İyi Okumalar:)-
Çimenlerin üzerinde, ellerim onun elleriyle sarmalı bir şekilde gökyüzünü izliyorduk.Rüzgar yüzlerimizi hoyratça okşarken biz umursamaz bir şekilde rüzgarın yaktığı gözlerimizle gülümsüyorduk.
İrislerimi dolduran gözyaşlarının akmaması için kendimi zor tutuyordum.
"Jonghyun,hayat ne kadar güzel, değil mi?"
"Hem de nasıl güzelim."
Yavaşça burnuma bir öpücük bıraktı ve beni kolları arasına aldı.
Öylesine huzurluydu ki nabızları,saçlarımı okşayışı,sesi,her şeyi.
"Beni hiçbir zaman bırakmayacaksın değil mi?""Evet,bırakmayacağım sevgilim."
Sesi titriyordu."Sesin neden titriyor?"
"Titremiyor,sen yanlış duydun."
Başını göğsüne gömdüm,uzun uzun ağladım orada.
Jonghyun ise benim yakınmalarımı dinledi sessizce.
"Gidelim buradan,herkesi arkamızda bırakıp gidelim."
"Şimdi değil. "
"Ne demek şimdi değil?Bizi burada tutan şeyler var ama bundan da kuvvetli olan aşkımız var.Ben burada kalamayacak kadar boğuluyorum,aldığım nefesler burada fayda etmiyor anlasana."
"Biliyorum sevgilim,ama sadece biraz bekle."
Boğazıma dizilen hıçkırıklarla mücadele ederken tekrar çayırların sonsuzluğuna bıraktım kendimi.
Jonghyun ise başını dizlerime koydu.
Yerimden doğrulup kahverengi saçlarını okşamaya başladım,yumuşak ve tatlıydı.
Her bir teli yavaşça çekerek okşuyordum ama canını acıtmak da istemiyorum."Aşkımıza kıymak istemiyorum,bitmeyecek bu ilişki."
"Sonunda ölüm olsa bile bitmeyecek. "
-
BITMEDI PUAHAHAHAHAHAhoşçakalın:)