Hellloooo bebisler
Yengeç Yeniayı'nın gerçekleştiği dönemden sağ çıkacak bir asker olarak yazıyorum. (ins yani sağ çıkarız)Bölüme başlamadan önce bu satır kalpciklerle dolsun mu?? Bu aralar görmeye ihtiyaç duyuyorum da❤️🧡💛💚💙💜🤎🖤🤍💖💗💓💕💞💘💝❣️
Neyse tamam yeterli bu kadar renk. Uzun bölümler artık başlıyor desem??? Mmmhh böler böler okursunuz isterseniz, ya da tek oturuşta bir pasta yer gibi bitirirsiniz. Siz var ya siz...
Başlayalım madem.
🐚
Buraya geldiğimizden beri fark ettiğim en önemli şey yaşadığınız şehrin kokusunu taşıdığınızdı. Ne zaman saçlarım burnuma dokunsa tuz kokusu alıyordum ve İzmir'in kokusu tenimi sarmıştı. Yıllarca yaşadığım şehri sevmeyen biri olarak bu tuz kokusu ruhuma ilaç etkisi bırakıyordu. Kendi kokum değişmese de farklı şekilde harmanlanması inanılmaz hoşuma gitmişti açıkçası.
Ve evet, benim de koku takıntım vardı.
Listemizi Sima çantasına katlayıp koyduktan sonra Buğlem gelene kadar konuşmuştuk. Buğlem yüzme hevesini güneşin altında biraz yanarak yitirince sudan çıktı ve benim uzandığım şezlonga uzandı. Ona eşyaları emanet ederek bu sefer suya giden kişi bendim, Sima şezlonga uzanmayı her zaman daha zevkli bulduğundan bana eşlik etmemeyi tercih etmişti. Buğlem ile yeni trend anime dergilerine bakacaklarını biliyordum. Bu da benim pek ilgimi çekmezdi.
Suyun içine girdiğimde ılık su tenimi sardı, soğuk olmadığı için kendimi şoklama gereği duymadım ve bedenimi boş bir poşetmiş gibi serbest bırakarak suyun yüzeyine sırt üstü uzandım. Ellerim hafifçe hareket ediyordu fakat kaslarım öyle bir gevşemişti ki bu hareket masaj gibi geliyordu. Güneşi arkama alıp daha rahat bir şekilde gökyüzünü izlemeye başladım.
Anılar da gökyüzü bir perdeymiş gibi benim gözlerimin diskinden çıkıp orada oynamaya başladı.
Kalbim tek bir sevgiyle sınanmamıştı. Birileriyle konuşmayı, tanışmayı, dahası vakit geçirmeyi seviyordum ve onların bana olan saygı ile ilgileri tüm ruhuma iyi geliyordu. Buraya kadar her şey güzeldi, evet, fakat bundan sonraki evrede bazıları için trafik kazaları gerçekleşebiliyordu.
Lisede son sınıftayken rehber öğretmenimiz ders dışında bir konu açmak isteyince yoğun kabul üzerine aşk hakkında sohbete başlamıştık. Tahtaya siyah kalemiyle, "What unhealthy love looks like:" yazmıştı ve düşüncesini söylemek isteyen uzunca anlatmış, kimisi ise tek tük kelimeler ile tahtaya yazmıştı. Gülçin isimli bir kız tek kelime ile, "Manipulation." yazdığında bende elindeki kırmızı tahta kalemini rica etmiş ve tahtaya çıkmıştım.
"To traffic accident."
O zamandan beri bu düşüncem değişmemişti. Sağlıksız aşk bir trafik kazası gibiydi; aniden çarpar ve yuvarlanırdın, yara aldığını başta hissetmez ve bir yere tutunmaya çalışırdın fakat elinden pek de bir şey gelmezdi. Sonunda araba durduğunda her şekilde yaralı çıkardın ama ne kadar yara aldığını ne kadar süre yuvarlandığın belirlerdi. Acı da araba durduğunda bedenini uyuşturmaya başlardı. Eğer arabadan çıkmazsan motoru patlayınca ölürdün, en iyi ihtimalle kendini uzaklaştırırsan bir süre sonra kurtaran birisi olursa yaşardın. Ne zaman iyileştiysen de o zaman aldığın yaranın farkındalığını yaşardın. Aşk gibi. Sağlıksız bir aşk gibi.
Lise birdeyken tam da bunu yaşamıştım aslında ve arabadan kendimi atmak aldığım yaranın derinliğinden dolayı benim için işkenceydi. Tam olarak iyileşmiş miydim bilmiyordum fakat en azından artık kan kaybetmiyordum. Mevzusunun hala devam etmesinin sebebi ise aynı şehirde ve aynı dershanede olmamızdı. Ondan tamamen şu anda, şehir değiştirerek, kurtulmuş gibi hissediyordum ve kendimi bu kadar suya rahat bırakmamın sebebi de bu düşüncelerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sıcak Bedenler Yaz'ı
Teen Fiction"Her hot summer'ın arkasında kırılmış bir kalp vardır." * İhtiyaç duyduğun başka şehir kendi içinde, görebileceğin en çılgın maddeleri sıralayıp kalbimin ipine astım. Eğer ki bir cambaz gelip oynamazsa ipimle, ben hazırım; dengelenmeye.