Güneşli bir sabahti . Havanın ne sıcak ne soğuk olduğu hafif esintili bir bahar sabahı. Elinde kahvesi camdan bahçesindeki çiçekler kuşları izliyordu Rauf bey . Mutlu görünüyordu hersey yolundaydı onun için. Ömrünün ortalarini coktan gecmis olan hafif göbekli ortalama boylara sahip saci sakali beyazlamaya başlamış bir adamdı. Bu ev bu hayat kolay kazanılmadı tabi ki . Annesi ile beraber yaşayan Rauf bey ayni zamanda bir kedisi ve hizmetçisi de vardi. Kahveni içtiysen hazirlan asagi gel dedi annesi Pakize hanim . Zayıf şık giymiş bakımlı bir kadındı . Rauf bey cevap vermedi kahvesinden bir yudum aldi ve izlemeye devam etti . Devam etti Pakize hanim asagida dedi seni bekleyen biri var . Rauf döndü içinden gecirdi beni kim bekleyebilir diye . Tamam dedi geliyorum . Pakize hanim Rauf beyi birakti ve asagi indi . Rauf bey kahvesini bitirene kadar camda kaldi dışarıyı izledi . Aceleci bir yapısı yoktu . Hayat onun için artık acele etmeye değmez gibiydi. Hem ne icin acele etmesi gerekirdi ki ? Kahveyi bitirdikten sonra yatak odasına gecti önceden hazırlanmış olan kıyafetlerini giydi ve bir dirhem bir çekirdek oldu. Odasından cikti salona dogru ilerledi . Bu adamı çok az şey şaşırtabilirdi ve salonda onu bekleyen onu şaşırtmaya yetmisti.