5. Bölüm: Kafes

39 3 3
                                    

Uyandım.

Ooff! Yine mi rüyaydı? Neden sıklaşmıştı böyle rüyalarım...pardon onlara rüya değil kâbus denilirdi.
Sağıma soluma baktım. Ebru yoktu, Gökçe ise bi eli üzerimde bir ayağı ayağımın üzerinde deli dönmelik yatıyordu. Yerde yanımda duran telefonumu elime aldım ve saate baktım. Saat daha gece birdi.

Kilit ekranına baktığımda: "WhatsApp'dan bir mesaj aldınız..." yazısını görmemle üstüne tıklayıp şifreyi girip mesaja bakmam bir olu.

Mesajda "Geliyorsun herhalde?" Yazıyordu. Nasıl unuturdum ben bunu ya? Nasıl?

Kapı açılır gibi olunca telefonumu direkt elimle beraber içeri koydum ve gözlerimi yumdum.

Ebru yavaşça içeri girdi kapıyı kapatmadı sesini duymamıştım. Kafamı kaldırıp yatıp yatmadığını kontrol ettim. Yatmıştı. Elimi Ebrunun yüz hizasına getirip salladım. Uyuduğu belliydi. Arkadaşımı tanıyordum ve birçok kez onlar uyurken gitmiştim o yüzden biliyordum Ebru uyuyordu, hemde aslan kükrese uyanmayacak şekilde.

Elime tekrar telefonumu aldım. Az önceki mesaja girdim ve "Geliyorum," yazdım.

Parmak uçlarımla dolabıma yürüdüm ve herkesin genellikle sporda giydiği ama benim başka bir şey için kullandığım sporcu yarım atletimi çıkardım, altına ise bir şort giydim. Üzerime ise neredeyse ayaklarıma değecek bir kaban aldım. Hava soğuktu olmasa bile dışarıdaki ağızını burnunu dağıtmak istemediğim kişiler yüzünden giymiştim. Benlik sıkıntı yoktu ama Ege böyleyken ben başıma dert almak istemiyordum.

Onlara ne be? Giyme kaban maban.

İç sesime aldırış etmedim ve "Şeytan diyor giyme bakanlarında ağzını yüzünü dağıt," diye mırıldandım.

Bana bak ben şeytan değilim ve ben senden farklı ne dedim acaba? Ben senin iç sesin olmak istemiyorum!

Gece gece yürüdüm. Yarım saat sonra varmıştım.  Arkadaşım bu durumdayken bunu yapmama gerekirdi belki ama bu beni iyi hissettiriyordu.

Bana ait odaya çıktım ve ikili koltuğa oturdum. Uykum vardı. Tam gözlerim kapanırken kapı açıldı.

"Oo Esin hanım." dedi Alp, "Geleceğini düşünmemiştim. Şaşırttın beni," dedi sanki ilk defa gelmişim gibi.

"Kafamı dağıtmaya ihtiyacım var, düşün ki uykumdan daha önemli bir dert ki bu gecenin bir yarısı bir mesajla geldim."

"Ne oldu?" Oturduğum koltuğun çaprazındaki berjere oturdu.

"Ege..." sesim fazlasıyla üzgün çıkmıştı.

"Ne oldu?" diye yeniledi sorusunu.

"Boşv-" derken kapı çalındı. Derin bir nefes aldım. "Beni bekliyorlar." dedim ve ayaklandım.

Kapıdan çıkarken arkadan Alp'in sesini duydum "Kafanı başka yerleri yorup kaybedeyim deme? Senim yüzünden para kaybedemem ben küçük hanım.0 şaka yapıyordu ama gerçekten kazanmam gerekiyordu. Kazanmasamda istediğimi alana kadar direnmeliydim. Ben böyle öğrenmiştim.

Kafese girdiğimde herkes Charisma diye bağırıyordu. Çok az bir grup insandan adımı haykırdığını duyuyordum sadece...

Kafese genç bir adam girdi. Adı neydi ya? Şeydi sanırım...Aman neyse "Üç...İki...Bir" Dedi "Başla!"

Adam lafını bitir bitirmez yumruklarımı sıktım ve göğüs hizama getirdim. Charisma denilen cılız kadında aynı şeyi yaptı.

Bu kadının ismini mı haykırıyordu herkes? Ne yani ben bunu yenemez miyim? Düşüncelerim dudaklarımda korku solan bir gülümsemeye dönüşünce ilk adımı ben attım ve kızın karnına yumruğumu geçirdim. Kız karnını tutarak yere yattı ve uzun bir öksürük krizine tutuldu. Az önceki adam kızın başında beş saniye bekledikten sonra kafesten çıkardı. "Karizmatik kadın seni," isminin türkçe karşılığını söyleyerek arkasından haykırdım.

Cinayetin Peşinde (Değişecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin