17

677 60 6
                                    

düzyazı

Seungmin, HyunIn'in durumunu düşünmekten uyuyamamıştı.

Chan'la bunun hakkında konuşmak istiyordu, belki o zaman uykusu gelebilirdi. Ya da sadece onu görmek için bahane arıyordu.

Rahatsız etmek istemedi ilk başta, ama Chan'ın bu saatte uyumayacağını biliyordu. Bu yüzden kapısını hafifçe tıklattı.

"Seungmin?"

"Şey... rahatsız etmiyorumdur umarım, ben uyuyamadım da."

"Sorun değil içeri gel." gülümsedi Chan.

İçeri girdiğinde konuştu Chan, "Nedir seni uyutmayan?"

"Hyunjin ve Jeongin. Hyunjin için de endişeliyim ama Jeongin için daha çok. Onun yıllardır arkadaşı olarak hiçbir aşkına şahit olmadım. Şimdi işler nasıl ilerler bilmiyorum, umarım yarın güzel bir sonuca bağlanır her şey."

"Jeongin artık o kadar da küçük değil Seung, endişelenmeni anlıyorum ama eminim ne yapacağını bilecek kadar olgundur artık. Hyunjin'i yeni tanıyorum o yüzden kesin bir şey söyleyemem ama böyle ciddi konularda gerçekten ciddi olması onun güvenilirliğini gösteriyor bence."

"Nasıl her zaman beni rahatlatmayı başarıyorsun?" döküldü bu sözler Seungmin'den, sonra dışardan düşündüğünü anladı, "Bunu söylemeyecektim!" panikledi.

Chan kıkırdadı, "Duymamış gibi yaparım, merak etme." devam etti, "Uykun geldiyse-

"Koltukta yatarım!" yine paniklemiş ve sesi yüksek çıkmıştı, eskiden Chan'la birlikte uyuduklarını hatırlayınca bu yine olsun istemiyordu.

"Seungmin... Senin o rahatsız koltukta yatmana izin vermeyeceğim tabi ki. İkimizin de sığabileceği bir yatağım var."

Pekala, Chan'a karşı koyamazdı. Hem ikisi de yatağın uç taraflarına yatıp birbirleriyle temasta bulunmak zorunda kalmazlardı. "Tamam."

Ayrıca Chan'ın onsuz uyuyamadığını hatırlamıştı eski zamanlardan ama bunu kendine saklayacaktı.

Yatakta uykularının gelmesini beklerken sohbet ediyorlardı, Seungmin 'Belki artık pes etmeliyim.' diye düşündü. Belki de artık Chan'a açılmalıydı. Yeri ve zamanı mıydı bilmiyordu, ama yapacaktı.

"Ne düşünüyorsun öyle derin derin?" sordu Chan gülümseyerek.

Seungmin heyecanlanmıştı, o gülümseyen dudakları öpmek... İstiyordu. 'Sanki ilk defa öpüşüyorsunuz.' dedi iç sesi. O da iç sesine 'Salak mısın? 2 yıl oldu görüşmeyeli.' dedi.

Hemen dudaklarına yaklaştı, Chan şaşırmıştı. Ama bir şey o anı bozmak zorundaydı,

Seungmin'in telefonu.

Hafif bir "Ehem" ile ayrılmış ve telefonuna bakmıştı. Chan, "Her kimse onu öldüreceğim." dedi.

Seungmin "Jisung" diye mırıldandı ve telefonu açtı.

Ama açtığı an telefonu kulağından uzaklaştırdı, sağır olmak istemezdi.

"SEUNGMIN UYUMAMIŞSIN! AMA BU İYİ BİR ŞEY, FELIX'LE BİRLİKTE YARIN OLABİLECEK ŞEYLERE KARŞI HAZIRLIK PLANLARI YAPIYORUZ. ÇABUK SEN DE GEL TIKANDI BİZİM BEYNİMİZ!"

"Aman Tanrım Jisung, gece gece ne bağrıyorsun? Planla bilmem neyle uğraşmayın yatın zıbarın ben de uyuyacağım amına koyayım!" ve Jisung'ın yüzüne kapattı.

"Bittiğine göre, az önceki-

"İyi geceler Chan!" ve hemen battaniyenin altına girdi. Devam etmeye o kadar utanıyordu ki hemen uyumak istiyordu.

"Hey, öpmek üzereyken kaçamazsın Kim Seungmin. Hoş değil."

Ama boşuna söylediğini biliyordu. Seungmin işte, inatçıydı.
"Sabah konuşacağız Seung."

koca bir chanmin bolumu oldu😱
umarim sevmissinizdir

💕

love tropes | skzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin