beş

444 59 243
                                    

Mesaj görüldüde kaldığında dudaklarıma yerleşen gülümsemeyle birlikte telefonu ellerimin arasından bırakıp, son kahvemi yudumladıktan sonra güzel bir uyku çekmek için yatağıma doğru adımlamaya başlamıştım.

Güneşin yakıcı ışığı birer birer penceremden içeriye, oradan da yüzüme doğru sızarken telefondan gelen arama sesi hızla yataktan kalkmama sebep olmuştu.

Minho Hyung'dan sekizinci kez gelen aramayı yukarıya kaydırırken, kulağıma dolan bağırış sesi koşarak banyoya gidip hazırlanmama sebep olmuştu.

"Tüm seyirciler geldi oturdu, Felix ve menajeri Seungmin bile geldi eğer iki dakika içerisinde burada olmazsan senin hayatını sikerim."

Telefonu suratıma kapattıktan sonra, ışık hızında tüm işlerimi hallettikten sonra yarışma salonuna doğru adeta parande atarak koşmaya başlamıştım.

Kapıdan içeriye girmemle tüm gözlerin bana dönmesi bir olurken, Minho Hyung'un delici gözleri de anında beni bulmuştu.

İstifimi bozmadan hızlı bir şekilde yanlarına doğru giderken, beni gören Felix anında yönünü dönmüş ve üzerini değiştirmek için kulise gitmişti.

Ben de koşarak kulise doğru giderken saten beyaz gömleğimin altına geçirdiğim siyah kumaş pantolona ek olarak, boynuma takmam için Minho Hyung'un getirdiği sırf taştan oluşan choker kolyeyi takmıştım.

Kulisten çıkar çıkmaz hemen yan tarafımdaki kabinden çıkan Felix'le göz göze gelmiştim.

Tıpkı benim gibi giydiği beyaz saten gömleğine ek olarak siyah kumaş pantolon giyiyordu. Benden farklı olarak, gömleğinin birkaç düğmesini açıkta bırakmış, görünen kısımda vücudunda olan boynundan geçen ve göğüs kısımlarına doğru zinciri geçen bir vücut aksesuarı takmıştı.

Benimkine oranla daha ince olan gömleğinin sateni içinin görünmesine sebep olurken, vücut aksesuranın göğsüne uzanışını net bir şekilde görebiliyordum.

Gözlerimi daha fazla üzerinde gezdirmemem gerektiğini düşünürken, sonunda gözleriyle buluşabilmiştim.

"Beni süzmen bittiyse artık gidelim diyorum, malum rekabet içerisindeyiz."

Omzuma uzanan elleri yürürken bir nebze bile olsun omzumdan ayrılmazken, yürümesiyle sadece kolumdan aşağıya daha sonra da ellerime doğru kayıp gidiyordu.

Vücudum bu yaptığıyla kaskatı kesilirken,sadece tüm çıplaklığıyla görebildiğim sırtına bakmakla yetiniyordum.

Sadece sınanıyordum değil mi? Yarışmayı kazanabilmek için beni sınıyordu.

Düşüncelerimden sıyrılıp ve gözlerimi ondan çekip kendi tarafıma doğru yönelirken, kumaşında baş aşağı bir şekilde durmuş gözleri tam bana dönük olan o adam sadece beni sınamaya devam ediyordu.

Zaten açık olan düğmeleri iyice önünün açılmasına sebep olurken, gözüm bir aşağı bir yukarı yapmaktan nevri dönmüş bir hâle geliyordu.

Sadece oyun istiyordu ve bunu açıkça belli ediyorken, ona istediğini vermekten başka bir çarem yoktu.

Rakipler yarışmaya aynı pozisyonda başlar,müzik başladığı andan itibaren asıl kaos başlardı.

Fire on fire °hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin