Tüm Yollar Roma'ya Çıkar ↪ Evansworth

Yardım

Chris Hemsworth

Bu gürültü de ne böyle? Chris uykusunun arasında duydu. Sonra, gözlerini açana kadar ses giderek yükselmeye başladı.  Tanrım! Çalar saat.

Telefonundaki alarm 1 saat 12 dakikadır çalıyordu ama uykunun kollarına o kadar dalmıştı ki duymadı.

“Siktir, bugün benim için koşu yok.” dedi kendi kendine ve yataktan kalktı. Sonra banyoya gitti, dişlerini fırçaladı ve kapüşonlu gri bir kazak giymek için yatak odasına geri döndü, üstünü tamamen değiştirdikten sonra kapıyı açtı. Dışarı çıkarken Evans'ın kapısının açık olduğunu gördü, gülümsedi ve içeriye hızlıca göz attı.

Evans yatağın üzerindeki kıyafetlerin üzerinde mışıl mışıl uyuyordu. Sevimli diye düşündü, kendi kendine gülümsedi ve merdivenlerden aşağı inmeye devam etti.

Chris Evans

Çalar saatin çalmasına iki dakika kala; Chris gözlerini açtı ve aylardır hissetmediği gibi hissetti: dinlenmiş ve hafif.

Çalar saati kapattı, duş almaya gitti, aynada kendine baktı ve yüzünde hiçbir olumsuzluk yoktu, birdenbire ağdayı ya da Emily adındaki eski sevgilisini umursamadı. Bu kadar farklı olmasının nedenini bilmiyordu ama mutluydu.

Duştan çıktı, üzerine pantolonunu ve t-shirt giydi, merdivenlerden aşağı indi.

Bir şey güzel kokuyor. Annie erken gelmiş olmalı.

Mutfağa girdiğinde Hemsworth'un evdeki tüm yiyeceklerden ibaretmiş gibi görünen şeyleri pişirdiğini gördü.

"Günaydın Chris!" Hemsworth, bir tabakta çırpılmış yumurta servis ederken karakteristik gülümsemesiyle söyledi. "Aç olsan iyi olur yoksa tabağını ben yerim." dedi şakayla -ama muhtemelen şaka değildi-.

"Hey! Günaydın." dedi Chris kocaman bir gülümsemeyle. “Her şey lezzetli görünüyor dostum!”

"Teşekkürler, işte tabağınız." dedi Hemsworth, onu Chris'e uzatarak.

Küçük bir ülkeyi bu tabakla besleyebilirdi.  Chris, mutfaktaki yemeklerin oranına gülerek düşündü. Keşke Chris kahvaltı yapmadığımı bilseydi ama bugün biraz açım.

Kahretsin çok ateşli görünüyor.  Hemsworth'ün sahip olduğu güç bu. Yani ona bak, gri bir kazak ve pantolonuyla yemek pişiriyor. Yaşayan en homofobik adamı bile kendisine aşık edebilir.

Oturup yemeye başladılar, Chris tabağının yarısındaydı ama Hemsworth çoktan ikincisini yemeye başlamıştı. Tanrım! Nasıl bu kadar çok yiyebilir?

Sanki önceki gece hiçbir şey olmamış gibiydi, her nasılsa ikisi de birbirlerinin yanında rahatlardı, ki bu iyi bir şeydi, çünkü eğer biri bir şeyden pişmanlık duyarsa bu inanılmaz derecede garip olurdu.

"Yani, Russo kardeşlerle öğle yemeği mi yiyorsun?" Kahvesinden bir yudum almadan hemen önce Hemsworth'a sordu.

"Evet. Film programı ve yeni kostümle ilgili bir şeyler. Sanırım bu hafta aynı toplantıyı sen de yapacaksın." dedi Hemsworth, Chris'e bakarak ve suyunu yudumlarken.