Yine çok kötü bir baş ağrısıyla uyandım bu duruma acil çözüm bulmam gerekiyordu yoksa kafamın bir gün baş ağrısından çatlayacağını görmek pek de iyi bir durum olmazdı. Yavaşça ayağımı yere doğru ilerlettim parkenin soğukluğunu parmak uçlarımda hissetmiştim. Kollarımı gererek esnedim o sırada Pelin kapıdan bana baktığını görüp yüzümün şişliğine rağmen tebessüm ettim.
"Uyanmışsın. Hadi gel kahvaltı hazırlamışlar oradan da okula geçeriz" dedi. İtiraz etmeden banyoya ilerledim. Kıyafetim olarak dün gece giydiğim beyaz elbise vardı sadece. Bu yüzden oflayarak elbiseyi tam giyecektim ki arkadan bir ses duydum.
"Senin için okul formasını yatağın üstüne koydum. Bende yedeği var." Dedi. Ardından kapanan kapı sesini duydum. Gülümsedim ve musluğu açıp yüzümü yıkadım yüzümün şişliği elimle hissedilecek bir durumdaydı. Karşımda olan aynaya baktım. Bir an yüzümden korkmadım değildi. Aman Allah'ım gece karabasanlar mı beni boğmaya falan çalıştı, yoksa Pelin'in gece bana verdiği suyun içinde bir şey mi vardı? Saçma sapan düşüncelerime kıkırdayarak banyodan çıktım. Yatağın üzerinde olan okul formasını aldım. Kırmızı olan üst ve siyah etekten oluşan bir kombindi. Giyindim ve Dolabının kapağında olan büyük dev aynasına tekrardan baktım.
"Ne yapıyorsun?"
"Aynaya bakıyorum" dedim. Aynanın yansımasında o da vardı.
"Kendime bakıyorum demedin?"
"Aynada görünen görüntü kendimiz midir sence?"
"Değildir herhalde, ama bundan bizene? Gel Ayten teyze mis gibi poğaçalar yapmış yiyelim."
"Gerçekten okula mı gideceğiz?" dedim. Bundan sonrası tamamen yoktu zaten. Pelin kulağıma "sence ?" deyip koşarak aşağı inmişti arkasından bende inmiştim. Çok güzel bir kahvaltı edip evden ayrılmıştık. En son ne zaman sabahları bu kadar yemek yediğimi hatırlamıyordum. Bir yıl önce? Peki ya 10?
"Okula gitmeyeceksek... Aşk acısı çeken arkadaşımı lunaparka mı götürsem?" Dayanamayıp çok büyük bir kahkalara girmiştik.
"Sence, hemen bir aşk acısına yıkılan bir insana mı benziyorum?"
"Vallaha dün cenazeni kaldırmadığıma dua ediyorum. Bir an kendimi üç ihlas bir Elham okuyacağım sandım. Sahi Beyza ile aranızda bir anda ne oldu?"
İlk dediğine gülsem de Beyza'nın sözü geçince bir mide bulantısı geldi ve ardından hiç geçmeyen o boşluk hissi. Lanet his.
"Beyza'yla çocukluk arkadaşıyız. Her şeyim dediğim biriydi. Tabii dün değişti o durum. Açıkçası hoşlandığım kişiyi biriyle görmeme üzülmedim."
Daha kendini ne kadar avutabiliceksin acaba?
Daha ne kadar zaman?
"Hoşlandığım, aşık olduğum, gördüğümde karnımda dolaşan hissin nedenini, yaşama sebebimi, o yeşil gözlerindeki ormanda koşmak istememi, saçlarında kaybolmak istediğim kişiyi en yakınımla gördüğüme üzüldüm. Üzülüş değildi bir yıkımdı. Enkazlar daha çokken yenisi eklendi sadece. Ama yine de çok acıydı. Etraf nasıl biliyor musun şuan?" Bir sokağın kaldırımında oturuyordur Hava soğuktu. Başını 'hayır' anlamında iki yana salladı.
"Annemin beni gerçekten bırakış günü gibi. Babamın gözümde ölüşü gibi. Yalnızlıktan korkan bir çocuğu yalnız bırakmışlar gibi." Boğazımdakiler yine çoğalmaya başlıyor. Hiç geçmeyecek mi bu? Ceza olarak gönderildiğimiz bir dünyada acı çekip bir de günahlarımızın bedelini ödeyecektik. Mutluluk yoktu benim hayatımda hiç olmadı.
"Şuan etraf nasıl biliyor musun?" dedi bu sefer o beni şaşırtarak.
"Nasılmış?" dedim. Kendimi ona odaklayarak."Annemin babamı aldatıp, gidip başka bir adamla evlenmesi gibi. Babamın içinde bize bulundurduğu sevginin ölüş günü gibi. Sevdiğim çocuğun, bir kız onu sevmedi diye intihar ettiği gün gibi. O herkesin bayılarak baktığı güzel villamızda ölen kız çocuğunun görüntüsünü sadece aynaya bakınca görmem gibi. Karanlıktan korkan bir çocuğu karanlığa aşık etmek gibi." İlk karşılaştığımızda birazcıkta olsa hissettiğim his buymuş. Benzerliklerimizmiş. Dıştan bakınca aşırı zengin olan bir adamın şımarık kız çocuğuna benziyordu. Nefesini düzenledi ve tebessüm etti. "Şuan babamı arasam önüme her şeyi serer benim için. Ama benim başımı hiç okşamadı, en son bana ne zaman sarıldı bilmiyorum. Hatırlamıyorum, belki de hiç öyle bir şey yaşamamışımdır." Dedi ve ayağı kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARADA BOĞULMAK
Teen FictionHerkesin kendini yalnız hissettiği bazı dönemler vardır. Bazı. Ben her dönem hissediyorum. Arkadaş ortamlarında; Aile ortamlarında, Kitaplığımın yanında, ıslak kaldırımın üstünde acı çekerken, kulaklığımı kullanırken, voleybol oynarken 40 kişilik bi...