*2.Bölüm: Salgın çıkışı*

28 8 0
                                    

(21 Ocak 2043)*

***

Tam 7 yıl önce bugün salgının çıkışı...

Dünya kendi düzeyinde devam ederken aniden gelen bir virüs ortalığı kavurup kasacaktı belki yıllar bekli aylar sürecekti fakat eninde sonunda bu hastalık başımızdan geçip gidecekti...

Resmî gazete bu haberleri yayınlayan yayın evleri, röportajlara çağırılan doçent doktorlar ve niceleri. Ne yapılacağını veya ne yapacaklarını söylemeden radyoya televizyona ve gazeteye röportaj vermelerini biliyorlardı halktan en ufak bir soru geldiğinde ortada cansız bir varlık gibi duruyorlardı. Halkın birçoğu bu kitleyi desteklerken bir diğer kısmı ise desteklemiyorlardı fakat ortak bir düşünceleri vardı odan bu virüsün hayvanlardan bulaştığıydı...

Virüsün kendisini normal bir hastalık gibi göstermişti fakat ilerleyen saatlerde virüsün bulaştığı kişiler daha da kötüleşerek hastane ortamına gitmelerine neden olmuştu ve son 48 saat içinde tam tamına hastaneye kaldırılan sayısı da açıklanmıştı toplam sayı 10.000 kişi olmuştu ve bu sayı sürekli güncelleniyordu. Canloy şirketinin anlık bir kararı ile karantinaya girileceği durulmuştu ve halk kalan zamanlarını artık evde geçirecekti. Buna karşı gelen de oldu gelmeyende lakin gelen kişilere ise zor kullandılar sürekli zorla götürülen vatandaşlar ve benzerleri gibi. Canloy şirketinin adamları gece gündüz devriye yapıyor dışarıda bir insan gördüklerinde son model yüksek menzili silahları ile çekip vuruyorlardı ve sormasında ne oluyordu? o kişinin cansız bedeni öylece sokakta kokuşarak yok olmaya yol tutuyordu. Evet ne kadar acımasız değil mi? ama şirketin emri buydu uymak gerekiyordu...

Her akşam televizyon haberlerinde canloy şirketinin en ünlü ve en başarılı doçent doktoru röportaj veriyor aşı üzerine çalışmalar yapıtlarını duyuruyordu. Salgının ilk 48 saati bir cehennem azabı gibi geçmişti... Artık 3. Gün bitiyor. Yeni bir güne merhaba deniyordu. Halk canloy şirketinin yönetim şekilde boyun büküyordu. Ve olan bitenlere göz yumuluyordu, Sokaklar ölüm beşiği misali kanlı, pis kokulu ve benzeri şeyler ile doluydu ne olsa insan oğlunun pis bedenini sahipleniyordu bu sesiz, sakin ve bir o kadarda karanlık sokaklar...

Akşam olmak üzereydi. Halk evde geçirdiği dördüncü günün sonuna gelmişti, yine canloy şirke2tinin adamları konuşuyordu fakat bu sefer biraz tedirgin bir halleri vardı. Sanki her an bir şey olacak gibi ve oldu da ani bir karar ile ülke terk edilecekti. Sınır tarafına gelen tanklar ile götürülecek olan halka sadece 3 saat vermişleri ve bunu da sirenler eşliğinde haberdar etmişlerdi.

Derin derin gelen siren eşliğinde bir kadın sesi!

-DİKKAT DİKKAT bu bir acil durumdur. Son dakika kararı ile ülke tahliye edilecektir, halkın ne yapıp ne edip Canloy şirketinin 13. Kapına gitmeleri gerekmektedir. 3 saat sonra özel tanklar ve uçaklar ülkeden ayrılacaktır! Yanınızda en fazla bir eşya olabilir aksi halde sınır dışına çıkamazsınız. Önem ile duyurulur...

Evet halk ne yapacağını bilmeden evden al acele çıkmaya başlamıştı. Arabası ile kamp yerine gitmeye çalışanlar arabaları ile kazaya kurban gidenler ve daha niceleri. Hepsinde de bir yaşama umudu.

2.saat sonra...

Kamp alanı dolup taşmıştı. Gelen insanlara canloy şirketinin doktorları güvenlik için birkaç test yapıyor ardında bir ilaç vererek gönderiyorlardı. Aralarında virüslü olanda vardı olmayanda. Gelirken virüse yenik düşende düşmeyende. Virüslü olan insanlar canloy şirketi askerleri tarafından "imha" yani virüsten kurtulma işlemi yapılıyordu...

Ülkeden götürülmeye çalışan insanların ardında kalanlar ise kendi kendine bundan sonra yaşam mücadelesi vereceklerdi. Ya da öleceklerdi... 

Ve beklenen o an gelmişti tam 3 saat 45 dakikadır kamp alanı boşaltılmaya calışılıyordu. Fenalaşan insanlar, gelirken virüse yenik düşenler. Ve çocuk hastalar... daha niceleri saymakla bitmeyen kamp alanı artık mahşer alanı olmuştu. Zorla sınır dışına çıkmak isteyenler kaçmaya çalışıyorlardı fakat gözlerinin yaşına bakmadan öldürülüyorlardı...

