3."O GECE"

676 296 815
                                    

Bu kitapta geçen olaylar ve kişiler tamamıyla kurgudan ibarettir!

Yukarı eklediğim müziği mutlaka dinleyin. Piyano sesi huzur veriyor. Biraz ruhlarımızı huzurla kaplayalım, değil mi? Keyifli dinlemeler.

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Seviliyorsunuzz.

Keyifli okumalar şapşiklerim :)))

"Umutlar, hayaller kadar güzel olsa da gerçekler umudu kırabilirdi her an."

Hayat gerçeklerden ibaretti; hayal ise umutlardan.

Adımlarımızı umutlarımız için atıyorduk fakat adımlarımızın süründüğü engebeli yollar, tek gerçeklikti.

Bazı gerçekler; yıkardı, delerdi, geçerdi, acı verirdi. Fakat iyileştirmezdi, sadece kalın kabuk tutardı. Yaramıza yara bandı olan, umutlarımız olurdu yine. Umudumuz herhangi birine, bir canlıya veya sıradan bir nesneye tutunurdu, ta ki gerçeklerle yüzleşene kadar.

Yıkardı, gerçekler.
Onarmaya çalışırdı umutlar.
Fakat yine yıkardı gerçekler.

Sonsuz bir döngü haline gelirdi bu...

-♟️-

"Sordun diye söylüyorum." Dedi Deniz yüzündeki o acı çaresizlikle.

"Ne yazık ki planlarının ne olduğunu ben de bilmiyorum. Lanet olsun ki bilmiyorum. Ama..." Halimize acır gibi kısa bir bakış attı gözlerime. Neden bilmiyorum fakat bende kendini gördüğünü hisseder gibi oldum. Ve bu, yüzünü ekşitip kendi üzerine bakmasına neden oluyordu. Hem kendi üzerine hem de benim üzerime bakarken her neyi düşünüyorsa daha yeni fark ediyor olmalı ki bu onu hayrete düşürdü. Üzerime bakıyor, gözlerini kocaman açıyor ve bu kez kendi üzerine bakıp bunu tekrarlıyordu.

"Ne yapıyorsun?" Dedim sesimdeki şaşkınlığı ve merakı gizleyemeyerek. Gözleri gözlerimle kesişti. Birkaç saniye yüzümde gözleri dondu, bir şeyler düşünür gibi oldu. Tekrardan üzerine bakınca histerik bir gülüş bıraktı boşluğa ve bu kez söze atıldı.

"Öldüğümüzü yeni fark ediyorum." Sakin ve donuk gözlerle başını omzuna doğru yatırıp bakışlarını üstümdeki giysiden yüzüme yönlendirdi. Öldüğümüzü, diyordu. Bende kendi ölümünü görüyor ve ölümünü ilk kez burada, benim üzerime bakarken hatırlamışa benziyordu. İnsan ölse bile bunu fark edebilir miydi? Ölmüş müydük ya da ölümü yeni mi tadıyor, fark ediyorduk? Öldüysek eğer, o neden hâlâ bu kadar rahat ve sıradan bir şeyden bahsediyor gibi konuşuyordu?

"Baksana," dedi baldırlarını gösterdikten sonra hafif açılmış, olmayan göbeğine dokundu, okşadı. Çok zayıftı. Çok az yukarı bakınca göğüs kafesinin kemikleri belli ediyordu, görebiliyordum. Onun her hareketlerinde adımladı bakışlarım bu kez.

Uzun uzun vücuduna baktım. Acıyordu, yanıyordu, hissediyordum. Acı veriyordu her ne yaşadıysa. Ölmüyordu, defalarca ölümü tadıyordu. Çok zayıftı, çok mordu, çok pembeydi, rengarenkti. Yaralar silik gibiydi ancak acıları tazeydi. Sanki dokunsa yaralarının üzerine, yine aynı acıyı çekecekti. Belki de çekiyordu.

Ben renkleri ilk defa burada sevmemiştim. Çünkü o acı çekiyordu, bu renkler ona acı veriyordu. O acı çekmesin istedim; bir çocuk acı çekmesin istedim, bir anne, bir kadın çaresiz kalmasın, bir baba ağlamasın istedim hep. Ama bir kadın, şu an gözlerimin önünde çaresizdi; ağlamak, çığlıklar atmak istiyordu. Bunu saç tellerime kadar hissediyordum çünkü onu anlayabiliyordum. Onun acısını hissedebiliyordum. Bunu; yaralarına, morluklarına, izlerine bakarak değil, bu acıları bildiğimden hissediyordum.

KÂBUS GİBİ!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin