Gözleri vardı,dipsiz çukur. Bir baksam dalıp kaybolurdum. Bir gülüşü vardı damga gibi,iz bırakır giderdi.
O kahpece öldürüldü, ben onun ölüşüne şahit oldum. O yanarak öldü,ben izleyerek. Şimdi yavaş yavaş çürüyor, artık toprağın tapulu malı oldu.
Yaşıyor muyum? bilmiyorum... yaşadığımı; nefes aldığım zaman anlıyorum. Aldığım nefes beni daha kahır ediyor. Yaşamak bana göre değil. Uzun bir uyku... sonsuz. Bu ilk kaybedişim değil ki.
Murat ...kardeşim o iyi bir çocuktu. Aynı anneden değildik ama o benim kardeşimdi. Kardeş hasretimi o dindirmişti. Tek başıma durmaktan,abla olmak bir garip gelmişti. Aynı evcilik oynamak gibiydi. Ona bakmak keyifli ama bir o kadarda zordu. Zaman geçmiş ikimizde büyümüştük. Azı bitmiş çoğu kalmıştı.
Hiç suçumuz olmadığı halde bedel ödemek zorunda kalmıştık. Ben geçmişime ve o geçmişin içinde insaların hepsine öfkeliyim.
Ben Firuze.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ŞEYTANIN ELÇİSİ
Romanceİnsan sadece bir kurşun ya da keskin bir hançer ile yaralanmıyor. Bedende delinen deri,kanayan yara zamanla kabuk tutup kayboluyorken. Zihnimdenki o zehirli sözcükler beni her geçen gün kan gölüne çeviriyor. Bedenimde beni ayakta tutacak kan kalmadı...