e

260 38 9
                                    

o an aklımdan geçti. beyaz rengi en güzel taşıyan kadındır diye. önünde dayandım yürek burkan yüzü vardı. güzelliğini yüzünde yediği tokatlar yüzünden açılan yara ve aldığı darbeler yüzünden oluşan morluklar bile bozamıyordu sanki..

gözlerini çekmiyordu gözlerimden içinde çokça yara vardı ve ben bunu gözlerinden okuya biliyordum. komut verdim, görevliler kızları çıkardılar koğuşlara yerleştirecekdiler.

günler geçti.. o kadar hırçın kızdı ki, zabtedemiyordular bazen. psikolojik sorunları vardı hatta buradakiler ona 'deli' diye hitap ediyordular.

hala bilmiyordum onun nasıl katil olabileceğini. anlamıyordum oysa o kadar saf kızdı ki... hatta burda ne işi vardı.

bir tek bana gülümsüyordu. onun en güzel halini bir tek ben görüyordum. anlam veremesem de böyleydi -her kese karşı ruh hastası bana karşı melek gibi. ana bakmayı seviyordum kalbim hızla çarpıyordu, kimse onunla uğraşmayacağı zaman ben yanına gidiyordum. sanki hipnotize ediyordum , hipnotize oluyordum.

bir gün onu vurarlarken gördüm kendi altına almak isterlerken. çırpınıyordu ama ağzı kapalıydı. tekmeler atılıyor, her zamanki elbiselerinden birinin önünü yırtıyordular. bir değil iki kişi üstelik. 

elbisesini çoktan yukarıya kaldırmıştılar. iğrenç ellerini kızın özel bölgesine değdiriyordular.

gitmemem lazımdı. onların bu işine karışamazdım.. ama dayanamadım koştum tokat atacakken tuttum elini. gelen bir tokada hazırlıklıyken beni gördüğüne şaşırdı ağlayarak tuttu elimi.

yüzünden öptüm hızla, kıyafetini düzelttim bana öyle bakıyordu ki ağlayan gözlerin silerken sarıldı bana.

ama bir problem vardı benim için. o ikisi gözlerini dikmiş bana bakıyordu
"ona izni olmadan dokunmayın lütfen" diye yalvardım nerdeyse. ama attıkları tek tokatla yere serildim. kızı almaya çalıştılar bileğini tuttum.

o anki çaresizliğimi nasıl anlata bilirim ki.. dört duvar ve kendimi onca insanın içinde zaten koruyamiyordum bide başıma o kız çıkmıştı. ve en üzücü olan da ne biliyor musunuz? o an bizi koruya bilecek kimse yoktu, sığına bileceğimiz kimse.

bileğini tuttum sıkıca çektim kendime. kucağıma düştü. " yapmayın artık dokunmayın ona" diye yine yalvardım. cesur kız olmamı isterdiniz belki ama kusura bakmayın tek cesaretim buydu. o kadar kaslı insanın arasından filmlerdeki gibi kurtulamazdim ya da beni kurtaracak bir prensim yoktu.

işte masallarla, filmlerle gerçek hayat arasındaki fark bu.

iki tekme attılar ve gittiler. bu burda kalmayacaktı biliyordum çünkü daha gecesi vardı. ama bana sarılan minik ellerle uyandım. saçını okşadım ona bağlanmamam gerekiyor çünkü ben daha kendimi koruyamazken ona nasıl vad vere bilirim ki..

öptüm saçlarını öptüm. "korkma" dedim. ben korkarken ona korkma dedim ama biliyordum benim çilem asıl şimdi başlıyordu.

denek, jensoo✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin