Alkım çok şaşkındı. Bunun olabileceğine yetimhanede ki hayatı boyunca ihtimal vermiyordu. Gerçi kim on sekizine ramak kala evlat edinilirdi ki? Buna kim ihtimal verebilirdi?
Ona bu haberi veren müdüre onu evlat edinmek isteyen iki kişinin olduğunu ve belirli bir gün de tanışmak istediklerini söylemişti.
Biraz korku, biraz hüzün çokça heyecanla hazırlandı Alkım.Kendisini güzel bulacağı şeyler geçirdi üstüne. Beyaz sade bir tişört, haki rengi havuç pantolonunu giydi, kemerine kahverengi kemer taktı. Parmağına yüzüğünü, beyaz tişörtün üstüne altın rengi kolyelerini taktı. Ardından dudaklarının nemlenmesi adına kremini sürdü ve.. hazırdı.
Yetimhane müdüresinin odasına ilerken bir yandan heyecanını bastırmak için derin nefesler alıp, kendini telkin ediyordu. Odanın önüne geldiğinde yutkunup kapıyı çaldı.
Gelen 'gel' yanıtıyla kapıyı araladı, içeri girip kapıyı kapattı.Nutku tutulmuş gibi hissediyordu. Ki haklıydı da. Kimin yunan tanrısı gibi görünen iki adamın karşısında nutku tutulmazdı ki? Bir an nefes alamadığını hissetti Alkım. Derin bir nefes vererek müdüreye baktı.
" Beni çağırmıştınız müdüre hanım?"
" Evet çocuğum seni mühim ve güzel bir haber için çağırdım. Şöyle geç karşıma da konuşalım beraber." Alkım "Peki efendim." Diyerek sandalyeyi çekti ve oturdu. İki adam da çocuk içeri girdiğinden itibaren onu süzüyorlardı. Aklım biraz gergindi doğrusu.Müdüre hanım söze girdi. " Bildiğin üzere on yedi yıldır buradasın. Ve iyisiyle kötüsüyle zamanını yıllarca burada geçirdin. Lakin artık buradan istersen gidebilirsin. Bu iki beyefendi seni evlatlık almak istiyorlar. Eğer sen de kabul edersen deneme amaçlı bir ay boyunca onlarla birlikte buradan ayrılıp zamanını onlarla birlikte geçirebilirsin."
Alkım dumura uğramış gibiydi. Ne tepki vereceğini şaşırmış gibi önce müdüreye sonra da bu iki yakışıklı adama baktı.
Bir şans diye düşündü.. Belkide hayatı boyunca bulamadığı mutluluğu onlarda bulabilirdi. Kim bilir...
....
Alkım, Kuzey ve Atlas bir kafede oturuyorlardı. Alkım kendine bir limonata diğer ikisi ise sade kahve söylemişlerdi. Havada elle tutulur bir gerginlik var gibiydi. Kuzey ve Atlas göz göze geldiler ve ardından Kuzey boğazını temizleyerek söze girdi. " Bizimle ilgili bilgiler önündeki dosyada yazıyor. Okuyup incelediğin üzere kişisel bilgilerimiz ve nelerle uğraştığımızı artık biliyorsun. Yine de daha samimi olmak adına kendimizi bir iki cümleyle açıklayalım." dedi ve kahvesinden bir yudum aldı Kuzey. Ardından Atlas " Zeylas Yazılım Şirketinin yöneticileriyiz. Ben yirmi dokuz, Kuzey ise yirmi yedi yaşında."
Alkım dudaklarını yalayarak merak ettiği sorusunu dile getirdi. " Beni neden evlatlık almak istediniz? "
Kuzey tebessümle cevapladı çocuğu.
" Çünkü mutlu olmanı istiyoruz ve ayrıca kendimizi mutlu etmek."
" Peki ama neden?" dedi kaşlarını kaldırarak çocuk.
" Mutsuz, hayata dair umudu olmayan ve kendisini sevmeyen bir çocuk gördük karşımız da. Biz bunu değiştirmek istiyoruz. Adın gibi hayatını renklendirmek, gökkuşağına döndürmeyi diliyoruz." Diye cevapladı Kuzey onu. Atlas işe sessiz duruyordu. Lakin çokça ilgiliydi bu çocuğa.-------
Alkım yurda döndüğünde yatağına oturdu. Ayakkabılarını çıkardı ve yan bir şekilde yatağa uzandı. Gözleri dolu doluydu. Beyninde ve kalbinde bir karmaşa vardı. Çaresizlik akıyordu duygularından. Ne yapacağını bilmiyordu. Gözlerini kapattı uyumayı denedi. Kalbinin sızısıyla beyninin ve kalbinin yorgunluğuyla kendini uyumaya zorladı ve bi süre sonra başardı..
Yemekhanede yemek yerken bir yandan düşünüyordu. Onlarla olmayı kabul etmeli miydi? Kabul etmek demek yeni bi yaşam demekti.
On sekizine az kalmıştı ve zaten on sekizinde yetimhaneden ayrılmak zorundaydı. Kimsesi yoktu. Gidebileceği kimsesi, barınabilecegi bir evi yoktu.
O yüzden uzun uzadıya düşünmeye başladı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALKIM
Ficción General| ASKIDA | Alkım yalnız bir çocuktu. Ta ki babacıkları gelip onu alana kadar.. Kitap eşcinsel kurgudur. BxBxB içerir. Ageplay vardır. Cinsellik içerir.