1.15

35 8 8
                                    

Kaydı tekrar tekrar dinledim, evet ses hizmetçi kadınındı. artık ne söylediği önemli değildi, bu psikopat kadına zarar vermişti! telefonumu elime aldım, tylor'ı aradım. açmadı, tekrar tekrar aramama rağmen hiç birine cevap vermedi. bir işi olabilirdi bu yüzden mesaj yazdım;

'' Kaydın sesini yükseltip dinler misin? arkadan bir kadın sesi geliyor, duvara yumruk atarak bağırıyor savcım, o hizmetçi bağırıyor''

mesajı yazdıktan sonra otelde gerçekten sıkılacağımı hissetmiştim, en iyisi karakola gitmekti. belki karakola gittiğimde mizumi'nin annesi hakkında bir şeyler öğrenebilirdim. otelden çıkıp bir taksi durdurdum, hava bulutluydu, tıpkı o günkü gibi. karakola vardığımda yağmur yağmaya başlamıştı bile. direkt içeri girdim, üstümü düzeltip meslektaşlarımın sohbet ettiği odaya geçtim, beni gördüklerinde selam verdiler ve bir kahve tutuşturdular elime. sessizce oturup biraz gözlemledim. diğer davalar hariç mizumi'nin annesi hakkında hiç konuşmuyorlardı. en sonunda sordum;

- merak ediyorum da, bir kız ve babası geçenlerde buralardaydı. duyduğum kadarıyla adamın eşinin davasıydı. o olay tam olarak nedir?

hepsi sustu, aralarından bir genç adam konuştu;

- bayan charlie'yi kastediyorsunuz.  o bıçaklandı ve çok ağır yaralı davası da çözülemedi bir türlü. suçlu bulunmadı, davayla birçok polis memuru ve dedektifler ilgileniyor. 

şaşkındım, acaba suçlu steve olabilir miydi? konuştum;

- kocası ve kızı hakkında bir şeyler biliyor musunuz? belki de onlardır?

birbirlerine baktılar, yaşça büyük polis memuru konuştu;

- yok yahu, kızın eli bıçak tutmaz bile. kadın o, adam zaten harap olmuş

Ne diyordu bu böyle? Kıkırdadım, çünkü dalga geçtiği kız  ecelle oynayan bir komisere dönüşecekti. Gülümsememi garipsediler. Düzeltmeye çalışmak için telefonumu alıp gülümsedim, bakışlar üstümden çekilince yine sordum;

- en son onları karakoldan çıkarken gördüm. Adam kızı zorla arabaya sokmaya çalışıyordu, ve kız şöyle söyledi "Annem ölünce servetin üzerine konacaksın değil mi? YEDİRTMEM OĞLUM!!! "
Sizce garip değil mi?

Hepsi birbirine baktı, sonra "bilmiyoruz" diye mırıldanıp beni görmezden geldiler.

Öfkemi belli etmemeye çalışarak odadan çıktım, büfeye indim. Soğuk bir içecek iyi gelirdi bunun üzerine. Buzlu içeceğimi alıp bir masaya geçtim, telefonumu çıkardım. Maillerime dolan kampanya mesajlarına göz gezdirirken birini fark ettim, mizumiydi bu!

- Tanrım, bana mı yazdı yoksa!? Fakat gelecekten benimle nasıl ileşitim kurabilir ki!?

Daha fazla bekleyemedim ve gelen mesajı açtım:

" Ortalıkta yoksunuz, ofisin bomboş sanırım artık sana inanıyorum. Karakol çok sessizleşti violet, senin adına bir haftalık izin aldım. Sadece bir hafta geçerli sonrasında geri dönmelisin, bazen meslektaşların yanıma gelip seni soruyorlar. Onlara ne cevap vereceğimi bilmiyorum çünkü neredesin onu bile bilemiyorum. Sadede gelecek olursak, Draff Wilson'ın dosyası kayıp. Hiç bir yerde bulamadım. Seni bekliyorum"

Yanaklarımdan akan bir kaç damlaya engel olamadım, kalbimde bir sızı hissediyordum. Evet, bu mesajda da hala bana karşı bir duygu besliyormuş gibi görünmese de beni affetmişti, beni merak etmiş ve en önemlisi bana inanmıştı. Draff'in dosyasının kaybolması bizim davayı yeniden açmamızdan kaynaklıydı.

ZANLI [GxG]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin