GİRİŞ

8.5K 315 317
                                    

Keyifli okumalar.

Başlama tarihinizi buraya bırakabilirsiniz.

Yayımlanma tarihi: 13 Haziran 2024 (Bu kurgu aslında 2022 senesine aittir, eski okurlarım bilir. Girişi ve devamındaki bölümleri yine Haziran ayında 2022 yılında atmıştım. Bilginize, yani olmamıştır ama ben yazmaya ara vereceğimi söyledikten sonra bölümleri bir süre geçtikten sonra yayından kaldırmıştım. Ara verdiğimi görüp de yazdıklarımı herhangi bir uygulamada kendi kitabıymış gibi paylaşanlar olduysa ve bir gün karşıma çıkarsa kendisini hukuki bir sürece dahil edeceğimi söylemek istiyorum. Öyle bir durum olursa zaten kanıtlarıyla her şeyi yayımlarım ve eski okurlarım da bu durumu onaylarlar. Keyifli okumalar 🖤)

Şarkı: Red-As You Go.

Şarkı: Red-As You Go

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İstanbul.

17 Temmuz 2020.

Vakit akşam üzeriydi. Vakit, bir zamanlar sadece iyilik için çarpan kalbini, bedeniyle birlikte kötülüğe teslim eden kadının yaşadığı cehennemden çıkabilmesi için daha hızlı akmıştı.

Bugün bir kız çocuğunun başkaları ısınsın diye diri diri yakıldığı gündü.

Bugün bedeni çoktan kapkara is lekeleriyle taranmış genç bir kadının gözlerine zifirin bulaştığı gündü.

Bugün Şilan Güler'in katledildiği gündü ve bu vahşetin üzerinden tam 1 yıl geçmişti.

Genç kadın, birkaç metre ileride toplanan kalabalığa doğru attığı her adımda ayaklarının, kör bir testereyle yerinden ayrıldığını hissediyordu. Çünkü bu vahşet ona tanıdıktı ve kendi ayaklarıyla tüyler ürpertici bir katliamın başkahramanı olarak olay yerine sürükleniyordu.

O, 1 sene evvel harabelerin içinde atılan yardım çığlıklarını, kırılan kemikleri, koparılan saçları, çöp gibi yakılan bedeni... O bütün bunların yanında dökülen kanın kokusunu bile ezbere biliyordu.

"1 yıl sanki hiçbir şey olmamış gibi ne kadar hızlı geçmiş, şu hale bak. Kızın katilleri hâlâ bulunamadı." Genç kadın kalabalığa doğru yürümeye devam ettiği esnada, yanından telefonla konuşarak geçen orta yaşlı kadına küçümser bir bakış attı ve korkunç gülüşünü dişlerini sıkarak bastırmaya çalışırken etrafındaki insanların hiçbiri onun bu cinayetin bir parçası olduğunu anlayamazdı.

"Sabah 5 tane kadın, afişe gülerek bakan bir adama meydan dayağı atmış duydunuz mu? Neyse ki adamın zihinsel engelli olduğu çabuk fark edilmiş de hemen bırakmışlar." Genç kadın, karşıdan karşıya geçerken aralarında konuşan arkadaş grubunu duysa da o tarafa bakmadan direkt olarak kalabalığa en yakın duran boş banklardan birine oturdu.

Etrafta görünmez bir cehennem gibi cirit atan boğucu rüzgar, kadının yüzüne her çarptığında suratında hissettiği yanık hissini derin bir nefes alarak bastırmaya çalıştı. Genç kadın, yüzüne yaptığı ağır makyajın ardından artık tanınmayacak bir haldeydi. Bu sıcakta günlerdir üst üste cildini tahriş eden ağırlığın altına yatmasının nedeni, birilerinin onu tanımasından korkması değildi. Onu bu şehirde kimse tanıyamazdı. Birilerinden kaçmıyordu, onun kaçtığı tek şey kendi gölgesiydi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 14 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HARABELERİN ÇİÇEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin