Karayeis: Umutsuzluktan doğan karamsarlık
Aralık 2020
Evran Karahan, Balıkesir
Kıvırcık Ali- Unutamadım
Zamansız gidenler geride bıraktığı kişilerin acılarını görmeden giderlermiş, içinde bir yerlerin kanadığını bildiği o acı gökkubbeye kadar yükselir de dinmezmiş.
İçtiği rakının bardağı bir boşalıp bir doluyordu. Çevredeki insanların gürültüleri sessizliğine misafir oluyor, içindeki karmaşayı bir nebzede olsun susturuyordu. Çevrede çalan çalgıcılar masalara konuk oluyor, insanların eğlencesine ortak oluyordu.
İçtiği her yudumda 2011 gecesinin vedası ile yüzleşiyor, boğazında düğümlenen o yakıcı hisle kendini durduramıyordu. Ellerindeki kadehi beyaz örtünün üzerine koyduğunda yıllardır geçmeyen bu acı onun gözlerine bakmayınca kadar dinmeyecek miydi?
Karşısında oturan bedenin sigarasından çıkan duman kara gözlerini iyice kısmasına neden oldu. Buraya her uğradığında kendi gibi sessizce içen adamın masasına her gece konuk olurdu. "Yüreğine sarmaşığı dolayan kızdan haber yok hâlâ değil mi?" Hüseyin Amcanın sesiyle içine derin bir nefes çekti anasonun kokusu burnunu sızlatsa da nefes almaya ihtiyacı vardı.
"Hayır," sesi boğuk çıksa da karşısındaki adam ne demek istediğini anlamıştı. Ervan eksik kalmıştı; on dokuz yaşında sevdalandığı kadını yine aynı yaşta kaybetmişti.
Sanki bu dünyada tutunacağı dal tükenmişti.
Bardağındaki son yudumu alıp tazelemesi için yaşlı adama uzattı."O gece o yuvasından oldu bende ondan, sonrası ikimiz içinde karanlık." yaşlı adam, adamın sesiyle başını kaldırıp kan çanağı olan kara gözleriyle buluşturdu ela gözlerini.Acısını kimse görmese de o görmüştü, hangi babayiğit bir adamın ezilip büzüldüğünü kaç defa görmüştü ki bu gözler.
"Aradan yıllar geçmiş bilirim sızlatır bu can seni ama yoluna baksan be oğlum." Meyhanede çalan şarkılar susmuş, herkes bir anda ortadan yok olmuştu sanki genç adam için.Yaşlı adamın sarf ettiği bu sözler derinin içini açan bir neşter gibi deliyordu bedenini.
Ölüyordu, ölüm yanıbaşındaydı.
"Korktuğun başıma geldi duydun mu?"
"Ben seni bir türlü unutamadım."
Meyhanede yankılanan türkünün sözleri sanki seçilmiş gibiydi. Bu türkü o meyhanede herkesin yüreğine işlese de birini morgdaki ölmüş bir insanın soğukluğuna çeviriyordu. Gözlerini boynuna astığı yanan gül sembollü kolyeye çevirdi. O'nun boynundan çıkarmaya kıyamadığı kolyeyi şimdi o takıyordu.
"Babası yüzünden," dedi adam " babası annesine kıydı, çocukluğunu çaldı ve gitti." sazın acı çığlığı adamın sözcüklerini yuttu karşısındaki yaşlı adam bu cümleleri duyamadı.
Bardakta kalan son yudumu da hızlıca içip sandalyeden kalkıp "Bana müsaade dayı," dediğinde yanına yaklaşan genç söyleyeceği cümlelerle geçmişi yeniden aralayacak, adamın yarasına bir parmakta o değdirecekti.
"Abi, o gelmiş." sönmüş alev yeniden harlandı, güller yeniden yanacağını bile bile tomurcuklarını sunmayı ihmal etmedi. Çalan şarkı, eğlenen insanlar bir bir silikleşti. Evran Karahan bir cümlede takılı kaldı. "Lerzan abla yeniden mahalleye dönmüş."
"Aradan kaç mevsim geçti saydın mı?"
"Gel seni bir türlü unutamadım."
🍂
22.11.2021 yılında aklıma düşmüştü hatta saati 16:13 her şeyin bir zamanı varmış. Şimdi senin zamanın parla. 🌟
Birinci bölümü kısa sürede yayınlayacağım umarım severek devam edersiniz :) Çok heyecan yaptım, yorumlarınızı eksik etmeyin sizi seviyorum görüşürüüüz.
Ve kitap kapağımızı yapan zerdaliyar kişisine teşekkürü borç bilirim ✨️❤️🔥
Sıla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAYEİS
Teen FictionMeyhanede yankılanan türkünün sözleri sanki seçilmiş gibiydi. Bu türkü o meyhanede herkesin yüreğine işlese de birini morgdaki ölmüş bir insanın soğukluğuna çeviriyordu. Gözlerini boynuna astığı yanan gül sembollü kolyeye çevirdi. O'nun boynundan çı...