1 | Yalnız

484 46 51
                                    

Yeniden yayınlıyorum 🌸

Tw//intihar düşünceleri ama angst değil okuyun bence 🥺

Titreyen bedenimle sürdüğüm araba yolda her an bir köşeye savrulacak gibiydi. Yaşla dolmuş gözlerim yüzünden önümü göremiyordum, başım dönüyordu. Hıçkırma hissi boğazımı yırtarcasına ciğerimden yukarı tırmanıyor soluklarımı kesiyordu.

Çaresiz hissediyordum. Yalnız olduğum için, sevilmediğim için, kendim olamadığım için, yaşadığım için çaresiz hissediyordum.

Ben Lee Felix. Kimsenin değer vermediği, kimsenin dikkate almadığı, herkesin üzerinde hak kurabileceğini iddia ettiği, ölmeyi bile defalarca denemiş ama becerememiş biriydim.

İnsanlar bana hastaymışım gibi bakıyordu ama beni zehirleyenin kendileri olduğunu bilmiyorlardı.

Seulden Busan'a kadar arabamla gelmiştim. Bana ait olan tek şeyle. Çok çalışıp tırnaklarımla kazıya kazıya kazandığım parayla aldığım arabamla. Aldığım gün mutluluktan içimin içime sığmadığı, bütün gece heyecandan uyuyamadığım arabamla. Şimdi o araba ile ölüme gidiyordum.

Çok güzel parlak kırmızı bir rengi vardı. Arkası kısaydı ve radyosunda şansıma hep sevdiğim şarkılar çalardı.

Şanslı biri hiçbir zaman olmamıştım aslında.

Titreyen ellerim son kez dinleyeceğimi bildiğim radyonun tuşları üzerinde gezindi usulca. Açma tuşuna bastığımda kulaklarımı dolduran şarkı yüzümdeki buruk tebessümü büyüttü. Ölmek için şanslı sayılacağım bir günümdü sanırım.

Benim için yeri çok özel olan bir şarkı çalıyordu. Ölmeden önce dinlenecek ve son olmaya layık bir şarkıydı.

İç çekişlerim arasından şarkı sözlerini mırıldandım yavaşça. Sesim pürüzlü çıkıyordu. Titrek dudaklarım sözleri net söylemek ister gibi kıvrılıyordu ama ağlamaktan kesilme noktasına gelmiş nefesim izin vermiyordu bana.
Yanaklarımdan süzülen sıcak tuzlu yaşlar çene hattımı usulca takip ediyor adem elmamın üzerine yerleşiyorlardı. Bu his bir hıçkırığın daha kopmasına sebep oldu dudaklarımdan.

Elimin tersiyle göz yaşlarımı silip yolu görmeye çalıştım. Saatlerdir ağlamanın yorgunluğu çökmüştü üstüme. Gözlerim bulanık görüyordu her yeri. Lenslerimi birkaç saat önce gözlerime battığı için çıkarmış ve rastgele bir yere fırlatmıştım. Bu saatten sonra ihtiyacım olmayacaktı nasılsa.

Sonunda uğruna saatlerimi harcadığım yere geldiğimde dudaklarım zorlukla kıvrıldı. Yüzüme yediğim birkaç darbenin ve ıssırmamın verdiği etkiyle yarılmış dudaklarım bu gülümsemeyle tekrardan hafifçe kanamaya başmıştı.

Acı bir tebessüm bile canımı yakıyordu. Gülümsemek eğrelti duruyordu yüzümde. Ben hiç gülümsemeye layık görülmemiş biriydim bu yüzden yakışmıyordu galiba.

Arabamı yolun kenarına çekip sakince bedenimi dışarı çıkarttım. Kapıyı kapatmaya gerek görmemiştim. Ben gittikten sonra kimin olacaksa olsun diye düşünüyordum.

Uçurumun ucuna doğru yavaş yavaş yürürken aklıma dolan düşünceler artık sonumun geldiğini söylüyordu. Çok az kalmıştı.

Annem, ben henüz çocukken buradan atmıştı kendini. Psikolojik baskıya ve fiziksel şiddete dayanamadığı için tam buradan bırakmıştı bedenini hırçın sulara. Ben de yanındaydım. Beni de götürmek istemişti ama bizi ayırmışlardı. O bu leş gibi dünyadan kurulmuştu ama bir balıkçı teknesi bizi fark edip o an da beni çıkarmıştı sudan.

Tam 21 yıl önce ben henüz 4 yaşındayken doğum günümde buradaydık. Ben ise aynı gün aynı yerde 25. yaşımda anneme kavuşacaktım. Beni bu pislik dünyaya mahkum eden o balıkçı da yoktu bugün.

İ love u 3000 | Chanlix Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin