Gözlerimi uzattığım sağ kolumun üzerinde uyumakta olan kızıl saçlı olana doğru dikerken, bembeyaz yatak örtüsünün üzerini ışıldattığı kumrala yakın teni güzellik tanımının canlanmış haliydi.
Makyajsız yüzüne ek olarak beyaz çarşafta dağılmış kızıl saçları eşlik ederken sadece onu izlemekle yetiniyordum.
Benden bir gram ayrılmak istemiyorcasına cenin pozisyonunda iyice bana yaklaşmış ve yüzünü bana doğru çevirmiş bir pozisyonda uyuyordu.
Uzun biçimli kirpikleri burun hizasındaki çilleriyle bütünleşirken, sol elimi yavaşça çillerinde gezdirmeye başlamıştım.
İnsanların kusur olarak adlandırdığı bu şeyi kusursuzca taşıyabilen bir güzellikteydi yüzü.
Baş parmağımı yüzüne sürttükçe daha da mayışmış ve gülümser, mırıldar edayla yüzünü avucumun içine yerleştirmişti.
Kapalı gözlerini yavaşça açarken, gözlerindeki parlaklığı benimle buluşturmuştu.
Yeni uyandığını belli eden ve görüntüsüne tamamen ters düşen kalın sesi gülümsememe sebebiyet vermişti.
"Rüyada mıyım bilmiyorum yoksa senin yanımda uyuduğunu görecek kadar delirdiğimi söyleme bana."
Sağ koluma iyice yerleşmiş olan onun sırtına elimi iyice yerleştirirken bir çırpıda vücudunu vücudumla bir bütün hâline getirmiştim.
Hemen önünde olan eli göğsümü bulurken yüzümü ona yaklaştırıp, dudaklarımı birkaç saniye dudaklarına sürtüp minik ama ıslak bir öpücük bırakmıştım.
"Seni bilemem ama ben sanırım deliriyorum Lee."
Felix vücuduma zaten yapışık olan vücudunu iyice bana doğru yaslarken çenesini omzuma yaslamıştı.
"Aşkın beni delirtiyor Hwang."
Suratı sabit ve mimiksizdi. Biraz duygusal olarak söylediğini hissettiğim bu sözler burukça beni gülümsetmişti.
"Seni sen olduğun için seveceğim Bay Lee, benim için büründüğün o maskeni taşımak zor gelmiyor mu?"
Omzumdaki yüzünü ellerimle bir bebeğin başını okşuyormuşçasına çekip okşarken, yüzündeki ve gözlerindeki durgunluğu görebiliyordum.
"Zordu değil mi?"
Başıyla beni onaylarken, koyu kahveye çalan gözlerinin yavaştan doluşuna şahitlik ediyordum.
"Seni gerçekten çok seviyorum Hwang, beni yanlış anlama senin için çabalamak asla zoruma gitmedi benim."
Elleri boynumdaki kolyeyle oynarken, gerçekten küçük bir bebek gibiydi.
"İstersen bencillik de istersen psikopatlık seni başkasıyla görmeye kesinlikle katlanamıyorum."
Gözlerinden akmaya hazır olan yaşlarla bana çevirmişti gözlerini. Anında göz pınarıyla vedalaşan göz yaşları dudaklarımın burkulmasına sebep olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fire on fire °hyunlix
Fanfiction[tamamlandı-yarı angst] "Sen bana yeni bir kırmızı balon almadın fakat ben bize bir sürü kırmızı balon aldım Joe." *switch *smut [hyunlix,changchan,seungin,minsung]
