Gözümü açtığımda başımı uyuşuk şekilde güneşin doğduğu yöne doğru çevirdim. Uykumu tam alamadığımdan gün ışığına bakıp uykumu açmaya çalışıyordum. Gözüm iyice kamaştığında kafamı geri çevirdim. Rüya gördüğümü hatırlamaya başladım fakat kötü bir şey hissettiğimden kendimi fazla zorlamadan Kirzach'e kalan yolu sordum;
"Dayan dayan, yaklaşık bir saatlik yolumuz daha var. İyi misin?"
Kafama dokunup yoklar gibi yaptım, kafam uğultu içindeydi; "Pek iyi hissetmiyorum sanki beynime kan gitmiyor."
İstemsizce gülerek cevap verdi; "Bölgeye yaklaştıkça biraz daha etkisini gösterecek, zaten yaklaştık. Bu arada duyduğuma göre Zone'un sınırları biraz daha genişlemiş. Yani bölgede son zamanlarda sorunlar çıkmış ve bölgenin dışarıya doğru büyümesi engellenememiş." Sinirli bir şekilde tabletindeki mesajlara bakmaya başladı. Sanki canı sıkkınmış gibiydi;
"Ukrayna ordusu o kadar laflarına rağmen sınırlara sahip çıkamadı. Bu yüzden yolu uzattık alternatif yola gireceğiz." Tabletine bakarak yolu belirlemeye çalıştı ve ; "zaten birazdan yaya olarak devam edeceğiz. Planlar değişti, hazırlanın."
Arka koltukta oturan Katya ve Semenov'a baktım. İkisinin yüzündeki endişe çok belliydi ve bana belli etmek istemedikleri de belliydi.
Semenov, daha önce Kirzach'in yardımıyla Zone'a iki kere girip çıkmayı başarmış, otuzlu yaşlarda bir avcıydı. Kendisi alkol içmediğinden Zone'da çok zorluk çekmiş. Söylentilere göre alkol, uzun süre radyasyona maruz kalındığında içildiği zaman etkileri azaltıyormuş. Fakat adam hala tek parça yanımdaydı. Bu merakım yüzünden ilerde çok şey yapmayı düşünüyordum.
Katya, şu ana kadar gördüğüm en olgun ve genç kızlardan biriydi ya da umursamıyordu. Gerçi daha yaşı yirmi beşini anca doldurmuşa benziyordu. Kendisi ile ne zaman konuşsam yüzüme fazla bakmıyordu. Mantıksız konuşmuyordu da. Bazen de beni takmıyor diye de düşünmedim değildim.
Araba havasız kaldığından çok sıcaktı ve arkama baktığım zaman Katya'nın kapşonunu çıkarmadığını gördüğümde içinde pişip pişmediğini merak etmiştim. Günün ilk ışıklarıyla parlayan koyu kahverengi saçları şapkasının içinden, yüzünün sol tarafından dışarı sarkıyordu ;
"Uyurkende çıkarmıyorsundur o şapkanı."
Bir müddet bekledikten sonra bana bakmadan sanki ben dememişimde kendi düşünmüşcesine, derin nefes alarak ben daha önüme dönmeden şapkasını geriye atarak açtı.
O sırada Semenov'da camı açmak istemişti fakat geçtiğimiz yer pek güvenli olmadığını hatırlar gibi elini direkt camdan geri çekmişti. Katya anlamsızca bana bakarak;
"Bana borçlusun ve bide ordan laf mı sokuyorsun?"
Birden durdum ve cevap vermedim fakat dudağımı büzerek bende anlamsızca bir hareket yaptım. Gülümsemesine sebep olmuştu.
Gülümsemesini gördüğümde birden anılarımdan bir tanesi gözümün önüne gelmişti; evden tam çıktığımda telefonuma mesaj gelmişti ve ayakkabımı giymeden gelen mesaja bakmıştım. Mesajı atan kişinin ismini görür görmez almayı unuttuğum kolyesi aklıma gelmişti ve içeri girip geri almıştım.
Merdivenlerden inerken hala elimde olan beyaz zincirli ve kapaklı olan kolyeyi hissetmiştim. O an aklıma gelmişti. Onu düşünüyordum. Onu elbet ki kaybedeceğim günü, umursanmayacağım ve onun o kadar anımızın unutulmaya mahkum edeceği, benimde o günleri özlemle hatırlayacağım günleri düşünüyordum. O kadar umutsuzluğuma rağmen onu bırakamıyordum fakat onsuz da yapabileceğimin farkındaydım, onunla hayatıma anlam verebiliyordum bir şekilde. Gidenin o olması için onun soğumasını bekliyordum.
