first

77 10 6
                                    

Shin Hera

Hiç bir zaman sonsuz aşk saçmalığına inanmamıştım ben. Yani böyle birşeyin mümkün olması çok aptalca geliyordu.

Ta ki kendi başıma gelene kadar.
Çok komik değil mi? Hayatınıza birisi giriyor bir süre sonra bir şekilde ayrılıyorsunuz ama siz eskisi gibi olamıyorsunuz. Hayatınız anlamsızlaşıyor sanki onsuz. Ne acınası bir durum.

Ama bana sorarsanız Jisung buna değerdi. O her yönden mükemmel bir adamdı çünkü. Görünüşü,kalbi,konuşması,davranışları.

Bu yüzden kendime neden böyle bir hata yaptığımı soruyorum. Neden ondan ayrıldım?! Neden kendi ellerime hayatımın içine ettim diye düşünmekten kafayı yiyorum.

En başından başlayacak olursak Han Jisung'la üniversitede tanışmıştık. Hayatımda başıma gelen en güzel en tatlı kazaydı o.
Belki biraz klişe gelecek ama çarpışarak -daha doğrusu kavga ederek tanışmıştık.

Vizelere az bir süre kalmıştı o zaman ve ben bu yüzden bir sürü fotokopi çektirmiş, kendi dünyamda sınavlara küfürler ederek dalgın şekilde yürüyordum. Kendimi övmek gibi olmasın ama delinin tekiyimdir, sinirlenmem için çok küçük bir sebep olması yeterlidir genelde.
Tabi bu arada önüme bakmak aklıma gelmemişti.
Bu yüzden elinde kahvesiyse bana doğru gelen Jisungu görememiştim. Ta ki notlarım kahveyle buluşana kadar.

O an ne kadar kızdığımı çok iyi hatırlıyorum. Öfkeden gözüm dönmüştü, bu yüzden o masum bebeğin yakasından tutup hesap sormuştum her ne kadar hatalı ben olsam da.

Ama Jisung o zaman bile iyi niyetinden ödün vermemişti. Ozur dilemiş, fotokopileri yeniden çektirmiş, hatta kahve bile ısmarlamıştı bana.

Daha sonra kuzenim Felix'le aynı bölümde olduğunu öğrenmiştim derken, arkadaş olmuştuk.
Daha sonra hem benim hem onun arkadaşları birlikte takılmaya başlamıştık . Hatta neredeyse bir sene boyunca böyle devam etmişti. Tabiki bu arkadaşlık gittikçe daha farklı bir boyut kazanmıştı.

Çıkma teklif ettiği gün...
Benim yüzümden kavga etmişti. Daha doğrusu benim bölümünden bir çocuk
bana çıkma teklifi ettiği için onu dövmüştü. Düşüne biliyor musunuz Jisung gibi kibar bir çocuğun içinden sokak serserisi çıkmıştı. Çünkü onun teklifini kabul edeceğimi düşünmüştü.
Ama ben zaten onu seviyordum.

Elbette o çocuğu hiç umursamamıştım çünkü ben de Han'a karşı boş değildim ama boyle birşey yapacağını da düşünmemiştim. Günün sonundaysa kaşı ve dudağı patlamış nur topu gibi bir Jisungum olmuştu.

Yaralarına bakmak için benim eve götürmüştüm. Tabi pansuman yaparken azarlamayı da unutmamıştım. Önce çok konuştuğumu söylemişti daha sonra hiç beklemediğim bir anda dudaklarıma bıraktığı zarif öpücükle susturmuştu beni....

Bu kadar güzel anılara sebep olan birini nasıl kaybetmiştim ben ?!

________________________________________
Herkese merhaba🕊

Umarım bu sefer düzgün yazmayı becere bilirim ve siz okurlar da seversiniz 🤍
bu arada lütfen okuduktan sonra oy vermeyi unutmayın🌸
Herneyse iyi geceler🕊

Happier / Han Jisung /Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin