Tanrıların yaşadığı dünyada sıradan bir gün daha gelip geçiyordu.
Güneş'in tanrısı Apollon, Afrodit'in oğlu Eros'u ok talimi yaptığını fark etmiş, ne sonuç doğuracağını düşünmeden onunla alay etmiş. Buna sinirlenen Eros, oklarından birini sonsuz aşk getiren diğerini ise nefret ve korkuyu getiren altın suya batırmış.
Bu olayların çok sonrasında, Apollon bindiği atlı arabasında Peneus ırmağının kenarında gezerken güzelliğiyle oldukça ünlü olan su perisi Daphne'yi görmüş ve ona görür görmez büyülenmiş.
Bunu fark eden Eros oklarından aşkı getireni Apollon'a, nefrete ve korkuya buladığı okunu da Daphne'ye fırlatmış.
Apollon, Daphne'ye olan aşkından deliye döndüğünü hissetmiş ve onu bir an önce kendisinin yapmak istemiş. Bunun uğruna Daphne'ye yaklaşmaya çalışmış, ama onun gücünden oldukça korkan Daphne çareyi ondan kaçmakta bulmuş.
Öyle bir zaman gelmiş ki Apollon'un nefesini saçlarının arasında hisseden Daphne, korkuyla ayaklarını toprağa batırmış ve toprağın anası olan Gaia'ya fısıldamış.
"Beni duy, beni ört, beni toprağınla gizle. Gaia ana, hayatımı yok eden bu bedeni sakla."
Yardımına kulak veren toprak, Daphne'nin bütün bedenini sarmış; kollarını uzayıp giden dallara, saçlarını dallardaki yapraklara çevirmiş.
Karşısında ağacı görüp şaşkınlığa uğrayan Apollon, Daphne'nin bedeninden oluşan ağaca sarılmış.
"Bundan sonra benim ağacım defne ağacıdır, savaşlarda kazananlar bu ağacın yapraklarından çelenkler taksın başlarına."
Daphne bunu duyduğunda kalbinde bir acı hissetmiş, yüzyıllar boyu bu acıyı çekmeye mahkûm edilmiş.
Ve öyle bir zaman gelmiş ki, Daphne'nin acı çeken ruhu; Atina'nın kayıp bebeği Jongin'in bedeninde hayat bulmuş.
— — —
Su perisi Jongin mi...Ben bir fenalaştım sanki, durun bayılıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
daphne // Sekai
Fantasyİki yokmuş üç kaçmış; küçük bir su perisi varmış ve adı... Jongin imiş.