the day, 92 days before the wedding.
••
Çevredekiler sayesinde kaza alanına neredeyae anında gelen itfaiye ve ambulans ekiplerinin hızlı müdahaleleri sayesinde hala kalbin atıyordu. Sana yapılan ilk müdahalelerin ardından son hızla hastaneye gidiyordun.
Arabanın içinde bulunan şirket kimliğin sayesinde ailene ve nişanlına kısa sürede ulaşılmış ve bu yıkıcı haber verilmişti.
Senin ameliyatın başladığı sırada Rintarou ancak hasteneye varabilmişti. Seni kaza halinle görmediği için şanslıydı. Ameliyathanenin önüne çöküp hiç durmadan saatlerce ağlamıştı. Sen çıkana kadar bir adım dahi uzaklaşmamıştı.
Bir saniye ve on dört saat. Hayatın bir saniye içinde mahvolmuş ve on dört içinde toplanmıştı. Tabii buna toplanma diyebilirsek. Şu an yaptığın tek şey nefes almaktı. Sadece bunu yapabiliyordun.
Nihayet ameliyathanenin otomatik kapılarının açıldığını gören Rintarou bir umutla ayağa kalkmıştı ve doktora doğru ilerlemişti. İyi haberlerin gelecekti değil mi?
"Hastanın yakını sizsiniz galiba?"
"Nişanlısıyım."
"Öncelikle geçmiş olsun hastamız hayatta." Doktor derin bir nefes aldı. "Ama maalesef ki hastamız gelirken komaya girmiş."
Rintarou bir süre 'komaya girmiş' cümlesini kavramaya çalıştı. "Çıkabilir ama değil mi?"
"Umalım ki öyle olsun."
●
Ve Rintarou sen hastanede kalmaya başladığın günden beri hastanelerden nefret etmeye başlamıştı.
••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✓ ꜰᴏᴜʀᴛʜ ᴏꜰ ᴊᴜʟʏ「𝐬𝐮𝐧𝐚 𝐱 𝐫𝐞𝐚𝐝𝐞𝐫」'𝘴𝘩𝘰𝘳𝘵 𝘴𝘵𝘰𝘳𝘺 ✓
Fanfiction𝘞𝘦𝘭𝘭 𝘺𝘰𝘶 𝘥𝘰 𝘦𝘯𝘰𝘶𝘨𝘩 𝘵𝘢𝘭𝘬 𝘔𝘺 𝘭𝘪𝘵𝘵𝘭𝘦 𝘩𝘢𝘸𝘬, 𝘸𝘩𝘺 𝘥𝘰 𝘺𝘰𝘶 𝘤𝘳𝘺? 𝘛𝘦𝘭𝘭 𝘮𝘦 𝘸𝘩𝘢𝘵 𝘥𝘪𝘥 𝘺𝘰𝘶 𝘭𝘦𝘢𝘳𝘯 𝘧𝘳𝘰𝘮 𝘵𝘩𝘦 𝘛𝘪𝘭𝘭𝘢𝘮𝘰𝘰𝘬 𝘣𝘶𝘳𝘯? 𝘖𝘳 𝘵𝘩𝘦 𝘍𝘰𝘶𝘳𝘵𝘩 𝘰𝘧 𝘑𝘶𝘭𝘺? 𝘞𝘦'𝘳𝘦 𝘢𝘭...