Minsung - Video Game Lover

<< 19 >>

Hepinize merhaba Limonlarım portakallarım 😻

İyi okumalarr ~

-

"Arkadaşlarının geleceğinden bahsetmemiştin" mırıldanarak konuştu Minho. Jisung haber vermediği için tedirgindi ama belli etmemeye çalışıyordu. "Oh benim de haberim yoktu... Sanırım anneme arkadaşım gelicek dediğimde Hyunjinleri arayıp gelebilirsiniz demiş. Sen olduğundan bahsetmemiştim."

"Sorun değil bu şekilde de tanışabilirim" ellerini Jisung'un saçlarına daldırdı ve ayaklandı. Jisung Seungmin'e kaş göz işareti yaparken Hyunjin çoktan Bayan Jihyo'nun yanına ulaşmıştı. "Jihyo teyze hadi yiyecek bir şeyler hazırlayalım" Seungmin bahane bulmaya çalışıyordu. Felix'de onlara destek oluyordu. "Evet, ben çok acıktım"

Jihyo, oğlunun arkadaşlarını da en az oğlu kadar seviyordu. Hepsi tatlı çocuklardı ve sanırım bir arkadaş daha edinmişlerdi. "Ee baştan söylesenize oğlum. Ben hemen hazırlarım size yemek oturun oyun oynayın hadi"

Minho, Jisung'un annesine yaklaştığında Seungmin ve Hyunjin Bayan Jihyo'yu oradan uzaklaştırmış ve onu bir işle meşgul etmeye çalışmışlardı. Ve başarmışlardı da.

Minho tekrar Jisung'un yanına oturdu. Onun gergin olduğunu hissedebiliyordu. Asıl gergin olması gerekenin kendisi olduğunu da biliyordu ama değildi. Şuanlık...

"Hadi çocuklar gelin masaya" Hyunjin ve Felix, bayan Jihyo'nun yemekleri hazırlamasına yardım ediyordu. Seungmin, Jisung ile beraber televizyonda futbol oyunu oynuyorlardı. Minho'da yanlarında oturuyor ve kendi arkadaşlarıyla yazışıyordu.

Changbin, Felix'in onlarla ile birlikte olduğunu öğrendiğinde gelmek istemişti fakat davetsiz misafir konumuna düşmemek için sadece Minho'ya soru sormakla yetiniyordu. Minho'da onun bu aşık tavırlarını göz ardı ederek sorularına cevap vermiyordu. Arkadaşlarını sinirlendirmeyi çok seviyordu. Bazen de zorbalıyordu. Ama hepsi şaka yaptığını biliyordu.

Minho telefonunu arka cebine sıkıştırıp masaya yöneldi. Seungmin ve Jisung da oyunu bitirdikten sonra geleceklerini söylüyorlardı.

Herkes masaya oturmuş oyun oynayan ikilinin gelmesini bekliyordu. Birkaç dakika geçmişti. Minho ayağa kalktı ve yanlarına gitti. "Jisung" Soğuk bir sesle konuştuğunda Jisung ilk defa gözlerini oyundan çekti ve Minho'ya odaklandı. Seungmin boşluktan fırsat bulup beraberliği bozdu. "Kalk"

Jisung'un gözleri hala Minho'dayken konsolu yere bıraktı ve dudaklarını büzerek ayağa kalktı. "Minho senin yüzünden kaybettim"

"Benim yüzümden ilk kaybedişin değil" Sırıttı ve Jisung'u arkasında bırakarak masaya ilerledi.

Hep birlikte masaya oturduklarında yemek yemeye başladılar. Bayan Jihyo oğlunun yeni arkadaşıyla tanışmadığı için konuşmaya başlamıştı. "Minho oğlum, nasıl tanıştınız Jisung ile?"

Herkes birden Minho'ya bakmaya başladı. Minho oldukça sakindi. Bu halleri Jisung'u şaşırtıyordu. "Okulda tanıştık Teyzeciğim"

"Sınıf arkadaşı mısınız?" Minho ağzında ki lokmayı bitirip cevapladı. "Hayır, Felix ile aynı sınıftayım" Jihyo anlamış şekilde başını salladı.

"Birbirinize arkadaşlık edinmenize sevindim. Yaşınız büyüdükçe arkadaş grubunuz da büyüyor."

Herkes yemeği bırakmış kim konuşursa ona odaklanıyordu. "Evet anne. Zaten Seungmin ile okuldan önce de arkadaştık. Değil mi canım arkadaşım"

"Evet Jisung arkadaşım öyle" Hyunjin kendini gülmemek için zor tutarken ağzına yemek tıkıştırdı. "Jisung'un bebeklik anılarını anlatmamı ister misiniz?"