~Bilim Kurgu Yazan Kızın Dramı~

362K 7.4K 1.6K
                                    


Lise dönemindeyken bir an önce büyümeyi isterdim. Yetişkin bir birey olduğumda içinde bulunduğum belirsizliğin geçeceğini hayal etmiştim. Gelecekte ne olacağımı bilmemek beni huzursuz ediyor ve kendimi aptal gibi hissediyordum.

Üniversiteden mezun olduktan sonra müthiş bir kadın olacaktım. Üzerimde şahane bir takım elbiseyle lüks arabama binip işe gidecektim. Akşam eve geldiğimde harika kocacığımla mum ışığında enfes bir akşam yemeği yiyecektim.

Fakat gerçek hayat, hayal kırıklığı yaşayacak zaman bile vermeden zavallı ruhuma son süratle çarpmıştı.

İtiraf edeyim, üniversitenin son gününe kadar çok iyi yerlerde işe gireceğimi ve özel öğrencilerin beni havada kapacağını sanmıştım. Ama işverenler, özene bezene hazırladığım özgeçmişimi bile görmek istemedi. Ne dershanelere ne özel okullara iş başvurusunda bulundum ama hepsi bana tek bir cevap verdi. 'Biz sizi ararız.'

Altı ay boyunca hiç kimsenin aramamasının açıklaması ne olabilir bilmiyorum ama annem ve babamın beni işe giren arkadaşlarının çocuklarıyla karşılaştırmaları içimdeki panik dalgasını arttırıyordu. Sanki zaman elimden kayıp gidiyor gibiydi. Geç kalmışlık hissini yenemiyordum. Daha da kötüsü sanki gençliğim bitmiş benim devrim kapanmıştı.

Üniversite sınavını çok abartıp neredeyse hayat meselesi haline getirmiştim. Ancak asıl savaşım şimdi başlıyordu. Altı ay sonra bir dershanenin beni deneme sürecine kabul ettiğini müjdeleyen telefonu geldiğinde dahi mağlup edememiştim hayatı. Çünkü deneme sürecinin bitmesi, maaşımı alabileceğim anlamına gelmiyordu anlaşılan. Buna özel sektör diyen de vardı hayatın gerçekleri de.

Gerçekten de hayatımda bir dönemin bittiğini hissediyordum. Adaletsizlik, vicdansızlık ve riyakarlık dolu bir savaşta sağ kalmaya çalıştığımı fark ederek gençlik hayallerimi geride bıraktım. Çok geçmeden zamanında nefret ettiğim ergenlik çağımın hiç de fena bir dönem olmadığını düşünmeye başladım. Dünya daha güzel bir yerdi o dönemde, insanlar daha masumdu...

Bu düşüncelerle daldığımhuzursuz uykudan uyandığımda loş ve havasız bir öğretmenler odasındaydım. Derikaplı ofis sandalyesinde başımı arkaya yaslamış, ayaklarımı kâğıt çöplüğününüstüne uzatmış, salyalarımı akıta akıta uyumuştum. Sabahkikoşuşturmam beni yormuştu. Terim kurusun diye beklerken oturduğum yerde uyuyakalmışım. Etrafabakınırken ders zili çaldı. Neyse ki odada benden başka öğretmen yoktu.Akşamdan kalma gibiydim. Akşam Kağan arkadaşlarıyla beraber bana gelmişti.Muhabbetimiz geç vakitlere kadar devam etmişti. Bana bu muhteşem geceden hatıraolarak müthiş bir baş ağrısı kalmıştı. Şimdi derse girecek olmam büyükşanssızlıktı.

Koltukta uyuduğum için önlüğün yakası bir tarafa poposu başka tarafa kaymıştı. Ama şu an sınıfa doğru yürüyebildiğime dua ediyordum. Aslında patronun, işe hala geliyor olmama şükretmesi gerekirdi. Üç aydır bu dershanede çalışıyordum ama üç aydır da maaşımı alamıyordum. Her ay bir sonraki ay vereceklerini söylüyorlardı. Böylelikle her ay param içeride birikmeye başlamıştı. Gün geçtikçe kendimi enayi gibi hissediyordum. Sanırım bu işten patron fena halde karlı çıkıyordu. Bütün personelin maaşını aylarca bankada bekletse faizi az para etmezdi.

Sınıfa girdiğimde en ön sırada iki kişi birbirinin tepesindeydi, arka sıradaki çocuklardan biriyse sıranın üstüne çıkmıştı. Bazen neyin kafasında olduklarını merak ediyordum. Sebepsiz yere mutlu olup sebepsiz yere depresyona giriyor gibilerdi. Acaba ben de bu yaşlarda böyle miydim? Görmezlikten gelip tahta kalemini elime geçirdiğim gibi tahtaya konuyu yazdım.

Tekrar Ergen Olsam?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin