2.Bölüm

18 2 0
                                    

Bir gün daha, katlanmak zorunda olduğum bir güne daha gözlerimi açtım. Her zaman ki gibi okula gitmem gerekirdi. Annem daha odama gelmediğine göre uyuya kalmasının ihtimali fazlaydı. Hatta kesin bile denebilirdi. Çünkü o en geç on dakika önce odamda olurdu. Odamda olmamasından memnun olduğum her halimden belliydi zaten. Bunları düşünürken hareket etmeye tenezzül bile etmemiştim. Biri üzerime oturuyordu sanki, kalkma dercesine. İlk olmadığından baştan teslim oluyordum zaten. Neyse uykudayken dünyadan uzaklaşıyorum. Bu da olmasını istediklerimden biri..

Annemin beni sarsmasıyla uyandım. Düşünürken uyuya kalmışım. Saate baktığımda ikinci dersin başlamasına 10 dakika kaldığını gördüm. Hızlıca yataktan kalktım. Beş dakika için de hazırlandım. Annemle arabaya bindik. Bugün izinliymiş. Eve geldiğimde onu göremeyebilirmişim. Özeti tam olarak bunun olduğu bir sürü açıklama yaptı. Bir de elime evin anahtarını tutuşturdu

. On dakika sonra okuldaydım. Beş dakika geç kalmıştım. Hızlıca merdivenlerden çıkarken, hiç memnun olmayacağım bir ses. Sesin ardından çorabıma baktım. Olamaz diye bağırmamla yanımdan gülerek geçen Simge'yi görmem bir olmuştu. Tam olarak rezil olmuştum. Üstelik bir de Simge'ye. Eline bir haftalık dedikodu malzemesini vermiştim bile.

Çantamda acil durumlar için taşıdığım bir sürü şey vardı. Çorap da onlardan bir tanesiydi neyse ki. Vakit kaybetmeden sınıfın bir üst katında olan tuvalete koştum. Çorabımı değiştirdim. Saatime baktığımda derse on beş dakika geciktiğimi gördüm. Merdivenlerden hızlıca indim ama dikkati elden bırakmadım bu sefer. Malum yanımda bir tane yedek çorap taşıyordum.
Sınıfa girdiğimde öğretmenden geç kaldığım için özür dileyerek yerime geçtim. Fizik öğretmeni arkamdan seslendi. "Beste sınav kağıdını almayı unuttun. "

Gözlerimi devirerek Harun hocanın elinden sınav kağıdımı aldım. Zaten dersin yarısı geçmişti. Pek bir şey de bilmiyordum. Kalemimi çıkarıp masanın üstüne koyduğum anda Simge "Yırtık çorabını ne ara değiştirdin?"diyerek gülmeye başladı. Tabi arkadaşları da ona eşlik etti. Ardından Harun hoca " Sen de şu konuşma tarzını bir an önce değiştirip sonra da sussan nasıl olur Simgecim? Sınavdayız, bildiğin gibi."dedi. Simge de "Peki."diyerek yetindi. Harun hocayı çok severdim zaten. Daha çok sevmeye başladım. Kendini bilmezlere hep böyle dersler verirdi. En çok bu yanını severdim.

Ders zili çaldığında Harun hoca kağıtları toplamaya başladı. Kağıdımı verdikten sonra kantine indim. Kahvaltı yapamadığımdan karnım çok acıkmıştı. Kantin sırasının en başındaydım. Kantine Gülay abla bakardı. Çok severdim onu. İnsanlar hakkındaki çoğu görüşlerimiz aynıydı. Mesela o da Simge den nefret ederdi. Kantin sırasının başında, yan tarafta ellerini yıkayan gülay ablayı bekliyordum. Sonunda ellerini yıkadı ve musluğun yanındaki pek de temiz olmayan bir havluya ellerini sildi. Yerine geldiğinde beni görmesiyle yüzünde küçük bir tebessüm belirdi. Ben de ona gülümseyerek "Nasılsın Gülay ablacığım? " dedim. Sanki bunu soracağımı tahmin edermişcesine "İyiyim bestecim. Sen nasılsın? " dedi. "İyi olmaya çalışıyorum ben de " dedim yüzümdeki gülümsemeyi koruyamayarak. "Yine Simge mi?"dedi. "Ah, evet yine o."dedim başımı öne eğerek. "Ne yaptı yine sana o cadaloz? " dedi ve yumuşacık elleriyle başımı kaldırdı. "Çorabım yırtılmışti, dalga geçti işte. Moralim biraz ona bozuldu."dedim. "O cadoloz kızdan herkesin çekeceği var."diyerek söylendi. Onunla konuşmak birazcık da olsa moralimi düzeltmeye yetmişti. Simge yi çok fazla göz önünde bulundurduğumu düşünüyordum. Bundan sonra onu pek kafama takmayacaktım.

Gülay abladan tost ve ayranımı aldıktan sonra boş bir masayı gözüme kestirdim ve oturdum. Bir kaç dakika sonra yanıma Ayça geldi. Ayça bu okulda anlaştığım tek kişiydi. Kendisini çok severdim, çok iyi biriydi. Kötü olan tek şey ise yan sınıfta olmasıydı. Bu yüzden çoğu tenefüs tek başıma zaman geçirirdim. Ayça tenefüslerde daha çok sınıfından kızlarla vakit geçirirdi ama beni unutmazdı. Üst katımızda oturduğundan da ödevleri beraber yapar, okul dışındaki yerlere de beraber giderdik. Ayça nın annesi Sevim teyzeyi de çok severdim. O da beni çok severdi. Bana karşı hiç bir kötülüğünü görmemişimdir. Annemle de iyi anlaşırladı. Annemin yakın arkadaşlarından biriydi.

Okul bittikten sonra otobüsle eve geldim. Göz kapaklarım çok ağırlaşmıştı. Üstelik çok da uykum gelmişti. Çantamdan telefonumu çıkarıp baktım. Hesaplarımdaki bildirimler haricinde önemli bir şey yoktu. Telefonu en yakınımdaki masaya bırakarak odama girdim. Yatağımın üzerinde hiç beklemediğim bir not gördüm. "Kızım sana bugün geç gelebileceğimi söylemiştim fakat işim uzadı. Bugün ve yarın akşam evde yokum. Ayça nın annesi Sevim teyzenle ben konuştum onlarda kalabilirsin canım. Kendine iyi bak. Görüşmek üzere. "

Nereye gittiğini bile söyleme ihtiyacında bulunmamış. Zaten sorgulamaya gerek yok. Nereye gittiği belli. Neyse notu bir kenara bıraktım. Çok uykum gelmişti. Yatağa uzandım, hemen uyuya kalmışım.

Hiç Bir Şey.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin