@je_t'aime: Yüzsüz, seni hala nasıl sevdiğini söyleyebiliyor bana anlamıyorum, aman tanrım.
@je_t'aime: Hiç utanması yok gerçekten de.
@je_t'aime: Evet, onunla evliydiniz üç yıl önceye kadar. Ama sonuçta bitti, hem de kötü bir şekilde.
@je_t'aime: Ve evet onunla aynı masada yer almak onun, senin hakkında konuşmasını dinlemek dayanılmaz geliyor artık.
@je_t'aime: En başında her şey böyle değildi.
@je_t'aime: Ve hayır tanıştığımızda seni bilmiyordum, hiç görmemiştim.
@je_t'aime: Sizi evliyken tanımıyordum bile, ne seni ne Amber'ı.
@je_t'aime: Ben aranızdaki her şey bittikten sonra girdim hayatınıza, sen bilmesende.
@je_t'aime: Ve Whitney en yakın arkadaşım olmasaydı en başından girmek zorunda kalmazdım da.
@je_t'aime: Ya da seni gördükten sonra.
@je_t'aime: O gün.. o gün zihnime girdin bunu nasıl başardın bilmiyorum ama sana yemin ediyorum ki, o günden sonra aklımdan çıkmadığın hiçbir gün onunla görüşmedim.
@je_t'aime : Ta ki sen ona dava açacağını belirtip beni ülkemden geri çağırıp yardım istedikleri şimdiye kadar.
@je_t'aime: Whitney hayatıma hiç girmemiş olsaydı keşke.
@je_t'aime: Keşke Amber'ı tanımak zorunda kalmasaydım.
@je_t'aime: Keşke onun avukatı olmak yerine seninle başka şekilde olabilseydik.
"Evet, ne düşünüyorsun?"
Elimdeki telefonu yakalanmış gibi masaya fırlatırken, elimle başımı ovmaya başladım.
"Şuan bir şey diyemem. Sana isim karalama davası açsa bile bunu kazanması çok zor. Senin şiddeti ispat etmen de bir işe yaramaz. Ne de olsa orda ondan bahsetmediğini iddia etmişsin."
Başım ağrırmışçasına kafamı yana yatırıp gözlerimi dinlendirdim.
"Yani bir çıkış yolu yok mu?"
"Her zaman bir çıkış yolu vardır, sadece bulmak gerekir." Bu davada yanında olmayacağım gibi.