Güneşdaha doğmadı, dağların arasından süzen ışık huzmesi güneş'e ait değil.
Belki bir el fenerinin ışığı ama Güneş'e ait değil.Rüyalarımın karmaşasından kaçmak için
uyandığımda ev sessizdi yeni yeni gün ağrıyordu yatağımda biraz oyalandıktan sonra soğuk bir duş aldım okul formamı giyip odamdan çıktım. Aşağıya indiğimde annem ve babam kahvaltı yapıyorlardı "günaydın , ben çıkıyorum" diyip gideceğim sırada annem beni durdurdu "Bir şey yeseydin bari"
"Okulda kahvaltı yapacağım" dedim
servis yapan Sema ablaya da selam verdikten sonra hızla evden çıktım hava güzeldi, güneşli ve sıcaktı arabama binip okulun yolunu tuttum
Okula vardığımda dersin başlamasına bir saat vardı Telefonumun titreşmesi ile irkilip telefonu açtım "efendim Beste"
"Geldin mi" dedi birine bir şey söylerken
"Geldim" dedim ardından " ben kantindeyim gel de bir şeyler yiyelim benim kafam açken çalışmıyor" dediğinde ufak bir tebessüm edip telefonu kapattım kantinde elinde iki tost tabağı ile masalardan birine oturmuş beni bekliyordu yanına gittiğimde gözleri parladı "sana içecek almadım kahve kalmamıştı" dediğinde yanına oturuyordum "cidden mi ya"
Yalancı bir hüzünle yüzüne baktım
O da aynı hüzün ile cevapladı "cidden" dediğinde kendini tutamayıp gülmüştü ben de Beste'ye eşlik edip gülümsedim
"Bu tostları da çok sert yapıyorlar ya tost mu yiyorum taş mı belli değil" Beste'ye hak verircesine başımı salladım birlikte sınıfa geçtik ders Fransızcaydı. babamın zoruyla Fransızca kurslarına gittiğim yetmezmiş gibi bir de okulda görüyordum tam bir eziyetti.
Ders bittiğinde Mine koşar adım yanımıza geldiğinde şaşkınca ona baktım. endişeli görünüyordu "Mine iyi misin neyin var" ilk konuşan Beste olmuştu.
"iyi değilim bu gün kütüphaneden aldığım kitabın son günü"
Tek nefeste söylediği cümleye devam etmek için derin bir nefes aldı "ama ben kitabı bitirmedim" koca bir hafta elinde gezdirdiği kitabı bitirmemiş miydi? sırf o kitabı okumak için geçen gün bizi ekmişti bile
şaşkınca ona baktığımda ne diyeceğimi anlamış gibi sözümü kesti "o gün okuyamadım uyuyakalmışım" ne istediğini anladığımda sakince kafamı sallayıp "tamam ben hallederim" dedim sevinçle boynuma atladığında ben de ona sarıldım sonra da kütüphaneye gittik.
Kütüphane görevlisi Candan abla ile konuşup bir kaç gün daha müsade etmesini isteyecektim. yanında birisi vardı ama aldırış etmeden direkt konuya girdim "Candan abla nasılsın, biliyorum bu gün bu kitabın son günü ama bir kaç gün sonra getirse kitabı" kitaba göstererek konuşmuştum.
Masumca sorduğum da kabul edeceğini biliyordum ama "Candan abla ben de tam bu kitabı soruyordum sana" diyip elimden kitabı aldı hemen yanımdaki uzun boylu çocuk ona sinirle bakıp kitabı elinden geri aldım "tamam Hande bir kaç gün sonra kesin getirsin kitabı" dedi içten bir gülümseme ile. Candan abla yanımdaki çocuğa dönerek
"Kitabı senin için ayırırım Eren" dedi
Kafa sallayıp onaylamıştı Candan ablayı
Kütüphaneden çıkarken Mine konuştu;
"Teşekkür ederim Hande" dedi mahçup bir tavırla "sorun değil ama bir an evvel bitir şu kitabı da aramıza dön" dedim sahte bir sinirle
Gülerek "tamam kaptan siz nasıl isterseniz" dediğinde ben de ona eşlik edip güldüm.Ben geldiiim umarım beğenmişsinizdir. ilk bölümün heyecanına biraz kısa oldu
İlk yazı deneyimim değil ama çok heyecanlıyım yorum yapmayı ve oylamayı unutmayııınnHepinizi kocaman öpüyorumm💋
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk'ın Sırları
ChickLitHer hikayenin bir sırrı her sırrın acı bir gerçeği vardır. Aslında her hikaye biraz gerçektir Bu hikayede Hande ve Eren'in aşkını onların sırrını okuyacaksınız Onların sırrı derken aşklarının sırrı değil hayatlarının, onları bir araya getirenleri...