Onunla buluşma yerimize vardığımda yanına doğru ilerlerken cebimden kolyesinin zincirinin sarktığını görünce yüzüme bakarak o her zaman ben hayatında olmasam bile ondan eksik olmasını istemediğim gülüşünü yapmıştı.
Kirzach geldiğimizi söyleyerek usulca arabayı kendisinin pek bilinmeyen mekanına park etti. Arabadan inmeden önce biraz bekleyip benden sigara istedi. İçerken onu izliyordum. Fakat kapalı alan olduğundan rahatsız oldum ve belli etmemek için arkada oturan ikiliye baktım.
Semenov'la göz göze geldiğimde kendini tutamadı ve durumu anlayıp sesli bir şekilde gülmeye başladı. Kirzach hiç kendini bozmadan içmeye devam etti. Ve sonunda dayanamayıp bana patladı;
"Sen ne diye içmiyorsun?"
Bu sorudan hiç süphesiz on tane anlam çıkarabilirdim.
"Yanıma fazla almadım zaten midem bulanıyor."
Katya arkadan laf sokma çabalarına girmişti;
"Yaklaştık ya korkudandır. Kusmazsın değil mi?"
Bunu derken de güzel gülüşünü eksik etmemişti. Ama bu lafını yumuşatmaya yetmezdi.
Bu düşünceme rağmen cevap vermekten vazgeçtim. Kirzach sigarasını söndürüyordu;
"Hazırlanın yaklaşık iki kilometre yürüyeceğiz. Strelok, sana dediklerimi unutmadın değilmi?"
Aslında notlarım arasında eksikler ve merak ettiklerim de vardı;
"Siz ne kadar anlatsanız da orayı görmeden anlamam zor gibi geliyor bana."
İç çekerek cevap verdi; "Oraya girdiğimizde geiger cihazlarınızın aktif olduğundan emin olmalısınız. Radyasyon değerlerini kaçırmamamız gerek. Orada her şey değişmiş olabilir. Bilmiyorum belki de.."
Konuşmasını kesen bir şey olmuştu. Camdan bir yere dikkatlice bakıyordu. Gözüne yansıyan parıltıyı gördükten sonra bende o tarafı baktım. Zone tarafının üstünde kahverengi ve siyah karışık bulutların bastırdığını, parlamaları ve şimşeklerin çaktığını gördüm.
Arkadakiler de durumun farkındalardı ve az önceki lafından sonra Katya'nın yüz ifadesi hala değişmemişti. Kirzach'e baktım;
"Belki de Zone şu an değişiyor."
Kısa süre sonra da sert rüzgar esmeye başlamıştı. Semenov arabanın üstüne çıkarak dürbünüyle orayı izlemeye başladı. Kirzach arabadan inmedi ve telsizinden Zone'daki arkadaşlarına ulaşmaya çalışıyordu. Sinyal geldiğini söyledi fakat cevap gelmiyordu.
Arabadan inerek Semenov'a baktım. Yüzündeki merak ve endişe çok belirgin bir şekilde görünüyordu. Bir süre sonra da dürbünü bırakıp arabanın üstüne oturdu. Otururken ayaklarını sert bir şekilde vurunca Katya'nın dalgınlığını bozmasına sebep oldu, arabadan çıkıp ilk bize, sonra da Zone'a doğru baktı. Sırt çantasını alarak Kirzach'e arabadan çıkması için işaret yaptı.
"Belki de orada bize ihtiyacı olanlar vardır."
Yine bana bakıp gülerek yüzümdeki hayranlığı şaşkınlığa çevirmeyi başarmıştı.
•••
Uzun bir bölümle devam edecek.. Kısa süre içinde yayınlayacağım.Takipte kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çernobil'in Gölgesi
Misteri / ThrillerUkrayna'nın başkenti Kiev'e bağlı Çernobil kentindeki Nükleer Santralin bir deney sonucu dördüncü reaktörünün patlamasından sonra çevreye ve atmosfere yoğun miktarda radyasyon ve fisyon ürünleri dağılmasıyla kent boşaltılmıştır ve kentin çevresinde...