Aslında bu olanların hepsi birer oyundu. Canloy şirketinin birer oyunu ya da birer deney simülasyonu...

Araçlar sınır dışına doğru ilerlerken aniden bir sığınak kapısına doğru yönelmişlerdi. İçinde olan halk sesini çıkartmaya korkuyor olmalılardı ki nefes dahi almıyorlardı adeta. Ardından kocaman kayalara kazınmış olan CANLOY yazısı görünmüştü. Evet burası bir sığınaktı, ardından en ön sıradaki araçtan iri yarı bir adam inmişti ve kapıdaki güvenlik ile konuşmaya başlamışlardı. Ve koskocaman kayanın eşiğine açılmış kapı yüksek ses ile açılmıştı. Aracına biner binmez en önden kapıdan içeriye girmişti. Ardından diğer araçlar tek tek içeriye doğru ilerlemişti.

İçeriye girildiğinde sanki cennete gelmişiz misali huzurlu bir ortamdalardı. Son 5 gün içinde koskocaman ülke mahvolurken şirketin adamları burada yaşadığına inanılamıyordu... yeşil ağaçlar, ağaçlarda öten kuşlar ve dahası normalde virüs hayvanlardan bulaşıyordu fakat bu alanda hayvanlardan korkulmuyordu. En azından öyle bir düşünce vardı. Araçlar ile çok az bir yol gittikten sonra araçların hepsi durmuştu ve teker teker sıra ilke halkı araçlardan indirmeye başlamışlardı. Çok fazla insan olduğundan dolayı bu olay biraz uzun sürmüştü fakat canloy şirketi istediğine ulaşmıştı tek tek güvensiz güvenlerini kazanarak tuzağa düşürecekleri...

...HERKEZ FAZLASIYLA GÜVENLİ HİSSEDİYORLARDI...

Arabalardan herkes indikten sonra araçlar geldiğimiz yoldan geri dönmüşlerdi. Fakat halk helan kendilerini güvende hissediyor ve bu oyuna kanıyorlardı. Ve beklenen olay olmuştu, sert bir şekilde halkı en son korunaklı bir üste getirmişleri. Korumak amaçlı değil yapılan aşılara kurban gitmeleri için böyle yapılmıştı. Sağlıklı insanları seçerek üste getirdiler ve yaptıkları aşılara denek olarak kullanacaklardı. Sert bir şekilde üste götürmeye çalışan askerler. Ve bu oyuna kanan halk ile cennete benzeyen yer bir dakika içince kan gölüne dönmüştü. Yine bu olaya karşı çıkanlar ve onları öldüren askerler. Burada güçlü olan halk değil ezilen halk güzlü olan ise canloy. Canloy şirketi...

Fakat eninde sonunda denek olarak kullanılacakları ve bunu durdurabilecek hiç kimseler yoktu... çünkü kamp alanında verilen ilaçlarda düşük dozda virüsler vardı yani eninde sonuna. Öyle de böyle de öleceklerdi...

Kampa geldikten 1 saat sonra...

Belirli bir sıra eşiğinde insanları odalara yerleştirmişlerdi yine en iyi bildikleri tektik ile ZORLA. Sesinin dahi çıkartamayanlar, olduğu yerde yere göre serilenler ve dahası ama her gecen saat her gecen dakika bir kişi hayata gözlerini yumuyordu. Daha önce de dediğim gibi ufak dozda verilen virüs yeni yeni tesiri gösteriyor olmalıydı. Odalarında ölenlerde vardı, ama fark dahi etmiyorlardı çünkü adeta yaşayan ölü gibilerdi canloy şirketi için onlar önemli değillerdi aslında 25 yaşın üzerindekiler önemli değildi. Virüs 25 yaş altına daha fazla etki ediyordu o yüzdende odasına ölen insanlar genellikle 25 yaşın altında oluyordu. Ve bu da canloy şirketinin daha çok deneye el atmasına yol acıyordu. Ülkede son 5 gün içinde nerden baksanız 25.000 insan hayatını kaybetmişti ve bu halen devam ediyordu. Ülke genelinde seferberlik ilan edilse bile artık buna uyan kimseler yoktu çünkü canloy şirketi şu anlık askerlerini geri çekmişti. Sadece kamplara, üstlere, sığınak ve sınıra yaklaşanları hedef alıyordu bu durum bilindiği için bu alanlara dışta kalan insanlar gitme gibi bir cüret göstermiyordu.

Kısacası ülkede şu anlık başı boş gezen birçok insan var ama onlarda kısa bir süre sonra öleceklerinden dolayı fazla bir endişe yaratmıyordu zaten canloy şirketinin istediği de buydu. İnsanların ölmesi takî işe yarayacakları ilacı bulana denk bu kural böyle devam edecekti!

*2.Bölüm Bitti*

Ölüm Beşigi -1- Salgın   (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin