Sokak ışıklarının aydınlatmaya tam olarak yetmediği karanlık sokağa tepeden bakarken her şeyin ne kadar küçük göründüğünü düşündü. Tek tük sokaktan geçen karaltılar bir karıncadan farksızdı o an. Ezilebilirlerdi. Yaklaşan fırtınanın habercisi rüzgar güçlü bir şekilde esip giderken içinin titrediğini hissetse de bunu umursamadı. Parmak uçları soğuk havanın etkisiyle kanı çekilmişçesine beyazlaşmışken bacaklarını on katlı olduğunu hatırladığı binanın çatısından aşağı sarkıtır vaziyette sallıyordu.
Başını geriye yatırırken gözlerini kapattı. Gün içinde yalnızlık ihtiyacını karşıladığı mekan olarak bu eski apartman binasının çatısını seçmişti. İnsanlardan uzak olmak için oldukça ideal bir mekan denebilirdi. Koskoca apartmanda yalnızca bir dairenin lambasını açık görürdü. 11 numaralı dairede, novum genus olduğunu sivri kulakları ve karanlıkta parlayan yeşil gözlerinden anladığı, yaşlı bir adam ikamet ediyordu. Terk edilmiş bu binada yaşayan tek kişinin o olması şüpheli gelse de Doğan adamın kendisine zarar vereceğini pek düşünmüyordu. Birkaç kez karşılaşmışlardı ve adam bir iki saniye hastalıklı gibi duran gözleriyle Doğan'ın suratını incelemiş, ardından yanından geçip gitmişti. Hatta bir keresinde selamlaşmışlardı bile! Yani Doğan selam vermişti, adam ise sivri kulaklarını iki kez oynatıp homurdanarak dairesine girivermişti. Epey yabani duran bu adamın hareketini ise selamlaşma olarak kabul ederek yoluna devam eden Doğan sempati duymuş bile olabilirdi.
Kulaklarına dolan tanıdık, bozuk elektrik kablosundan gelen kıvılcım seslerinden farksız olan sesle birlikte gözlerini araladı ve başını açılmaya başlayan portala taraf çevirdi. Portal biraz önce küçük bir çemberken gittikçe büyüdü ve iki kişinin rahatlıkla geçebileceği boyuta ulaştığında büyümeyi kesti. Portalın mor manyetik alanının rengiyle benzer renkteki gözlere sahip Yaren'i gördüğünde çevik bir hareketle oturduğu yerden doğruldu. Oturmaktan hafif ağrıdığını hissettiği bacaklarını gevşetmeye çalışırken "Selam." diye mırıldandı.
"Bu harabe binada ne bulduğunu anlamıyorum." diye söylendi Yaren memnuniyetsizce çevresinde gözlerini gezdirirken. Kollarını göğsünde birleştirmişti. Doğan ona cevap verme zahmetine girmeyerek Yaren'in açtığı portala doğru adımlarken son anda durdu ve burun kıvırdı "Sen anlamazsın." diyerek laf attı ve mor manyetik alanın içine girdi. Portaldan geçerken hissettiği titreşimlerle yüzü buruşurken içi bir tuhaf olmuştu. Her seferinde yüzünün buruşmasına engel olamıyordu. Asla alışamayacakmış gibi hissediyordu.
Yaren de Doğan'ın arkasından portala girmesiyle manyetik ala kapandı ve Doğan kendini son birkaç aydır varlığını sürdürdüğü, önceden askeri üs olduğunu tahmin ettiği ancak şu an içinde bulunduğu çete tarafından kullanılan üstte buldu. Beyaz ışıkların aydınlattığı boş odada yalnız ikisi vardı. Bu oda kullanılmayan onlarca odadan biri olmalıydı.
"Özgür."
Doğan'ın kapı kulpunu sarmış elleri, Yaren'in seslenişiyle beraber kulpu bırakırken Yaren'e taraf döndü. İkazda bulunurcasına bakışlarını yeşil saçlı kıza çevirdiğinde Yaren de duraksamıştı.
"Aman Doğan işte. Alışamadım hala." dedi. Yaren ile çocukluk arkadaşı oldukları için genç kızın yeni ismine alışması zaman alacak görünüyordu. Uzun saçlarını tek omzu üzerinde toparlarken "Yağmur senin tekrar göreve gideceğini öğrendiğinde pek iyi görünmüyordu. Bak istersen." sıkıntıyla çıkan sese karşı Doğan da sıkıntılı nefesi dudaklarından dışarı bıraktı.
"Bakarım, sağ ol." diyerek mırıldandı ve uzun koridor boyunca yürümeye başladı. Bugün üzerinde ayrı bir yorgunluk var gibi hissediyordu ve sebebini bilmiyordu.
Merdivenlerden çıkıp sağa saptığında, mutfağın önünden geçerken gördüğü bedene selam verdi. Deniz de aynı şekilde kafa hareketi yaparak gülümsedi. Boyu Doğan'a oranla epey kısaydı ve kaküllü kısa sarı saçlarıyla oldukça sevimli bir görünüşe sahipti Deniz. Masum görünüşünün aksine gözünü hırs bürüdüğünde çirkef bir karaktere bürünebileceğini gözleriyle görmüş olan Doğan, ilk başlarda hissettiği sempatiyi yavaş yavaş kaybetmeye başlamıştı zaman içinde. Çetenin en tehlikeli üyelerinden biriydi zira dilerse bir bakışıyla kişiyi acıdan ayakta duramayacak hale getirebiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Kadar Özgür Mermiler [BL]
Fantasi2184 yılında, novum genus ve insanlar arasındaki bitmek bilmeyen savaşta yerini alan Doğan, kardeşini korumak için yeraltındaki isimlere meydan okur.