*1.Bölüm: Salgın*

60 8 7
                                    

*Başladıgın tarihi buraya yazabilirsin*

-1.Bölüm- *Salgın*

(16 Ocak 2050)
*Salgında 7. Yıl*

***

-Canloy şirketinin oluşturduğu aşılar işe yaramıyor.

Profesör: Tahmin ettiğim gibi, asla başaramayacaklar.

-Evet size katılıyorum.

Profesör: Yakalanan asker ne oldu ne durumda?

-Aaa evet onu unutuyordum. Konuşacak gibi durmuyor ne yapalım?

Profesör: biraz daha zorlayın belki konuşur. Eğer konuşmaz ise işini bitirin onun yaşaması bizim için daha riskli.

-Ama! Nasıl isterseniz.

Profesör: sorguya çektiğinizde video veya ses kaydını açmayı unutmayın.

-Baş üstüne efendim.

Profesör: Albert, o nasıl, virüs vücudunda ne tür tepkiler veriyor. Yeni bir operasyon için hazır mı?

-Fazla bir şeyi yok. Yeni aşı içinde testleri devam ediyor ama kısmen vücudunun aşıyı kaldıracağını tahmin ediyoruz.

Profesör: Dört gözle bekliyorum. Umarım ki aşı işe yarar ve bu pislikten kurtuluruz.

-Tanrı bize yardım etsin efendim.

Profesör: umarım leoan

-Efendim ben laboratuvara dönüyorum. Bir isteğiniz var mı acaba?

Profesör: teşekkürler leoan.

-Peki Görüşmek üzere.

*** *** ***

Leoan odadan çıktıktan sonra profesör koruyucu kıyafetlerinin olduğu odaya doğru ilerlemişti. Odanın kapısının şifresini girdikten sonra içeriye girerek koruyucu kıyafetini çıkartmıştı. Kırışmış olan vücudu, tir tir titreyen elleri ve moraran göz altları ile ne kadar zor zamanlar geçirdiği belli oluyordu. Koruyucu kıyafetini duvara astıktan sonra odadan çıkmıştı. Diğer odasındaki masada duran bir parça kruvasanını eline alarak yemeye başlamıştı.

Tam tamına 7 yıl olmuştu o zamandan bu yana ne yapsalar virüsten kurtulamamışalardı. Yapılan aşılar her denemede daha da geliştirilmeye çalışılıyor. Denekler üzerinde her seferinde deneniyordu fakat maalesef işe yaramıyordu. Tâkii bu son deneyde Albert'in bağışıklığı ile yapılan aşı bir umut olma ihtimali vardı. Sığınaktaki herkes dört gözle akşam Albert'in vücuduna aşıyı enjekte edilmesini bekliyorlardı. Bu profesör için zor bir karar olsa da son şanslarını da ellerinden kayıp gitmesini göze alamıyordu. Mecbur olduğu bu durumda nelerin olup biteceğini Albert'in üzerinde daha da fazla dozda aşı ile ölçülecekti.

Daha öncesinden yapılan aşı Albert'te nerdeyse işe yaramıştı fakat yapılan kan tahlillerinde vücuduna halen virüsün yaşadı gözlenmişti. Bu durumda Albert halen riskli ve tehlikeli bir süreçteydi. Bu yüzden de aşının dozu biraz arıtılarak bu akşam tekrardan vücuduna enjekte edilecekti.

Elindeki sandviçi yedikten sonra ağzında kalkan kırıntıları elinin tersi ile silmeye çalışmıştı ardından ellerini önlüğünün yaka cebine koyarak odasından çıkarak gitmişti.

Laboratuvar yolunu tutan profesör laboratuvara yaklaşmıştı arkasından gelen ses ile durması bir olmuştu. Yanına hızlı adımlar eşliğinde gelen kişi Albert'in hemşiresi idi.

Profesörün yanına yaklaşmadan önce derin bir nefes almıştı hemşire. Profesör hemşire söze başlamadan gelen kötü haberi anlamıştı. Çünkü hemşirenin yüz ifadesi pek de yüz güldürecek cinsten değil gibi duruyordu. Soluklandıktan sonra ilk cümlesini söylemişti ve ardından devamı dökülerekten gelmeye devam etmişti...

-Efendim Albert'ın kanında daha değişik bir şey var sanırım virüs mutasyona uğramış. Veya uğrama aşamasında acilen gelmeniz lazım. Bir de siz inceleyiniz...

Profesör sesini dahi çıkartmadan geldiği yönün tersine dönerek hızlı adımlar eşliğinde ilerliyordu. Çok kısa bir süreden sonra Kırmızı odaların bulunduğu yere gelmişlerdi, Profesör yanında bulunan hemşireye dönerek şöyle demişti...

Profesör: benim koruyucu kıyafetim yok, hemen yan odadan üzerime uygun olan bir tanesini giyip geliyorum. Sizde Albert'i hazırlayın.

-Ne için hazırlayacağız efendim.

Profesör: Soru sorma hemşire git ve ne diyorsam onu yap.

-peki efendim.

Sığınakta en yetkili, en büyük ve en bilgili kişi olduğundan dolayı hiç kimse kararlarına karşı gelemiyordu. İtirazlar gelse bile kendi yolunda ilerleyen profesör diğer kişililerin ve hemşirelerin. Yaptıklarını yok sayıyordu adeta. Fakat bu egolu davranışı bir gün onu yok düşüre bilirdi. Hemen yan odaya doğru yönelmişti kapının şifresini girdikten sonra üzerine göre bir koruyu kıyafet aramaya başlamıştı (X.L.) Bir kıyafet bulduktan sonra perdeleri örterek üzerini giyinmişti. Hemşire profesörün ardından maskesini burnuna kadar çekerek odaya giriş yapmıştı. Başında bekleyen leoan ve diğer hemşirelere dönerek.

-Profesör Albert'i hazırlayın dedi fakat ne üzerine hatırlayacağımı söylemedi bunu ona söylediğimde ise işine bak hemşire dedi.

Leoan: ben bu adamı anlamıyorum, yine kafasında ne işler dönüyor anlamıyorum.

Ortalığa sessizlik çökmüştü ki kapı açıldı içeriye giren kişi profesördü beklenen kâbus geldi. Elini cebine atarak bir şey çıkartmıştı. Kırmızı bir enjektörde olan bir aşıyı cebinden çıkartmıştı evet klasik aşıydı. Hiçbir tepki gösteremeden aşının kapağını açtı ve Albert'in koluna hızlı ve sert bir şekilde batırmıştı ve ardından yavaş bir şekilde vücuduna enjekte etmişti profesör leoan a dönerek...

Profesör: Bekleyeceğiz ne olacak bakalım.

Demişti. Kafasını sallayarak onaylayan leoan başka bir tepki vermemişti. Ve yanındakilerde öyle...

Profesör diğerlerininkafasının tersine doğru gidiyordu fakat sesini fazla yükselten birisi yoktu...

-1.Bölüm Bitti-

Diger bölüme gecebilrisin:)

Ölüm Beşigi -1- Salgın   (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin