6| Benim Küçücük Kurbanım

1.1K 133 236
                                    





Kendi salonunda misafir çocuğu gibi masumca oturan küçük kalıplı bir beden ve ayakta ileri geri gidip, elinde tuttuğu vazoyla yeri izleyen geniş omuzlara sahip bir adam...

Olay, genç kadının planladığı gibi ilerlememişti.

Hem de hiç.

Elindeki vazoya ani bir hareketle vuran adam ile dengesi bozulurken, elindeki porselen vazosu yer ile buluşmuştu. Ancak, halıya düşmesi ve sert çarpmaması nedeniyle kırılmamış, sadece küçük bir yerinden çatlamıştı vazo.
Lisa ise bu ani girişim yüzünden küçük çaplı bir çığlığı ağzından kaçırırken, karşısındaki adam genç kadının kolundan tutarak ezberlediği evde onu, kendi salonuna götürmüştü.

Şimdiyse genç kadını oturduğu koltukta izlerken, ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Ona hiçbir şey anlatamazdı. Çünkü o kadın bir hukukçuydu. En küçük bir hareketinde, kendi evinde yakalattırabilirdi adamı. Bu yüzden ne ağzını açabiliyordu, ne de genç kadın hakkında aklındaki soru işaretlerini durduramıyordu.

Şu an aklındaysa tek bir plan vardı. Eğer bunu yapmazsa, herhangi bir kaçışı olmadığını farkındaydı. Şu an evden çıkıp gitse bile, gerçekleri öğrenemeden gitmiş olacaktı ve bir daha bu eve giremeyecekti.
Lalisa Manobal'ın her ayrıntısına kadar önlem alacağını ve evin içine sinek dahi sokmayacağına emindi.

Araştırdığı kadını, ondan iyi tanıyordu.

Bu, evdeki son günü olabilirdi.

Son fırsatını, çok iyi kullanmalıydı.

Aklındaki planı kafasında kurcalamaya son vererek, işleme koydu.

Öncelikle elindeki vazoyu salondaki herhangi bir gördüğü masanın üzerine yavaşça bıraktı. Ardından sert olan bakışlarıyla genç kadına döndü. Düşünceli ve acımasız bakan bir çift göz genç kadının irisleriyle buluştuğunda yumuşadı. Acımasız anlara şahit olan o gözler, dünyanın en mülayim, en saf anlara sahip olan gözlerine dönüştü sanki.

Jungkook, Lalisa'ya herkese baktığı gibi acımasızca bakamıyordu. Bakamayacaktı da.

Genç kadının gözlerine bakışıyla anlık olarak diyeceklerini unuttu. Onu korkutmuştu.
Genç kadının bakışlarından bunu anlayabiliyordu.

Ama Jungkook, Lalisa'nın ondan korkmasını istemiyordu.

Bu zamana kadar herkese korku vermek için çalışan acımasız bir katil, sadece bir kişinin ondan korkmasını istemiyordu.

Karşısındaki Lalisa Manobal, farklıydı.

Birkaç saniyelik duraksayışının ardından derin bir nefes vererek kendinde çeki düzen vermeye çalıştı. Ardından ince dudaklarını küçük planını başlatmak için araladı.

"Ayağa kalk."

İki kelimeden oluşan net cümlesinin ardından kadından bir atak bekledi. Ancak, koltukta oturmaya devam eden bedenle derin bir nefes aldı.

Sinirlendiği için değil, Lalisa'nın yaptığı terslikler çok tatlı olduğu için derin bir nefes aldı.

Ama cümlesini yineledi.

"Ayağa kalk."

"Senin kölen değilim. Otur dediğinde oturup, kalk dediğinde kalkacak biri değilim."

Korksa bile belli etmemeye çalışıyordu genç kadın. Öldürülse bile sesi duyulmazdı. Ancak, kendinden de ödün veremezdi. İlla ki eline bir fırsat geçebilirdi, onu bekliyordu.

"Beni uğraştırmayıp sadece ayağa kalk, lütfen."

Yıllar sonra ilk kez birine 'lütfen' diyerek ricada bulunuyordu.
Değişik hissetmişti Jungkook...

positions for deathHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin