-2-

18 2 0
                                    

Bu sabah sanki hiç kötü bir olay yaşamamışcasına aynanın karşısına geçip makyaj yapıyordum. Gülümsüyordum çünkü yarın akşam 'bir kongre' bahanesiyle Kore'ye gidecektim. Patronumdan şuan için 2 aylık bir izin alabilmiştim.

Kore'yi aslında hiç terk etmeyecekken bu ayrılık yüzünden Türkiye'ye temelli dönüş yapmıştım. İlk başlarda depresyona girmiş, ailem zoruyla psikoterapiye gönderilmiştim. Tam bu durumu atlattım derken Tea Hyo-seop'un yeni sevgilisini öğrenmem ile depresyon dönemim bana merhaba demişti.

Fakat intikam ateşi beni öyle bir sarmıştı ki Seop'un beni gördüğü andaki surat ifadesini hayal ettikce keyfim yerine geliyordu.
Annem odamın kapısını çalarak içeri girdi, gitmemi hiç istemiyordu biliyordum ama gitmek zorundaydım.
Yoksa bu süreci ben uzun bir süre atlatamayacaktım.

Amacım insanların ilişkisini bozmak değil kesinlikle yanlış anlamayın. Sadece Seop'un benimle olan ilişkisini tamamen bitirdiğini görmem lazım.
Görmeliyim ki ben de bitireyim.
Annem saçlarımı yavaşca okşayarak
"Durucuğum kongreye illaki senin mi gitmen lazım annecim ? O ülke sana hiç iyi gelmiyor sen de biliyorsun" dedi.

Annemin elini tutup öptüm.
Ona minnettar bir şekilde baktım.
"Anneciğim ben Kore'yi çok seviyorum, hem orda bir sürü yakın arkadaşım var. Onları çok özledim, sadece 2 ay kalıp geleceğim, hiç merak etme sen."

Annem sıcak bir gülümseme gönderip odadan çıktı. Annemin korkusunu çok iyi anlıyordum, göstermesem de ben de çok korkuyordum.

Oturduğum puftan kalkarak yatağımın üstünden ceketimi aldım. Türkiyedeki arkadaşlarımla 2 ay görüşememin acısını bu gece çıkaracaktık. Aynada son kez kendimi kontrol ettikten sonra evden çıktım.
🌙🌙🌙

Bavulumu son kez üstünkörü kontrol ettikten sonra fermuarını çekerek kapattım. Kore'de kalacağım yer Seop ile ortak olarak satın aldığımız evdi. Evlenince oturmayı planladığımız ev.
Umarım eşyaları satmamıştır diye içimden geçirirken Burçin'in aramasıyla kendime geldim.

Bu arada beni Seop ile tanıştıran kişi Burçin'di. Seop bir iletişim teknolojisi şirketinin müdürüydü. Burçin ise müdür yardımcısıydı. Kendisi Seop'un sağ koluydu ve benin de en yakın arkadaşımdı.

Ben ise biyofizik uzmanıydım. Seul üniversitesinde akedemisyen olarak çalışıyordum. Fakat Türkiye'ye gelince bir şirkette birim yöneticisi olarak işe girmiştim. Mutlu muydum ? Bilemiyorum. Sanırım üniversitede hoca olup öğrencilere bir şeyler öğretiyor olmak daha çok hoşuma gidiyordu.

Telefonu açınca Burçin'in panik dolu sesini duydum.
"Duru bak Seop'a hiçbir şey söylemeyeceğim değil mi ? Gelişini nasıl anlayacak bu adam ?"

Derin bir nefes alarak "Hayır sen sakın hiçbir şey söyleme, ben onu da ayarlayacğım. Senden tek bir ricam olacak; bana havalimanına bir araç kiralatıp gönderir misin ? Otomatik vites olsa çok iyi olur,"dedim.

"Tabiki, sen o işi oldu bil. Ben araç bilgilerini ve konumunu mesaj olarak atarım. Ve Duru lütfen bu iş güzel ve sorunsuz bir şekilde olsun ve bitsin olur mu ?"

Yutkunarak tamam dedim ve vedalaşarak telefonu kapattım.
Annem ve babamla vedalaşarak havalimanına gidecek olan taksiyi beklemeye başladım.

Zaten Hiç UnutmadımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin