22°

1.6K 126 23
                                    

"Sevgilim~" Minik beden salonda çıkık karnının üzerine meyve tabağını koymuş iştahlı iştahlı yerken eşini özlemişti.

Hamileliğinin beşinci ayındaydı ve bu sıralar olur olmadık şeylere ağlayıp sinirlenebiliyordu.

Jungkook artık bu hallerine alışmış gibiydi. Fakat o kadar çok duyguyu bir arada yaşıyordu ki Jungkook bile bir sonraki hamlesini bilemiyordu.

"Efendim güzeller güzeli eşim." Minik beden kıkırdayarak ellerini öne doğru uzatmıştı. Jungkookun ona sarılmasını istiyordu.

Jungkookta anlamış ve eşini sarmalamıştı. "Kook telefonumu verebilir misin?" İri beden küçüğünün dudağına küçük bir öpücük kondurarak dediği şeyi yapmıştı.

Dediği şeyleri hemen yapmazsa trip yiyordu çünkü.

"Teşekkür ederim gidebilirsin." İri beden her ne kadar eşiyle zaman geçirmek istesede bu aralar Jimin onu sadece istekleri için kullanıyordu.

Başını eğerek tekrar çalışma odasındaki işine döndü.

Bu sırada Jimin telefonundan Taehyungu mesaj yağmuruna tutmuştu.

Instagram hesabı ve birçok takipçisi olmasına rağmen post atmayı bilmiyordu. Ve bunu biricik arkadaşından öğrenecekti.

Öylede olmuştu post atmayı Taehyung ona ses atarak anlatmıştı. Ne kadar anladığı meçhuldü ama denemekten ne zaman zarar gelmişti ki?

-

Jeonjimin_

            

 @JeonJungkook_ ❤️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

@JeonJungkook_ ❤️

-

"JUNGKOOK!" bu haberi tabiki eşine vermeliydi. Sanki onu etiketleyince ona bildirim gitmemiş gibi birde bağırarak eşini çağırıyordu.

İri beden duyduğu çığlıkla küçüğüne bir şey olma korkusuyla koşarak aşağı kata inmişti.

"Noldu? Sancın mı var bebeğim?!" Jungkook bir yandan Jiminin vücudunu kontrol ediyordu.

"Hayır kook. Şey...ben Instagrama post atmayı öğrendim de onun haberini verecektim." İri beden gözlerini devirip telefonunu çıkararak Jiminin attığı posta baktı.

"Yani gerçekten Jimin sırf post atmayı öğrendiğin için mi öyle çığlık attın? Sana birşey oldu sandım. Ya o korkuyla koşarken bana birşey olsaydı. Lütfen birazcık düşünceli olur musun?"

Jiminin gözleri dolarken Jungkook sinirden kıpkırmızı olmuştu.

Evet siniri Jimine değil iş yerindeki kazanamadığı ihaleler ve boktan iş yapan çalışanlarınaydı.

Bunun sinirini Jiminden çıkartmak gibi bir şeyi yoktu ama zaten eşiyle doğru düzgün zaman geçirememenin üzüntüsü vardı içinde. Herşey bir araya gelmişti.

Eşiyle sohbet edip herşeyi atlatmak istiyordu ama hamileliğinden dolayı olsa gerek Jimin onunla konuşmuyordu bile.

Gözlerinden akan yaşlarla yukarı kata çıkıp banyoya girdi.

Aynadan mor olmaya yüz tutmuş göz altlarına bakıp iç çekti. Şirket yönetmek gerçektende çok sorumluluk isteyen bir işti. 

Derin bir of çekerek duvara yaslanıp yere çöktü ve ağlamaya başladı.

Jimin nerde yanlış yaptığını yeni anlamış gibi ayağa kalkmış karnını tutarak eşinin yanına gitmeye çalışmıştı.

Çalışma odasına baktığında eşini görememişti. Hıçkırma sesleri duyunca adımlarını banyoya yönlendirdi.

Kapıyı açtığında karşısında içli içli ağlayan eşiyle karşılaşmıştı. Onunda gözleri dolmuştu.

"Kook..." Titrek bir sesle konuşunca eşi kahveliklerini küçüğüne çevirdi.

Dudakları eşini gördüğünde daha çok büzülürken küçük bir çocuk gibi daha çok ağlamaya başladı.

Hamile olan Jimin mi yoksa kendisimiydi orası tartışılırdı.

Ayağa kalkıp minik bedenin beline sardı ellerini. Jiminde ellerini iri bedenin boynuna sararak iyice kendine çekti.

Jungkook fırsattan istifade burnunu beyaz boyuna gömüp ne zamandır koklayamadığı boyunu derince kokladı.

"Özür dilerim güzelim sana kızmak istememiştim."

"Asıl ben özür dilerim sevgilim. Senin üzerine çok gittim ve yanında olamadım." İri beden kokladığı boyuna öpücük kondurup geri çekildi.

"Ben yüzümü yıkayım." Jimin başını sallayarak onaylamıştı eşini.

Jungkook suyu açıp yüzünü yıkarken minik beden rahat durmamış arkasından sarılmıştı.

İri beden yüzünü havluyla kurulayıp bedenini eşine döndürdü.

"Seni çok seviyorum." Karşısındaki dolgunluklara dudaklarını bastırarak emmeye başladı.

Karşılık gecikmemişti ve öpüşmeleri derinleşmişti. Aylardır küçük öpücüklerini ilerisine gidememişlerdi.

Jungkook sesli bir şekilde ayrıldı dolgunluklardan. "Bende seni seviyorum Jungkook." İri beden gülümseyerek alnını küçüğünün alnına yasladı ve nefeslenmeye başladı.

-

İki bedende yatağa uzanmış günlerdir içlerinde tuttuklarını birbirlerine anlatıyorlardı.

Jiminin zekası sayesinde Jungkook ihaleleri nasıl kurtaracağını bulmuştu.

Şuan o kadar mutluydu ki tüm yorgunluğu gitmişti.

"Jimin-ah postun çok güzeldi. O fotoğrafı hangi ara o kadar güzel çektin anlayamadım." Jungkook sonunda post hakkında yorum yapmıştı.

Bu Jimini mutlu ederken güzel gülümsemesini eşine sunmuştu.

"Bende daha neler var kook bir bilsen." Ellerini ağzına kapatarak kıkırdamış buda onu küçük bir çocuk gibi şirin yapmıştı.

"Çok güzelsin." İri beden küçüğünün alnına öpücük kondurdu. " Dünyada eşin benzerin yok." Ellerini minik bedenin karnına koyarak okşamaya başladı. " Bebeğimizle beraber çok güzel duruyorsun."

Jiminin gözleri dolmuştu. Jungkookun anlamaması için gözlerini kaçırdı. Tabiki gözlerinin içine bakan Jungkook bunu farketmiş ve gözlerine öpücük kondurmuştu.

"Benim güzel bebeklerim." Son olarak eğilerek çıkık karına öpücük kondurmuştu.

"Hadi bakalım ağlamadan uyuyalım. İyi geceler güzelim." Jimini kendi göğsüne çekmiş uyuması için saçlarını okşamaya başlamıştı.

"İyi geceler aşkım."

-

İçime sinmeyerek attığım bir bölüm...

D e c i s i o n sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin