Beşinci Bölüm

463 38 0
                                    

Kütüphanede uyuyakalmışım. Günün yorgunluğunun verdiği güçsüzlükle oturduğum yerde doğruldum.

Kafamı koyduğum yerdeki mektup gözüme çarpmıştı. Yine mi? Yeni bir mektup mu?

Sevgili Valeria,

Bugün yine o sarsılmaz, yıkılmaz dediğin duvarlarınla burun burunaydın. James'in mutluluğunun bitmesini istememekle beraber ondan vazgeçmeyi denemiyorsun bile. Kendini üzmekten başka hiçbir şey yapmıyorsun.

Beni de fark etmiyorsun zaten. Neden beni fark etmiyorsun? O kadar güzel uyuyordun ki, mektubu bıraktıktan sonra yanından ayrılmak istemedim. Uykunda bile mutsuzdun kaşların çatılmıştı. Artık yüzünü huzurlu görmek istiyorum. Bunu hak ediyorsun.

Yine bir bilinmezlik. Hoşuma gitmiyordu bu durum. Ben bilinmeyen şeyleri sevmezdim.

Kitaplarımı toplayıp Ortak Salona doğru ilerledim. Esneye esneye gözüm kapana kapana ilerlerken merdivenlerin ayağımın altından kaydığını hissediyordum.

Düşmemiştim. Biri beni tutmuştu çünkü ancak devamı yok.

Gözlerimi açtığımda revirdeydim. Yanımdaki koltukta oturan kişi biraz da olsa şaşkınlığa uğratmıştı.

Regulus Black.

"İyi misin?" soğuk bakışlarının altındaki merhameti görebiliyordum. Bunu hissettirmişti.

Kafamı sallamakla yetindim.

İçeriye giren Çapulculara baktığımdaysa yüzümde bir gülümseme oluşmuştu. Yanımdaki Regulus'u gören çapulcuların yüzündeki endişe yerini sinire bırakmıştı.

"Bana noldu?" ortamı yumuşatmak istermişçesine konuştuğumda Regulus bana cevap verdi.

"Kütüphaneden çıkarken merdivenlerden kaydın. Dengeni kaybettin de diyebiliriz. Seni tuttum, sonrasındaysa bayıldın. Henüz bir şey söylemediler."

Kafamı yukarı aşağı salladım. Hemşire içeri girdiğinde hepimizin bakışları ona dönmüştü.

"Açlık ve yorgunluktan bayılmışsın. Yorma kendini fazla." Yorulacak bir şey de yapmamıştım.

Yatağımın yanına ikişerli oturan çapulcular endişeyle yüzüme bakıyordu. Bir elimi James tutarken diğerini ise Remus tutuyordu. Koltuktan yavaş yavaş ayaklanan Regulus Black'e çevirdim bakışlarımı. O ilerlerken ona seslendim.

"Regulus." Adımları yavaşlamıştı ve kısa bir süre sonra durdu. Arkasına bakmak istemediği aşikardı.

"Teşekkür ederim." Yüzüme kondurduğum gülümsemeye karşı ufak bir tebessüm göstermişti.

"Ona kıl kapıyorum." Regulus gittikten sonra konuşan James'e baktım.

"Nolursa olsun. Beni orada bırakabilirdi. Tutmayabilirdi. O olmasaydı daha kötü bir durumda olabilirdim." dediklerime karşı omuzlarını silkti.

"Ben de olsaydım seni getirirdim." James söylenmeye başlamıştı.

"Aranızdaki fark bu işte. Sen benim.." söylemek istemiyordum duraksamıştım.

"Yakın arkadaşımsın." yutkunduğumda Remus ile gözlerimiz birleşti.

"Onunla aramda hiçbir şey yok ve hatta belki de beni sevmiyordu bile. Ona rağmen, her şeye rağmen beni getirdi. Bunu senin yapman doğal bir tepkiydi onun yapması ise ne bileyim işte, garip." dediklerimden sonra James gözlerini devirdi.

Sessizliğini koruyan Peter ve Sirius'a baktım. Konuşmuyorlardı. Sanki konuşarak beni yormak istemiyor gibiydiler.

Biraz daha revirde durduktan sonra Ortak Salon'a götürdüler. Şöminenin karşısındaki koltuğa kendimi bırakmıştım.

James olaylarına fazla kafa yormuştum. Bu olayları bitirecektim.

Kırık UmutlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin