26.Bölüm: "Hatırlıyorum"

315 50 1
                                    

Hatırlıyorum






Minhyun'un gözlerden kaybolmasının ardından şaşkın bakışlar Taehyung'un yüzüne döndü. Sürü liderinin sözleri ortamda yer edinmiş herkesin aklını karıştırmıştı. En çokta Jungkook'un cevapları arayacak sabrı kalmamıştı. Hemen şimdi bir cevap istiyordu.

Taehyung üzgün bir şekilde iç çekti ve kaçınılmaz olan duruma bir son vermeye karar verdi artık. Bu savaşta kimsenin zarar görmemesini sağlamakla beraber, Jungkook'un intikamını da kendi alacaktı. Böylece biraz olsun onun huzura kavuşmasını istiyordu artık. Ağır adımlarla kendisine bakan gruba doğru yüzünü döndü.

"Alex, klan liderleriyle beraber eve dönün lütfen. Eminim Jungkook'un cevabını merak ettiği sorular vardır."

Alex hiç itiraz etmeden arabalarının olduğu alana doğru yürümeye başlamıştı bile. Merakla bakan Seokjin'i çekiştiren Yeol, dönen muhabbeti ne kadar çok bilmek isteseler de gitmek zorunda olduklarını biliyordu. Hoseok da Alex'le birlikte çoktan sessiz adımlarla dönmüştü.

Taehyung ve Jungkook etraflarının sık ağaçlarla çevrili olan açıklık ve yeşil alanda karşı karşıya duruyordu. İkisininde yüzleri ifadesizdi. Hafif bir rüzgar etraflarında dolanıp yüzlerini yalayarak geçtiğinde ikisininde saçları hafifçe rüzgarla dalgalanmıştı. Güneş tüm kızıllığıyla parlarken dakikalar sonra çoktan yerini aya bırakacağı bir konumdaydı.

Ne Jungkook ne de Taehyung bir an olsun bakışlarını birbirlerinden ayırmadılar. Ne konuşuyor ne de bir harekette bulunuyorlardı. Sanki karşılarındaki eşsiz güzelliği biraz daha izleyebilmek için akıp giden zamana aldırış etmiyorlardı.

Alex'lerin arabayla çoktan eve vardıklarını hisseden Taehyung, Jungkook'a doğru bir adım atarak aralarındaki sessiz anlaşmayı bozdu. Bakışları Jungkook'un üzerinde ve gözlerinin derinliklerinde geziyordu.

Her seferinde bu bakışlarla içi titreyen Jungkook titrek bir nefes verdi. O an anladı ki, tüm bu inkar çabalarına rağmen hatta onun Edmon olduğunu bile bilmeden önce çoktan ona ruhunu teslim etmişti zaten. Jungkook Taehyung'a tamamen aşıktı. İçinde ki büyük boşluk biraz olsun onun varlığıyla doluyordu işte. Oysaki o her zaman bu boşluğun kayıp hafızasından dolayı olduğunu düşünürdü. Peki o zaman neden Taehyung bu boşluğa aitmiş gibi hissediyordu?

Tüm bu düşüncelerle boğuşurken Taehyung ona bir adım daha yaklaştı. Şimdi aralarında çok az bir mesafe kalmıştı.

"Jungkook, sana geçmişini geri vereceğim. Fakat bu biraz acılı olabilir. Hem zihnen hem bedenen... Yaşadıklarını nasıl karşılayacağını bilmiyorum. Belki beni asla affetmeyeceksin..."

Taehyung'un sesi hafifçe titrerken Jungkook bunun bir ilk olduğunu düşünüyordu. Her zaman sert ve net konuşan Taehyung sanki ilk kez bu kadar aciz görünüyordu. Jungkook istemsiz bir şekilde tekrar kendinden izinsiz hareket eden bedeniyle Taehyung'u kucakladı.

Taehyung büyümüş gözleriyle şaşkınlıkla Jungkook'a bakarken, o çok sakin görünüyordu.

"Taehyung, seni ilk defa öptüğüm zamanı hatırlıyor musun? Atmayan kalbim, ondan daha öncesinde, belki de seni ilk gördüğüm anda senin olmuştu zaten. Ne öncesinde yaşadıklarım nede senin bu ulvi gücün bunun ötesine geçemez. Benim sonsuzluğum sana ait."

Taehyung Jungkook'un duygu yüklü sesiyle duyduğu nazik sözlerden sonra gözünden akan bir damla yaşa mani olamadı. Jungkook'un kollarından ayrılarak bir adım geri attı ve bulanıklaşan görüşüyle gözlerini onun gözlerine sabitledi.

𝓝𝓞𝓑𝓛𝓔𝓢𝓢𝓔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin