[2]

13 3 3
                                    

 Dünya'ya ayak basmış insanların yalnız pek azı gerçek potansiyelini kullanmayı başarmışken, pek çoğu kendini harcamış ya da buna gerek bile duymamıştı. Kimisi de Doğan gibi mecbur bırakılmıştı: olabileceğinin en iyisi olmaya, kendi benliğini aşmaya. Kendinden üstün ırka karşı durabilmeliydi yoksa ölürdü. En kötüsü ise bozulan ahlaki düzen içerisinde, tek aydınlık gördüğü varlığı, kardeşini kaybederdi. Buna dayanamazdı.

 Göğsünü sıyırarak arkasındaki duvara saplanan bıçağın acısının katrilyonlarcasına dayanırdı ama yeryüzündeki en aşağılık adamın hayatı uğruna kendi canından saydığı kardeşinin canının alınmasına yüreği dayanmazdı. 

Her hafta çıktığı görevlerden birindeydi ama bu sefer gittiği görev diğerlerinden daha uzun sürecekti çünkü daha tehlikeliydi ve riske girmeden adım adım halletmek istiyorlardı işlerini.

 Son anda üstüne fırlatılan bıçaktan kurtulurken, bir el daha ateş etti bıçağın sahibine. Daha önce de vurulmuş olmasına rağmen üstün bir dayanıklılık gösteren adam ikinci kez bedenine giren mermi ile sendeledi, gözleri yuvarlarından çıkmak ister gibi açılırken ağzı acı içinde oynadı. Dudakları kıpırdamaktan öteye geçemedi. Birkaç saniye sonra cansız bedeni kirle kaplı zemini boyladı. Doğan, elindeki silahı tetikte tutmaya devam ederek etrafa kısaca göz attı. 

 İnşası henüz tamamlanmamış, yapımı yarım bırakılan binanın ikinci katındaydı. Görevi bu binada karşısına çıkan ekip dışı herkesi öldürmekti. Ekibin diğer kalanı ise kendilerine tehdit oluşturan Sona çetesinin sahip olduğu araç gereçleri grubun bünyesine geçirmekle meşguldü. Doğan genel olarak içinde bulunduğu çetenin olaylarına karışmayı tercih etmiyordu. Yalnızca kendisine verilen görevleri yerine getiriyor, grup içerisindeki konumunu korumaya çalışıyordu. Tek başınayken hem kendini hem de kardeşini aynı anda koruyabilmesinin olanaksız olduğunun farkındaydı. Gruplayken, en azından Yağmur'un güvenli bir yerde kaldığını biliyordu ve bu içini rahatlatıyordu. Ayrıca şu an içerisinde bulunduğu çeteyi kaybederse, tekrardan farklı bir çeteye girmek oldukça masraflı olacaktı zira novum genuslardan oluşan grupların pek çoğu insanları sevmiyordu. Bu gruba girebilmesindeki en önemli etken de çocukluk arkadaşı olan Yaren ve onun sahip olduğu iletişim bağlarıydı.

 Seri adımlarla üst kata çıkarken duyduğu inilti sesiyle birlikte duvara yaslandı. Alnından damla damla terler akıyordu, omuzlarına gelen saçlarını küçük bir lastik tokayla bağlamıştı. Yine de alnına düşen tutamlara engel olamamıştı.

 Göğsü hızlıca inip kalkarken, etraftaki sesleri dinlemeye çalıştı. İlk önce neler olduğunu anlamalıydı. İnilti sesi tekrardan kulaklarına dolduğunda bu sesin Deniz'e ait olduğunu fark etti. Bu ilginçti. Daha önce Deniz'in yaralandığına hiç şahit olmamıştı çünkü karşısında kim varsa hareket etmesine imkan dahi kılmadan acı içinde kıvranmaya başlardı. Onu bu hale getirenin kim olduğunu merak etti.

 Dikkatli bir şekilde duvar kenarından kafasını uzattı. Ay ışığı ve sokak lambalarının aydınlattığı ortamda simsiyah, insan olamayacak kadar uzun, ince ve kopkoyu bir dumanı andıran yaratığı gördü.

 İçinin titrediğini hissetti. Silahın kabzasını sıkıca tutan parmakları uyuşmaya başlamıştı. Yutkunarak kendine gelmeye çalıştı ve tekrardan duvara yasladı bedenini. Tüm o karmaşayla dolu zihninin içinde güç de olsa durum değerlendirmesi yapmaya çalıştı.

  Gördüğü yaratık bir novum genus olamazdı. Novum genuslar her ne kadar kimi zaman insanlara hiç benzemeseler de onlar da etten kemikten olan yaratıklardı. Dumanımsı bir yapıda olmaları imkansızdı. İlk  defa böyle bir olaya şahit olurken ne yapması gerektiği konusunda kararsızdı. Bocalamıştı. Böyle bir yaratığa karşı mermileri işlemezdi ve Doğan'ın sahip olduğu silah yeteneği dışı hiçbir şeyi yoktu. O sıradan bir insandı. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 02, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ölüm Kadar Özgür Mermiler [BL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin