Bu kadar düşünen biri değildi o. Kraliçeydi sonuç olarak, hep kendinden emindi.
"Kızım biz Artemis Birleşik Krallığı ile bir anlaşma yaptık. Oğulları James Edward Westshire ile evleneceksin."
NE? Doğru mu duymuştum? Asla olmazdı!
"Ve bu konu tartışmaya kapalı, aramızda ki alışveriş zaten yapıldı. İki gün sonra iki kraliyet arası bir nişan düzenlenecek."
MÜ-KEM-MEL! Ailemin bebeğiyim diye düşünürken onlar beni evlendirme kararı almıştı bile. Peki. Bundan sonra olacaklardan ben sorumlu değilim.
Hodri meydan!
💎💎💎
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kraliyet Uğruna
General FictionHerkes neredeydi? Bu şato neden bugün bu kadar sessizdi? Yardımcılar dahi etrafta gezinmiyordu. Genellikle bu büyük eğlenceler olduğu zaman olurdu. Bir eğlence vardı da haberim mi yoktu? Bilmiyorum. "Kızım, biliyorsun bir süredir zorluk çekiyoruz...