3. Bölüm: Sorgu

43 3 4
                                    

Aklım almıyordu kim bunu Egeye niye yapsın? Ege ona canını verecek kadar ne yaptı? Yada...İntihar etmiş olamazdı dimi? Hayır Egeyi çocukluğumdan beri tanıyorum ve kendine zarar verebilecek bir çocuk değildi. Kim Allah'ın verdiği canı Allah'ın izni olmadan almaya cesaret edebilirdi ki? Aklım almıyordu. Ama bunu Egeye kim yaptıysa bedelini çok ağır bir şekilde ödeyecekti. "Ona bunu kim yaptıysa onu bulup geberticem," derken sesim fısıltı gibi çıkmıştı ağladığım için.

Ebru da Egenin başının yanına oturmuş ağlıyordu, bana baktı "Çok kan kaybetmiş olmalı!" dedi ve hemen ardından "Şu sağlık ekipleri de nerede kaldı ya?" diye söylenmeye başladı.

  Ambulans... Ambulans sireniydi bu. "Ebru çabuk dışarı koş ve onları buraya yönlendir!" benim sözlerimin ardından Ebru hemen bulunduğumuz odadan çıktı. Gökçe halen aynı şekilde duruyordu. Gözlerini bile kırpıyordu "Gökçe kendine gel! Lütfen!" diye ısrar ettim.

Biraz daha sözlerimi tekrar ettikten sonra gözlerini Egeye çevirdi hemen ardından ise bana. "Ya... Yaşıyor dimi?" dedi kekeleyerek. Ne diyeceğimi bilemedim ve gözlerimi ondan kaçırdım. "Öldü... Öldü dimi?" dedi. Ağlamalarının arasına hıçkırıklarda eklenmişti.
Kapı açıldı –sesini duydum- ve hemen ardından ise sedye ile üç kişi geldi. Sağlık görevlileri Ege'nin yanına gelip durunca ise ben ayağa kalktım başım dönmüştü...sağlık görevlilerinin "Üç deyince..."

"Bir..."

"İki..."

"Üç" deyişleri kafamda yankılanıyordu. Ayaklarım bu olanlardan sonra beni taşımayı red ediyordu sanki. bir anda vücudum yer ile buluştu...

                                     •                           

Ebru  Balcı...

Ambulans siren sesi yavaş yavaş doldurmaya başlamıştı. Etrafıma bakındım. Biz ne zaman bu hale geldik? Egeye bunu kim yaptı? Ya da... Hayır! Öyle bir şey olamaz... Ege kendine bunu yapamaz!

Ben uzaklara dalmışken Esin seslendi bana "Ebru çabuk dışarı koş ve onları buraya yönlendir!" dedi. Hemen ayaklandım ve kapıya doğru koşmaya başladım. Kapıyı açtım etrafıma baktığımda kimse yoktu ve hızlı adımlarla... Pardon! Koşarak merdivenlerden çıkmaya başladım. Etrafımdaki bütün erkekler bana bakıyordu. Erkeklerden biri "Sen kimsin lan?" diye bağırdı! Ben ise hiç aldırış etmeden okulun giriş-çıkış merdivenlerinden aşağı koşmaya başladım.

Tam karşımda sağlık görevlileri vardı ve güvenlik ile konuşuyorlardı. Sanırım güvenlik onlara bir yanlış anlaşılma olduğunu söylüyordu. Sağlık görevlilerinden biri olan kadın ikna olmuştu ve geri dönmek için arabaya binmişti. Kadını arabaya binmeye hazırlandığını görünce daha da hızlı koşmaya başladım. Ambulansı süren kişi el firenini kaldırmaya hazırlandığında ambulansın önünde dikeldim, ellerimi dizlerime koydum ve nefes alış-verişimi düzenlemeye çalıştım. Nefes alış-erişim düzelince hemen şoförün olduğu kapıyı açtım "Arkadaş... Arkadaşım kanlar içinde alt katta baygı..." sözümün sonunu getiremeden gözlerim karardı ve yere düştüm. Bayılmış mıydım? Kahretsin! Arkadaşım kanlar içinde yatarken ben bayılıyordum. Bayılmanın sırası mıydı şimdi? Ben stres ve üzgünlük içindeyken bayılırdım ama bu sadece arada olurdu! Ve benim bayılmam şu anı mı bulmuştu? Ahh!

Baygın olmama rağmen sesleri duyuyordum. Sağlık görevlisi olan kadın benimle ilgilenmeye başladı. Şoför ve bir tane daha kadın ise "Ben kızın tarif ettiği yere gidiyorum!" dedi. Sert zemine başımı çok kötü vurmuş olmalıydım baygınken bile sesler kafamda yankılanıyordu...

                                  •                                                                                                                                                                                             

Cinayetin Peşinde (Değişecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin